Tavşan Kadının Soğuk Karın Üstünde Ateşli Saksosu Üşüyen Adamın Sikini Isıttı; Kış günü soğuktan korunmaya çalışarak şehir merkezinde dolaşıyor, açık internet kafe bulursam birde yasaklı sitelere izin verirse Doeda.one sitesinden gizli kapalı porno seyretmeye çalışıyorum.

Sömestr tatili yaklaşmıştı. Okullarla beraber üniversite sınavı için devam ettiğim dershane de kapanacak, ben de köyde iki hafta kalacaktım. Yaşım 19, her ergen gibi seks konusuna taktığım, durmadan mastürbasyon yaptığım delişmen yıllarımdı o dönem…

Köy yerinde kadın kız ne gezer? Evlenene ya da büyük Şehre gidinceye kadar seks olayını ancak dergilerdeki resimlerde, porno filmlerde görebiliyorduk hepimiz… Geneleve gitmek mesele, verilen harçlık ancak yurtta kalmama yetiyor.

O gün de gazete bayisinden bir kaç açık seçik dergi almış, Doeda.one sitesine girmek için İnternet cafeci abinin dükkanına doğru gidiyordum. Yolda akrabamız olan Sevda ablayla kızını gördüm. Ayaküstü konuştuk, benim ne zaman köye gideceğimi sordu. Ben de hafta sonu gideceğimi söylediğimde, Sevda abla,

“Aynur yengenin birkaç parça siparişi var. Bir ara uğra da vereyim onları, yengene götürüver!” dediler. Tamam dedim, vedalaştık.

Aynur yengem amca oğlum Murat abinin eşi… İki evlatlı, 30 yaşında, çalışmak için bir kaç yıl önce kaçak yollarla Almanya’ya giden kocası yüzünden tek başına, dul kadın hayatı yaşıyor köy yerinde… Bütün akrabalar üstüne titriyorlar, laf gelmesin diye belki, koruyup kolluyorlar hep…

Köye gitmeden bir gün önce Sevda ablaya uğrayıp Aynur yengemin paketini aldım. Bir yandan da merak etmeye başladım, pakette ne var diye… Yurda gittiğimde hemen oturdum, belli olmaması için çaba sarf ederek paketi açtım, içinde ne olduğuna baktım. İçindekileri görünce gözlerime inanamadım.

Paketin içinde birkaç parça giyim yanında çok güzel ve seksi, dantelli iç çamaşırları vardı. Off… Hazine bulsam bu kadar sevinmem. Hepsini teker teker açıp bakıyor, dantellerini kurdelelerini okşuyordum.

Evde erkek yok ki, kime giyecekse bu seksi külotları, sütyenleri… Zavallı kadın, kaç senedir erkek görmeden yaşıyor, canına tak etti herhalde… Hepsi de minicik, avuç içi kadar şeyler… Onlara bakması bile havadan nem kapan sikimi kaldırmaya yetmişti.

Dayanamadım. Geniş kalçaları, iri memeleriyle gösterişli bir kadın olan Aynur yengemi elimdeki iç çamaşırlarıyla hayal ederek mastürbasyon yaptım. O dantel külotları sikime sürerek, koklayarak boşaldım. Sanki Aynur yengemi gerçekten sikmiş gibi zevk almıştım.

Sabah hava biraz kapalıydı ve fırtına havası vardı. Bizim oraların kış şartları çok kötü olur. Hele bizim gibi köyde, mezrada yaşayanların hali daha da berbattır. Bir saat önceden durağa gidip köy arabasını beklemeye başladım. Akşam saat dört gibi yola koyulduk.

Merkezle köyün arası kırk kilometre falan vardır. Normal şartlarda güneş batmadan varırız genelde… Fakat araba daha köye varmadan fırtına etkisini artırdı. Biz mezrada oturuyoruz, bizim evle de köy arasında beş kilometre mesafe var. Köye geldiğimizde mezranın yolu aşırı yağan kardan, amansız tipiden kapanmış, minibüs bir türlü gidemiyordu. Dolayısıyla ben de mecburen geceyi köyde geçirmek zorunda kaldım.

Aslında gece doğrudan eve gidip yatacak, yengeme ertesi gün gündüz uğrayıp paketini verecektim. Ama olumsuz hava koşulları nedeniyle direkt yengeme gittim. Zaten kalacak bir yere ihtiyacım da vardı.

Ne de olsa amca oğlunun evi… Ben de yolda kalmışım, öğrenci gencim. Kim ne diyecek ki? Kapıyı çaldım. Yengem başını örttüğü yemeniyle yüzünü kapatarak çekine çekine kapıyı açtı. O saatte beni karşısında karlara bulanmış görünce şaşırdı,

“Ayhan? Sen nerden geliyorsun bu havada?” dedi.

“Dershane tatil oldu yenge… Eve geldim ama yollar kapalı, gidemedim, onun için sana geldim…” dedim.

“İyi yapmışsın canım… Gel gel, gir içeri… Burada kal bu gece, sabah gidersin!”

İçeriye geçtik, üstümdeki kardan ıslanmış giysileri çıkardım. Amcaoğlunun gömleklerinden, pantolonlarından verdi. Ateşin başında biraz sohbet falan derken sonunda ısındım, kendime geldim.

“Ay, iyi ki yollar kapanmış.” diyordu yengem… “Yoksa bizi arayıp soracağın yoktu hayırsız… Bu yengem yalnız başına ne yapar, ne eder kadın başına dediğin yok… Gece yoldaş olursun bize… Çok sevindim gelmene inan…”

Onlar da yemek yememişler, yengem on dakikada tarhana bulgur bazlama, sofrayı kurdu. İki küçük kızanla hep beraber akşam yemeği yedik. Yemekten sonra yengem uykusu gelen kızanları odalarına götürüp yatırmakla uğraşırken ben de televizyon izlemeye başladım.

Bir yandan televizyondaki saçma sapan şeylere görmeden bakarken, bir yandan da aklımda yengemin iç çamaşırları, hayaller kurup düşünüyordum. Sonunda ses seda kesildi evin içinde… Yengem en son mutfakta bulaşıkları hallettikten sonra yanıma gelip oturdu. O anda aklıma geldi,

“Yenge, Sevda abla sana bir paket gönderdi!” dedim.

“Neymiş?” diye sordu yengem.

“Ben ne bileyim yenge, sana getirmem içim verdi…”

“Ha, tamam canım, geçen sipariş vermiştim bir kaç parça giyim neyim… Onlardır. Ben çay koyayım kendimize önce… Sonra bakarım. Nerede paket?” dedi.

“Çantamda, alıver sen…” dedim. İçimden de “giyim neyim”miş diyordum. Giyim tamam da o “neyim”ler nesi yenge? O minicik ipli külotlar, köpük gibi dantel sütyenler nesi be kadın?

Yengem çay koyduktan çantamdan paketi alırken, elbiselerimin altına sakladığım porno dergileri ve CD’leri görmüş. Biraz sonra elinde dergilerle salona geldi,

“Ayhan, bunlar ne lan?” diyerek güldü. “Yoksa dershane dergileri mi? Bunlara mı çalışıyorsun yaramaz genç?”

Ben utancımdan kıpkırmızı oldum ve cevap veremedim. Yengem gülerek dergileri yanıma bırakıp, paketini aldı ve diğer odaya gitti. Alelacele çantamı alıp içine tıkıştırdım dergileri… On dakika sonra geldi. Ben utancımdan halen yengemin yüzüne bakamıyordum…

Çaylarımızı içerken yengem kenardaki çantamı aldı. Benim dur yapma dememe kalmadan, içindeki dergileri tekrar çıkarıp eline aldı ve

“Hele bak sen…” dedi karıştırmaya başladı. “Küçük beyimiz büyümüş, erkek olmuş da, açık saçık dergiler alırmış kendine… Ne yapıyorsun sen bu dergileri bakim?” dedi. Olan olmuştu artık… Utancımdan kıpkırmızı bir şekilde,

“Okuyorum yenge… Resimlerine filan bakıyorum işte…” dedim.

“Başka başka?”

“Hiiç! Başkası yok, o kadar…” deyince yengem güldü,

“Lan anlat, korkma kimseye söylemem!” dedi.

“Neyi?”

“Dergilerden kimseye bahsetmem. Hadi anlat, yoksa ablana ve annene söylerim!” dedi. Yanaklarım kıpkırmızı oldu, yüzüne baktım. Merakla vereceğim cevabı bekliyordu. Dediğini de yapardı kesin… Sonunda bunu nasıl söyleyebildim bilmiyorum ama,

“Ne yapacağım yenge? Okuyup okuyup otuz bir çekiyorum!” dedim.

“Hmm… Ne yaptığını tahmin ettim zaten şaşkın velet… Peki merkezde kadın yok mu o ihtiyacını karşılamak için?”

“Var olmasına var yenge de… param yok almazlar beni oraya… Bir de param yetmediği için yapamadım hiç…”

“Hadi canım… Gerçekten mi? Hiç mi yapmadın? Kancık eşekti, köpekti? Hani abaza kalan delikanlılar köy yerinde yaparlarmış ya…”

“Hayır, hiç yapmadım. O eşek köpek işleri bize ters yenge… O kadar da ölmedik anasını satayım. Evlenene kadar sabrederim.”

“Kaç para istiyor o kadınlar?”

“Bir aylık harçlığım anca yeter onlara yenge!”

“Vaay be! O kadar çok mu istiyorlar bir yatmaya?”

“Evet yenge, o kadar çok! Ben de ne yapayım, param anca dergilerle filmlere yetiyor. Kendi işimi kendim görüyorum.”

”Vah zavallım… Senin de benden farkın yokmuş be Ayhan…”

Yengem benimle konuşurken bir yandan da dergilerin sayfalarını hızlı hızlı karıştırıp içlerindeki resimlere bakıyordu. Her zamanki malum seks pozisyonları, porno elemanlarının abartılı vücutları, organları…

“Bunlar gerçek olamaz!” diye söylenmeye başladı. Ben de,

“Niye gerçek olamaz?” dedim.

“Baksana adamlara yahu, kol gibi yarrakları var heriflerin… Karılar bunları nasıl alıyor ki?”

Hiç çekinmeden yarak lafını söylemesiyle içim bir hoş olmuştu. Benimki uyanıp kafasını kaldırdı hemen… Üstüne bastırdım rahat dursun diye… Ardından ben de aynı yengemin kullandığı kelimelerle, pervasızca cevapladım sorusunu,

“Adamların yarak kol gibi, ama kadınlar da taş gibi yenge… Rahat rahat alıyorlar işte!” Yengem bunun üzerine gülerek,

“Lan kadınlar taş gibi de olsa, bu koca yarrağı yeyince çuval gibi olur!” dedi. Biraz daha dergileri karıştırdıktan sonra elinden bıraktı, gözünü benim CD.lere dikti,

“Peki bu CD’ler ne?” diye sordu. “Sakın normal aşk filmi deme bana, yemem… Bu azgınlıkla normal film izlemezsin sen…”

“Porno yenge… Seks filmleri yani…” Bir tanesini eline alıp evirip çevirdi,

“Ayhan… Bak ne diyeceğim… Ben hiç seks filmi izlemedim bu yaşıma kadar… Hadi koy şunları da biraz izleyelim!”

“Olmaz yenge, kızanlar var…”

“Kızanlar uyuyor aptal… Hadi bırak konuşmayı da, televizyonu kuruver… CD oynatıcıyı tak da izleyelim şunları!” diye ısrar etti.

“Ama kimseye söylemek yok, aramızda kalacak!” Bir kahkaha patlattı yengem,

“Tamam söz…” dedi. “Lan korkması gereken benim kadın başımla, sen benden daha çok korkuyorsun. Hadi artık… Aç şu koduğumun filmini…”

Hemen CD oynatıcıyı çıkarıp kurmaya başladım. Ben uğraşırken yengem de yanımda sabırsızlıkla bekliyor, CD.leri karıştırıp etiketlerine, resimlerine bakıyordu,

“Ayhan, sen benim paketi açtın mı? Doğru söyle!” dedi bir ara…

“Evet yenge… Açtım. İçindekileri de gördüm.” dedim. Gülümsedi,

“Tahmin etmiştim!” dedi. “Beni ayıplamıyorsun değil mi Ayhan? Senin yanında porno dergilerine baktım, üstüne bir de seks filmi seyredeceğiz diye…?”

“Yok yenge… Haddime mi?”

“Aslında ikimizin derdi de aynı be Ayhan… Sen bekarsın, ben evli bekarım… İkimiz de hasretiz anasını satayım. Ölüyoruz seks diye… Koy şunu da neşemizi bulalım biraz… Bakalım insanlar neler yapıyorlarmış, görelim, hasret giderelim.”

CD oynatıcının kablolarını televizyona bağladım sonunda, açıldı, CD’lerden birini taktım ve film başladı. İki suç ortağı merakla filmi izlemeye koyulduk.

Grup seks konulu bir filmdi. Başroldeki herif koca sikli, azman bir şeydi. Üç tane çıtır porno yıldızıyla beraber oluyor, koca sikiyle aynı anda üçünü de bir güzel hallediyordu. Ağzı bir karış açık, gözünü ekrana diken yengemle filmi izlerken, bir ara,

“Oha lan! Yok artık… Bu kadarı da olmaz!” dedi.

“Niye yenge?”

“Bu adamın siki sanki pilli oğlum… Üç kadını çatır çatır sikiyor, bir kere de of demiyor, yok demiyor! Herifin yarak inmek bilmiyor lan…”

“O durumda kim of der ki yenge? Üç tane mis gibi hatun… Taş bebek gibi üçü de baksana… Ölüye verseler ölünün siki kalkar.” Yengem gülerek,

“Atma yavrum. Sanki sen aynısını yapabilirmiş gibi konuşuyorsun.” dedi.

“Evet! Yaparım valla… Hele bu abazanlıkla, bu yoklukta… Deler geçerim, üçünü de zımbalarım yatağa…”

“Hadi len… Sen bir defa otuz bir çek, sikin hemen iner! Murat abin haftada bir yapardı. O da bir kere… Sonra da arkasını döner uyurdu. Bu filmdeki herif gibi malı da yoktu ki… Başparmağım gibi bir şey abinin siki…”

“Benimki inmez yenge… Üç dört defa yapıyorum, anca ondan sonra iniyor. Hem filmdeki herifin siki kadar balta değil, ama ufak sayılmaz benimki de…” Yutkundu, önümdeki kabarıklığa baktı yengem… Sonra da gözlerime… Muzip bir gülümseme belirdi yüzünde,

“İnanmıyorum sana… Hadi öyleyse, çıkar yap da görelim, dediğin gibi mi?”

“Olmaz yenge… Senin yanında yapamam!” Yengem ısrar ediyordu,

“Yap oğlum, ne olacak? Ha burada yaptın, ha banyoda, ne farkı var? Beni inandırabilmen için burada yapman lazım…”

“Yenge sen varsın diye utanırım, yapamam!”

“O zaman bekle biraz..!” dedi ve odasına gitti. Ben tekrar filmdeki sikişe daldım. Benim alet iyice zonklamaya başlamıştı. Yengemin dediğini yapıp onun yanında asılsam mı diye düşünüyordum artık… Boşalıp rahatlamam şart olmuştu.

Yengem bir kaç dakika sonra tekrar geldiğinde üzerine battaniyeyi sarınmıştı. Tam karşıma geçip battaniyeyi açtı ki, gözlerime inanamadım. Benim getirdiğim, gelmeden önce yurtta sikime sürüp sürüp otuz bir çektiğim o yeni iç çamaşırlarından birini üzerine giymişti…

“Nasıl? Beğendin mi?” dedi. Dilim tutulmuştu sanki… Gözlerimi onun seksi, yuvarlak hatlı yarı çıplak vücudundan ayıramıyordum. Kekeleyerek,

“Evet…” diyebildim. “Evet yenge… Çamaşırların çok güzel…” Yengem defile mankeni gibi etrafında dönerek,

“Sadece çamaşırları mı güzel buldun? Peki benim vücudumu da beğeniyor musun?” dedi.

“Evet…” dedim.

“Peki en çok neremi beğeniyorsun?”

“Her yerini beğeniyorum yenge… Fıstık gibi kadınsın. Tepeden tırnağına kadar çok seksisin. Ama en çok dersen… Kalçalarını ve memelerini derim!” Hoşuna gitmişti sözlerim… Ellerini belinde, kalçalarında okşayarak gezinirken dudakları aralandı,

“Çok mu güzeller?” diye sordu fısıltıyla…

“Evet! Güzel laf mı? Mükemmeller!”

“Üşüdüm!” diyerek battaniyeye sarıldı tekrar ve “Bana bak, kimseye söylemek yok!” dedi.

“Tamam yenge!” dedim. Yengem yanıma gelip oturdu ve

“Hadi, sıra sende!” dedi.

“Ne sırası?”

“Otuz bir çekeceksin. Biz de biraz canlı sik görelim! Utanırım deme bak, kırarım kafanı… Bu işin utanması falan kalmadı artık! Bu yaşımda utanmadan sütyen külot yanına geldim. Sıra sende artık… Hadi çıkar üstünü!”

Ben de üstümdeki gömleği pantolonu çıkarttım, üzerimde giysi olarak sadece baksır külodum kaldı. Yengem yanıma oturup iyice sokuldu,

“Yap hadi!” dedi. Elimi baksırın içine sokup, sikimle oynamaya başladım. “Ne yapıyorsun öyle saklı gizli? Donunu da çıkar da sikini görelim!”

“Sen de çıkar o zaman! Senin yanında armut gibi sikimi çıkarmak olmuyor.”

“Tamam lan!” diyerek ayağa kalktı, üstündeki iki parça iç çamaşırını da çıkarıp tekrar yanıma oturdu. Battaniyeyi sıyırmıştı üstünden… Ben de baksırı çıkardım, ikimiz de çırılçıplak kaldık. Meraklı gözlerle birbirimizin çıplaklığını süzüyorduk.

“Sen de fena değilsin be Ayhan…” dedi yengem yutkunarak… “Senin alet de dediğin kadar varmış hani… Yalan söylememişsin…”

“Bende yalan yok yenge…” dedim, yengemin meraklı bakışları eşliğinde, sikimi yavaş yavaş sıvazlayarak otuz bir çekmeye başladım. “Murat abimin siki bu kadar yok mu diyorsun?” Gözünü ayırmadan sikime bakıyordu, yutkunarak,

“Nerede? Bunun yarısı kadar anca… Zaten kol gibi olsa ne fayda? Yanımda değil ki pezevenk… Siktirdi gitti orospu evladı… Sanki aç kaldıydık… Kocasız yaraksız bıraktı beni gitti puşt…” Derdini deşmiştim kadının… Söylene söylene elini amına atmış, bana bakarak kendini okşuyordu.

Yurtta yaptığım gibi minik seksi külotlarını koklamama, onlarla sikimi okşamama gerek yoktu. Külotların sahibesi yanı başımda çırılçıplak duruyordu. Ara sıra ekranda sikişenlerin zevk feryatları artınca başımızı çevirip filme bakıyor, sonra tekrar işimize dönüyorduk. Göz göze bakışarak, kendimizi okşayarak karşılıklı mastürbasyon yapıyorduk yengemle… Kulaklarımızda ekrandan yayılan inlemeler, bağırmalar…

İşin sonu nereye varacak bilmiyordum. Otuz bir çekmekle kalacak mıydık? Amca oğlunun karısı ne de olsa… Kendini bana siktirecek hali yok ya… Olsun be… Bu da yeter bana diyordum kendi kendime… Kuru kuru porno dergilere bakıp sikime asılmaktan daha zevkliydi bu da…

“Ayhan… Filmdeki gibi yapmak ister misin?” dedi biraz sonra…

“Nasıl yani? Ne yapmak isterim?” diye kekeledim, heyecanım arttı iyice…

“Baksana oğlum… Adam kızın amını nasıl da yalıyor… Köpek enciğinin süt içtiği gibi hem de… Hadi sen de benimkini yala, ne olur…” Ben salaklaşmıştım iyice… Yengem bacaklarını açıp,

“Hadi gel yala! Gel… Ben seni bu gece ama doyuracağım!” dedi.

Ben durur muyum? Hemen yerimden fırlayıp yanımda oturan yengemin bacak arasına yumuldum ve amını yalamaya başladım.

“Ohhh… İşte bu… Yala yengem… Amcığımı yala… Mmmm…” Yengem aldığı zevkten saçlarımı çekiştire çekiştire başımı amına bastırmaya başladı. Ben yaladıkça yengemin amından adeta çeşme gibi su akıyordu. Başını sağa sola çeviriyor, inliyor, dudaklarını ısırıyor,

“İyi yala Ayhan… İçine dilini sok! Bızırımı em!” diye diye bana talimatlar veriyordu. Ben artık dayanamaz hale gelmiştim. Taş gibi olmuş, zonklayan sikimi elimle okşayıp biraz rahatlatmaya çalışırken yengemin amını bir an önce sikmek istiyordum,

“Yengem… Biraz sikimi içine sokayım mı?” dedim. “Ne olur, kurbanın olurum…”

“Daha erken canım… Sikmeden önce biraz daha yala!” Oh, demek ki gerçekten sikebilecektim yengemi… Otuz bir çekmeme gerek kalmamıştı artık… Müjdeyi alınca sevindirik oldum, şımardım iyice,

“Dayanamıyorum yenge… Yarrağım zonkluyor, kasıklarıma ağrı girdi!” diye yalvardım.

“Gel o zaman… Ben de senin sikini yalayım, rahatlasın biraz!” dedi. 69 pozisyonu aldık, ama yengem sikimi ağzına alır almaz ben kendimi tutamadım. Sarsılarak anında boşalmaya başladım. Yengem sikimi yan tarafa çevirip boşluğa attırdı döllerimi… Sonra da bana kızarak,

“Niye hemen boşaldın oğlum?” dedi. “Tadını çıkara çıkara yapsana şu işi… Daha iki yalayamadım senin yarağını… Tadını bile alamadım daha… Koklayamadım bile…”

“Ne yapıyım yenge… Dilin sıcacıktı, bitirdi beni, dayanamadım!”

“Git banyoda sikini yıka gel!”

Hemen banyoya koştum sikimi yıkamaya… Sabırsızca ve telaşla sikimi yıkayıp geldiğimde, yengem,

“Bak Ayhan… Sen beni bu gece adam akıllı bir uçur, bu kapı sana her zaman açık yavrum!” diyerek elleriyle dudaklarını iyice açtığı ıslak amını gösterdi.

“Tamam yenge!” diyerek tekrar amını yalamaya başladım. On dakika falan yaladıktan, çıplak bedenini kıvrım kıvrım kıvrandırdıktan sonra yengem birden,

“Hadi canım… Yeter bu kadar yaladığın… Şimdi sok bakalım şu güzel sikini amıma!” dedi.

Anında emrini yerine getirdim. Hemen doğrulup bacaklarının arasına iyice yerleşip amına soktum sikimi… Amcığı sırılsıklamdı, ateş gibi yanıyordu. İçinde gidip gelmesi o kadar zevkliydi ki, anlatamam. Yengem sürekli,

“Sakın içime boşalma!” diye tembihliyordu. Ben bir yandan yengemin amını sikiyordum, bir yandan da göğüslerini emiyor, yalıyordum. Yine fazla dayanamadım ve

“Gelmek üzereyim!” dedim. Yengem,

“Kalk üstümden!” dedi ve beni sırt üstü yatırdı,

“Ağzıma boşal canım…!” diyerek sikimi yalamaya başladı. Öyle bir boşaldım ki yengemin ağzına, adeta bulutların üzerindeydim… Yengem,

“Hadi amımı yala biraz daha… Yine yarım kaldım!” dedi.

Ben tekrar am yalamaya başlamıştım, bir yandan da göt deliğiyle oynuyordum. Yengem,

“Ne o lan, götümü mü sikmek mi istiyorsun?” dedi. Büyük bir sevinçle,

“Evet yenge!” dedim. Yengem ise,

“Önce amımı doyur, sonra götümü iste!” dedi. Bu arada benim alet yeniden sertleşmişti, yengem elini attı sikime,

“Yıka gel!” dedi. Bir koşu yıkayıp geldim ve yengem tekrar amına aldı. Ama bu sefer epey uzun sürdü boşalmam… Belki yarım saatten fazla siktim. Ben boşalana kadar yengemin kaç defa orgazm olduğunu bilmiyorum, yengem sadece,

“Sik beni Ayhan! Erkeğimm… Sik… Amıma koy benim… Örümcek bağladı amcığım… Pasını al amcığımın…. Ohhhh… Kurban olurum senin sikine…” diyordu durmadan.

En sonunda yengem pes etti,

“Yeter bu kadar… Bittim, halim kalmadı!” dedi. Biraz dinledikten sonra tekrar öpüşmeye başladık. Ben yengemin götünü parmaklamaya başlayınca, yengem,

“Orayı da başka gün sikersin! Çok yoruldum, götümle uğraşamam.” dedi. Ben de fazla ısrar etmedim. Başka gün sikermişim. Demek ki bu iş burada bitmeyecekti, devamı da gelecekti.

O gece sabaha kadar uyumadık yengemle, dinlene dinlene öpüştük, seviştik, sikiştik. Sabah duş alıp kahvaltı yaptıktan sonra, ben am sikmekten yorgun, bitkin bir şekilde eve gittim.

Yengemle halen deliler gibi sikişiyoruz. Artık anal da sikiyorum yengemi… Amcaoğlu da Almanya’da bir Alman kadınla formaliteden evlenip işçi konumunda kaldı. Koca yılda sadece iki üç haftalığına gelip gidebiliyor.

Yılın geri kalanında kocasız kalan yengemi hep ben sikiyorum!

Leave a Reply

Your email address will not be published.

2 Comments

  • Delioglan 4 ay evvel

    Lütfen şu videonun orijinali kimin söyler misiniz 2 saattir bulmaya çalışıyorum her dilde arama yaptı bulamadım.