Kapalı Kürt Kızın Amcığını Görünce Ezi Ciya Bave Gora Kelle Tennim Dedi; Birden beklenmedik bir şey oldu ve sürücü de fışkırtmaya başladı. Üstelik öylesine bol, öylesine sert ve öylesine şiddetli fışkırtıyordu ki, sanki her yerde beller uçuşuyor gibi olmuştu.
Tabii, bütün bu olup bitenler, karımın çıldırmasına neden olmuştu yine. Çığlığa benzer bir inlemeyle, tekrar belini getirmeye başladığını fark ettim. Bu sefer durulması epeyce zaman aldı. Ama yine de hareketsiz kalmaya razı değildi anlaşıldığı kadarıyla. Çünkü hem adamları, hem de beni çıldırtacak şeyler yapmayı sürdürüyordu.
Önce sol elini sürücünün sikinden çekip baktı. Parmaklarının üstüne, beyaza yakın bir koyuluktaki beller bulaşmıştı. Gözlerini gözlerime dikip, parmaklarını yalamaya, teker teker ağzına sokup emmeye başladığında, neredeyse belim gelecekti benim de…
Sonra öbür eliyle de, yanındaki oğlanın bacaklarına fışkırttığı bellerini sıyırmaya, onları da parmaklarından yalamaya başladı.
Bu arada araba da iyice hızlanmıştı. Sürücü sonunda, yapacağı en akıllı işin biran önce sakin bir yer bulmak olduğunu anlamışa benziyordu. Böyle bir yere hızla ulaşmak, sonra da akıl almaz işler yapan ve sik yemek için çıldırmakta olduğu açıkça belli olan bu kadını altına almaktan başka bir şey düşünmüyor olmalıydı.
İkisinin de sikleri, hala dışardaydı bu arada. Şule’nin zevkten dumanlanmış gözleri, büyük bir açlıkla, en ufak bir inme belirtisi bile göstermeyen iki kocaman azman sikini içiyordu sanki. Parmaklarını emmeyi de bırakmamıştı.
– “Ohhh ikinizin de tadı, birbirinden güzel… Üstelik ne kadar da koyu belleriniz… Taşaklarınızda birikmiş bellerin hepsini istiyorum… İçlerinizi boşaltmak istiyorum… Ohhhh amımı, götümü sikip, tohumlarınızı içime fışkırtın istiyorum… Ama en önce, birer birer ağzımı sikin, olur mu…? Bellerinizi, damla kaçırmadan mideme doldurun önce… Sonra biriniz amımı, biriniz götümü sikin… İçinizde hiç bel kalmayana kadar sikin beni istiyorum… Ohhhh hadi çabuk n’olur… Ohhhhh…. Ohhhhhhh…”
Sürücü arabayı artık, neredeyse iki tekerlek üstüne kalkacak bir hızla kullanıyordu. Anladığım kadarıyla, Belgrat Ormanları’na gidiyorduk. Ağaçların arasından kıvrıla kıvrıla giden bir yola girmiştik. Oldukça da bozuktu yol. Bu nedenle araba sıçrıyor, sarsılıyordu.
Artık elimi hareket ettirmeme, parmaklarımı Şule’nin amıyla götünde oynatmama da gerek kalmamıştı. Onun da bu durumdan son derece memnun olduğunu görebiliyordum. Şimdi yüzünü bana çevirmiş, gözlerimin içine bakıyordu.
– “Gördün mü sevgilim, ne güzel sikler bulduk işte…” diye fısıldadı sonra,
– “Evet canım…” diyebildim kısaca…
– “Tıka basa bel dolu, birbirinden büyük iki sik bulduk işte… Az sonra sikecekler beni, biliyorsun değil mi..? Ohhh, hem de kim bilir nasıl sikecekler…? Senin önünde sikecekler beni… Yanı başında sikecekler karını… Hoşuna gidecek değil mi? Hoşuna gidecek değil mi, karının aynı anda ham amından, hem götünden sikilmesi…? Ohhhh sikler girecek içime sevgilim… Hem amıma, hem götüme… Aynı anda… Ahhh bir bilebilsen bunun ne kadar büyük bir zevk olduğunu… Ohhhh deli olacağım şimdi… Düşündükçe deli oluyorum sevgilim… Ohhhhh…. Immmmhhhhh…”
Sonra birden durdu araba. Gözlerimi karımın gözlerinden koparıp, çevreye bakındım. Ağaçların arasına giren daracık bir yolu sonuna kadar gitmiş ve dört bir taraftan ağaçlarla çevrili küçük bir meydana gelip durmuştuk.
Sürücü, hızla indi aşağı ve arabanın önünden dolaşıp, arka tarafın kapısını açtı. O kadar acele ediyordu ve o kadar heyecanlıydı ki, sikini pantolonuna bile sokmamıştı. İşte beklenen an gelmişti.
Elimi yavaşça çekip, parmaklarımı, karımın amıyla götünden çıkardım. Bundan hiç mutlu olmamıştı tabii. Sonra kapıyı açıp ben de indim aşağı. Arkamdan da Şule ve öteki oğlan geldiler. Onun da siki hala dışardaydı.
Panelvanın arka tarafı, bir kaç katlanmış karton kutu dışında boştu. Önce sürücü daldı içeri. Kutuları yere yayıp, üstünde sikişebilecekleri bir yer hazırlamaya koyuldu hemen. Karım ise sırtını bana yaslamış ve bir eliyle genç oğlanın sikine sımsıkı yapışmıştı.
Sonra hepimiz içeri geçtik. Sürücü kapıyı içerden kapattı. Bereket versin ki, bunu yapmadan önce, tavandaki lambayı yakmıştı. Yoksa zifiri karanlık olacaktı içerisi. Şimdi dördümüz de ayakta duruyorduk. Şule, genç oğlanın sikini hala bırakmamıştı elinden.
– “Önce sen…” dedi sürücüye dönerek, “Önce senin sikini istiyorum ağzıma…”
Sonra da cevap bile beklemeden, oğlanın önünde çömeldi. Şimdi o kocaman siki dibinden kavramış, hayran gözlerle seyrediyordu.
Sürücü ve ben, onun oğlana hafifçe sokuluşunu, dudaklarının aralanıp dilinin dışarı çıkışını ve uzanıp elindeki sikin bir mantar gibi şişmiş başını hafif hafif yalamaya başlayışını, büyülenmiş gibi seyrediyorduk.
Birden güçlü bir homurtu çıktı oğlanın ağzından. Aynı anda da beli fışkırmaya başlayıverdi. Halbuki karım daha ağzına bile almamıştı sikini… Tanrım, gerçekten de alabildiğine abazan olmalıydı oğlan…
Taşakları gerçekten de tepeleme bel doluydu her halde. Durmadan fışkıran belleri Şule’nin yüzüne, saçlarına, boynuna, her yerine geliyordu. Bunu karım da beklemiyordu galiba. Ama yakıcı erkeklik sıvılarının temasıyla çıldırıvermişti birden. Ağzından inlemeler kaçırarak, belini getiriyordu o da.
İkisi de, aynı anda duruldular. Şule hala oğlanın sikini bırakmamıştı elinden. Ağzının kocaman açıldığını ve o güzelim dudaklarının elindeki hala kazık gibi sert sikin başına kapandığını, büyülenmiş gibi seyrettim. Sonra başı hareketlendi karımın. Şimdi o kocaman siki ağzına sokup çıkarıyordu. İki eliyle birden oğlanın kalçalarına yapışmıştı.
Genç delikanlının böyle bir şeyi ilk kez yaşadığından emindim. Zevkten uçmuş olduğunu görebiliyordum. Yüzüne, hayvansı bir ifade gelmişti. Üstelik bir hayli de çabuk öğreniyordu kerata…
Artık iki eliyle karımı omuzlarından kavramış, kalçalarını ileri geri hareket ettirerek, onu ağzından düpedüz sikmeye başlamıştı. Giderek de hızlanıyordu hareketleri.
Bu arada hemen yanı başımda bir hareketlilik sezerek, gözlerimi zorla da olsa önümdeki çıldırtıcı manzaradan koparmayı başardım. Öteki genç, sırasını beklemekte zorlanıyordu anlaşıldığı kadarıyla…
Haksız da sayılmazdı. Birlikte seyretmekte olduğumuz manzara öylesine tahrik edici, öylesine baştan çıkarıcıydı ki, başka türlü davranamazdı insan zaten.
Sağ eliyle sikini kavramış, hafif hafif otuz bir çekiyordu. Gerçeği söylemek gerekirse, sikinin büyüklüğü ürkütücüydü. Şimdi karımın ağzını sikmekte olan oğlanın siki de, tıpkı Hakkı’nınki gibi kocamandı ama, bu herifinkinin yanında küçük kalıyordu. En azından 25 santim filan olmalıydı. Üstelik alabildiğine de kalındı. İyice şişmiş kafası daha da kocamandı ve şimdi mosmor kesilmişti.
Oldukça sokulmuştu herif, karımla arkadaşına… Elinin hareketleri de gittikçe hızlanıyordu. Doğal olarak bu hareketlilik Şule’nin de dikkatini çekmişti. Gözlerini açıp önce yüzünden biraz uzakta olan sike baktığını sonra da bakışlarını adamın yüzüne çevirdiğini gördüm.
Artık dudakları ağzına girip çıkmakta olan genç sikin çevresine sımsıkı kapanmış, şehvetten alev alev yanan gözlerle, hemen yanı başındaki başka ve çok daha büyük bir siki seyrediyordu.
Herkes kendini müthiş bir sikiş atmosferine kaptırmış görünüyordu. Karım, aradığından da fazlasını bulmuş olmaktan mutluydu anladığım kadarıyla. Hakkı’nın evinden ayrılırken tüm isteği yeni sikler bulmaktı ve işte biri kocaman, öbürü devasa iki sik birden bulmuştu. Hem de alabildiğine yabani, alabildiğine dolu iki sik.
Gençler de, kendilerini bir rüya aleminde sanıyor olmalıydılar. Sabaha karşı, kim bilir ne işe gitmek için yola çıkmışlar ve sike doymayan bir afetle, baktıkça insanın sikini kaldıran müthiş bir kadınla karşılaşmışlardı.
Benim durumum ise başka bir alemdi. Öylesine müthiş bir gece yaşıyordum ki, kendime bile anlatmakta zorlanıyordum. Önce Hakkı’nın karımı afrodizyakla azdırışını, karşısına geçip ona sikini göstererek tahrik edişini, kaşla göz arasında barın arkasında yakalayıp amına parmağını sokuşunu, sonra da, önce kendisinin, peşinden Can’ın ve sonunda da ikisinin birden onu amından götünden sikmelerini seyretmiştim.
Bütün bu olup bitenler beni kızdıracağına alabildiğine tahrik etmiş, sonunda elime geçirdiğimde de, Şule’yi hırsla sikmeme neden olmuştu.
Peşinden her şeyi açık açık konuşmuştuk karımla ve bu yetmiyormuş gibi, ona yeni sikler bulmak amacıyla kendimizi sokağa atmıştık.
İşte şimdi de, iki yeni sikle, iki yabani ve abazan herifle oynaşmasını seyrediyordum karımın. Sikim çatlayacak gibi şişmişti yine. Biraz rahatlamak için pantolonumun fermuarını indirdim ve sikimi dışarı çıkardım ben de…
Manzara müthişti ve bunun gerçek zevkini çıkaran da bendim. Karımın ağzını sikmekte olan genç Kürt oğlan, kendinden geçmiş gibiydi. Hareketleri iyice hızlanmıştı ve bir kere daha belini getirip, tohumlarını bu sefer karımın gırtlağına fışkırtmasına çok az bir zaman kaldığı belliydi.
Sonra Şule ellerini bir an için oğlanın kalçalarından çekip kendi omuzlarına getirdi ve giysisinin askılarını düşürdü. Şimdi o güzelim memeleri de çıkmıştı meydana ve bunun en büyük etkisi de, yanı başında otuz bir çekmekte olan sürücünün üzerinde olmuşa benziyordu.
Herifin gözlerindeki hayvani bakışlar daha şiddetlenmiş gibiydi sanki. Sonra karımın bir eli yeniden önünde, sikini hırsla ağzına sokup çıkartmakta olan genç oğlanın kalçasına gidip, bir pençe gibi kavradı. Öbür eli ise, yanı başındaki o devasa sike uzandı. Onu sımsıkı yakalayıp, kendine doğru çektiğini gördüm.
Şimdi çok yakınındaydı öbür herif de. Siki neredeyse karımın yüzüne, boynuna değmek üzereydi. Şule’nin parmakları zorlukla kavradığı siki okşamaya, ileri geri sıvazlamaya başlamıştı bile bu arada. Dananın kuyruğunun kopmak üzere olduğunu görebiliyordum.
İlk patlayan sürücü oldu. Bellerini, karımın boynuna, yüzüne ve çıplak memelerine fışkırtıyordu. Ardı arkası gelmeyen, tükenmek bilmeyen salvolar halinde fışkırıyordu tohumları. Şule’nin vücudu da titremeye başlamıştı yine. Beli gelmek üzereydi onun da…
Ama ağzını sikmekte olan genç oğlan daha çabuk davrandı. Kalçalarını birden hırsla ileriye ittiğini ve kocaman sikinin neredeyse tamamını karımın ağzına soktuğunu gördüm. Derin derin soluyordu. Tanrım, Şule’nin istediği olmuştu işte. Oğlan, tohumlarını gırtlağının dibinde fışkırtıyor ve onun zevkten çıldırmasına neden oluyordu.
Gırtlağı sürekli oynuyordu karımın. Adeta hırsla yutmaya çalışıyordu oğlanın bellerini. Bu arada tüm vücudu da dalga dalgaydı. Burnundan çıkan inlemeler, ne kadar çok zevk aldığının, ne kadar yükseklere uçtuğunun kanıtı gibiydi. Bir kere daha getiriyordu belini. Sonra birden duruldular.
Daha doğrusu, ben öyle sandım herhalde. Durulur gibi olanlar, yalnızca iki abaza gençti. Karım ise genç oğlanın sikini ağzından çıkarmasıyla birlikte hafifçe yan dönmüş ve dudaklarını, hala elinden bırakmamış olduğu sürücünün sikinin üstüne kapamıştı bile.
Başı anında hareketlenmiş, ileri geri oynamaya başlamıştı. O devasa sik, şimdi girebildiği kadarıyla karımın ağzına giriyor, çıkıyor, tekrar giriyordu. Herifin belini bir daha getirip, tohumlarını yutmakta kararlıydı Şule…
Anladığım kadarıyla, önce gençlerin tüm abazanlığını almak istiyordu. Sonra da sıra, ikisine birden kendini siktirmeye gelecekti. Aynı anda. Hem amından, hem götünden…
Bu abazanlığı almak konusunda gerçekten başarılı olacağından ise pek emin değildim doğrusu. Zira genç oğlan, arabaya bindiğimizden bu yana tam üç kez getirmişti belini ama şimdi karımın yanında, siki yine dimdik ve taş gibi sert duruyor, arkadaşının onu ağzından sikişini, şehvetten pırıl pırıl parlayan gözlerle seyrediyordu. Tanrım, gerçekten de oğlanın karnının içi, tıka basa bel dolu olmalıydı.
Ben bunları düşünürken, Şule’nin ağzını sikmekte olan devasa sikli sürücünün ağzından derin bir homurtu kaçırdığını duydum. O da bu sefer gırtlağına fışkırtıyordu karımın.
Öylesine ayı gibiydi ki herif, şehvet inlemeleri bile hayvancaydı. Şimdi belini getirirken, iki eliyle karımın başını sımsıkı yakalamış, sikini sokabildiği kadarıyla ağzına sokmuş, kalçaları sarsılıyordu. Gözleri geri devrilmişti. Acaba şimdiye kadar hiç böyle bir şey yaşamış mıydı bu ayı?
Tabii bu arada karım da getiriyordu yine. Yanakları alabildiğine içeri çökmüş, ağzındaki o akıl almaz büyüklükteki siki emiyor, içindeki belleri son damlasına kadar boşaltmaya çalışıyordu.
Kalçalarının kıvrandığını görebiliyordum. Tanrım, bu haliyle öylesine tahrik edici, öylesine sik kaldırıcıydı ki.