Dalgayı İçine Almaya Çekinen Kankasına Destek İçin Geldi Ortamı Diliyle Yumuşattı; Okula atandığımda tanıştığım Haluk ve Nermin çiftiyle zamanla samimiyetimizi iyice geliştirmiştik. Daha yeni evlilerdi. Aynı yaşlarda olduğumuz için çok iyi anlaşıyorduk, her konuda muhabbet ediyorduk. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyordu.
Birlikte geziler, yemeklere çıkmalar, evde aç kalmamam, ev yemekleri yemem için bana özel pişirip davet ettikleri akşam yemekleri, birlikte kafa çekmeler… Tek sıkıntı vardı, karı koca sürekli bana kız bulup baş göz etmenin peşindelerdi,
“Bekar bekar olmuyor, sana da birilerini bulalım, artık senin de baş göz olma zamanın geldi!” muhabbetleri dönüyordu hep…
Ama ben henüz evlenme taraftarı değildim. Bekarlık sultanlıktır diyordum. Daha yeni atanmıştım ve biraz kendi başıma kalmanın, aldığım maaşla hayatın tadını çıkarmak istiyordum.
İlk başlarda Nermin o kadar da çekici gelmiyordu bana… Gençlik işte, daha açık giyinen, serbest davranan kızlardaydı gözüm… Zaten sürekli birlikte takılıyorduk, aramızda kanka ilişkisi vardı ve Haluk da arkadaşımdı. Nermin’e, arkadaşımın karısına başka bir gözle bakmam yakışık almazdı.
Fakat zaman geçtikçe Nermin’i yakından tanıdım. Hareketlerinden, konuşmalarından, kocasıyla olan ilişkilerinden, onun hanım hanımcık öğretmen ve ev hanımı tavırlarının altında yatan, maskelemeye gizlemeye çalıştığı seksi kadını keşfettim. Hele biraz alkol alıp o maskeyi biraz indirdiğinde, zincirlerini biraz kırabildiğinde ortaya çıkan seksi kadın iyice kendine bağladı beni…
Eh, biraz da abazanlıktan olsa gerek, Nermin gözüme çok tatlı, hatta alabildiğine seksi gelmeye başlamıştı. Artık arkadaşımın karısı diyerek, arkadaşım diyerek engel koymuyordum arzularıma, düşüncelerime…Çiftin seks hayatlarını hayal edip, nasıl sikiştiklerini tahmin etmeye çalışırken buluyordum kendimi…
Gece yatarken şeytan dürtüyordu mutlaka… O gün oturup kalkarken sıyrılan, giymeyi sevdiği mini eteklerinin sergilediği güzel bacaklarını, bluzundan görebildiğim güzel memelerini, mutfakta sohbet edip yemek yaparken çalkaladığı kalçalarını düşünüyordum.
Nermin’in kocasıyla nasıl seviştiğini, o iri memelerinin, yuvarlacık diri kalçalarının çıplakken nasıl göründüğünü hayal ederek zevke geliyor, sikim taş gibi oluyor, dayanamayıp mastürbasyon yapıyordum.
Haluk’la nasıl seviştiklerini hayal ederek başlıyordum işe… Fakat sonunda Nermin’i ben sikiyordum o hayallerde… Yalamadık, öpmedik yerini bırakmıyordum, kırmızı ojeli ayak parmaklarından, ince siyah çoraplı bacaklarından dimdik harika göğüslerine, hatta kulak memelerine kadar… Deli gibi zevk alıyor, fena halde boşalıyordum.
Artık Nermin benim için fikri sabit halini almıştı. Ondan, ruhumu ele geçiren onunla sevişme isteğinden başka bir şey düşünemez olmuştum. Gözüm sürekli onun üstündeydi. Karı kocaya çaktırmamaya çalışarak hastası olduğum o seksi kıvrımlarını, bedeninin her santimini hafızama kazıyordum adeta…
Biliyordum, yaptığım çok yanlıştı. Hatalıydım. Yapmamam gerekiyordu, ona seksi bir obje olarak bakmamalıydım. Şeytanca düşüncelerdi bunlar, günah, ayıp, tabu… Ama ahh… Elimde değildi ki… Utanma duygusu, pişmanlıklarım onu, hayran olduğum seksi kadını görünceye kadar sürüyordu ancak…
Ben böyle utanç ve şehvet dalgaları arasında gidip gelirken, ruhumu sattığım şeytanla baş etmeye çalışırken, bir gün Haluk’tan telefon geldi.
Memlekette çok acil bir işi çıktığından, alelacele iki günlüğüne gitmesi gerekiyormuş. Kendisini arabamla otogara bırakmamı istedi.
“Tabi Haluk, ne demek? Hemen geliyorum. Peki Nermin? Seninle gelmiyor mu?”
“Yok, o kalacak, ben yalnız gidiyorum. Hatta… Ya, bak ne diyeceğim sana… Nermin’i sen de biliyorsun, evde yalnız kalmaktan ödü patlıyor. Kanka, rica etsem, sen iki gün bizde kalabilir misin? Ne olur yalnız bırakma kadını, ben gelinceye kadar idare ediver bizi…”
“Ya bilmem ki… Rahatsız etmeyeyim?” diye mırıldandım ama içten içe sevinçten havalara uçuyordum. Nermin’le, otuz birlerimin baş kahramanı olan güzel kadınla baş başa geçecek iki koca gün…
“Ne demek rahatsızlık kanka? Sen bizim en güvendiğimiz insansın. Karımı senden başka emanet edebileceğim kimimiz var? Sanki kafayı çektiğimiz akşamlar hiç bizde kalmamış gibi yapma ya, elin yabancısıymış gibi… Hadi kırma beni, gözüm arkada kalmasın.”
Akşam Haluk hocayı Nermin ile birlikte otogara bırakıp yolcu ettik. Eve geçmeden önce bir restoranda yemek yedik. Konuşarak sohbet ederek bir kaç kadeh de içtik yemekte… Toparlanıp kalktığımızda iyice çakır keyif olmuştuk. Kikir kikir gülüyor, iki yana sallanıyordu Nermin… Koluna girip, ince belinden kolumu geçirerek destek oldum, arabaya kadar götürdüm.
Yol boyunca neşe içinde şakıdı. Mini eteği açılmıştı iyice, uzun bacaklarının beyaz teni ince siyah çorabın altında harika görünüyordu. Arada kahkahalar atıyor, iyice içimi eritiyordu. Sonunda o kafayla başımıza bir şey gelmeden eve varabildik.
Birer acı sade kahve yaptı hemen, iyi geldi, biraz kendimize geldik. Ben biraz tedirgindim ilk başta… Evet daha önce kaç kez yatıya kalmıştım onlarda ama, ilk kez evde Nermin’le ikimiz yalnız, baş başa kalıyorduk. Ama Nermin,
“Ben üzerimi değiştireyim, rahat bir şeyler giyeyim. İstersen sen de değiş, eşofmanlarını giy, rahat edersin!” deyince biraz rahatladım.
“Tamam canım! Ama benim eşofmanım yok ya, düşünemedim gelirken…” dedim.
“Hay allah, dert ettiğin şeye bak kanka… Sorun değil canım, ben Haluk’un dolabından getiririm sana…”
Nermin yatak odalarına gitti. Ben de arkasından banyoya yöneldim. Yatak odasının tam karşısındaydı banyo… Baktım, kapıyı tam kapatmamış. Karanlık holde sessizce yaklaşıp iki santimlik kapı aralığından içeriye baktım.
Gardırop önünde, sırtı bana dönüktü. Hem arkasını, hem de boydan boya ayna kaplı gardırop sayesinde ön tarafını tüm ayrıntılarıyla görüyordum.
Ben kapıya yaklaştığımda üzerindeki giysileri, külotlu çorabını çıkarmıştı bile… Nermin’in vücudunu ilk kez bu şekilde, çıplak görüyordum. Tahmin ettiğimden de güzeldi ve üzerinde çok seksi bordo bir dantelli iç çamaşırı vardı. İri göğüsleri dantelli sütyenin üzerinden taşmış, harika görünüyordu.
Eğilip çamaşır çekmecesinden yeni bir takım çıkardı. Off… Çamaşır da değiştirecekti anlaşılan… Sütyen çıktı önce, ardından bordo külodunu indirdi o harika kalçalarını kıvıra kıvıra… Gözlerim fal taşı gibi açıldı kapının önünde… Uzun bacaklarıyla eğilip külodunu ayaklarından çıkarırken domalması yok mu, tam kalbimden vurdu beni…
Arkadan Nermin’in taş gibi götünü görebiliyordum, aynadan da siyah tüylü üçgenini, iri memelerini… Çıplaklığını izlerken sikim taş gibi olmuştu. Şekilli bıraktığı siyah tüylerle kaplı amcığıyla yabancı bir porno yıldızı gibi göründü gözüme… Demek kocası onu böyle seviyordu. Ya da bizim ağırbaşlı öğretmen hanım yatakta azgın bir fahişe olmalıydı.
Öyle güzel, öyle seksi bir manzaraydı ki izlediğim… O an her şeyi göze alabilirdim. Kapıyı açıp içeri girmemek, oracıkta yatağa atıp acımasızca sikmemek için kendimi zor tuttum. Ama çok sürmedi zevkim, çıkardığı temiz iç çamaşırını giydi, ardından kadife eşofmanlarını giyerken ayrıldım oradan…
Diğer odaya üstümü değiştirmeye gittim. Baksır külotla kaldım ve sikimi iyice kaldırdım. Az sonra benim giyeceklerimle Nermin gelir, kalkık sikimi görür gibisinden…
Ki tam da tahmin ettiğim gibi oldu. Nermin kapıyı bir anda açınca, beni külotla gördü. Tabii kısa bir anlığına da olsa, gözleri benim kazık gibi olmuş, külodun içinde çadırı kurmuş sikime takıldı. Sonra da öksürüp gülümseyerek özür diledi, elindeki bana getirdiği giysileri koltuğun üstüne bırakıp çıktı.
Üstümü giyindikten sonra mutfağa yanına gittim. Nermin meyve tabağı hazırlıyordu. Beni görünce biraz utandı, ama gülerek,
“Ya pardon, dalgınlığıma geldi. Hiç kapıyı vurmadan açtım öyle pat diye!” dedi. Ben de gülerek işi ibneliğe vurdum,
“Önemi yok canım, yabancı mıyız sanki?” dedim. Baktım hala kikir kikir gülüyor. Emindim, az önce gördüğü kalkık sikim gözünün önünden gitmiyordur. İçimden (Bu iş tamamdır, Nermin tav olmaya hazır, biraz yıkama yağlama yapmak lazım!) dedim kendi kendime…
Mutfakta oturup soyduğu meyvelerden yiyerek sohbet ederken konuyu bana kız bulma meselesine getirip sordum,
“Nermin, ne zaman bana kız ayarlayacaksın ya?”
“Sabret biraz kanka, ayarlayacağız.”
“Sabrederim etmesine, ama değmesi lazım… Senin gibi güzel ve tatlı bir şey olsun bak, yoksa beğenmem!” Nermin bunu duyunca güldü,
“Bak seen… Benim gibi güzel ve tatlı bir kız ha? Ay teşekkür ederim canım… Demek beni beğeniyorsun sen, öyle mi?”
“Bu da sorulur mu şimdi Nermin! Fıstık gibi kızsın, her şeyin yerli yerinde, nazar değmesin! Kocan çok şanslı senin gibi biriyle beraber olduğu için!”
“Hadi yaa, yalan söyleme… Ben kendimi bilmiyor muyum sanki!”
“Valla çok hoşsun kız… Çok seksisin. Ben seni çok beğeniyorum. Tatlılık desen var, vücut desen o biçim, seksapel desen var, daha ne olsun? Ben senin gibi biriyle beraber olsam, bir deri bir kemik kalırım!” Şaşırarak baktı yüzüme,
“O niye ki? Ne alaka?”
“Eee… Senin gibi seksi kadını bulunca yataktan hiç çıkmayız da ondan!” Söylediklerim Nermin’in hoşuna gitti ki, kahkaha atarak,
“Ne terbiyesizsin sen ya, iyice azmışsın sen… Sana bir an önce bir kız bulmak lazım!” dedi.
“Valla şaka bir yana, hakikaten bu aralar çok azgınım Nermin… Canım fena halde birileriyle beraber olmak istiyor. Sevişmek istiyorum!” Güldü yine, uzanıp elimi okşadı yatıştırmak ister gibi… Ama o sıcacık elinin elime temasının beni daha da ateşlediğinden habersizdi.
“Tamam, sen merak etme, ben sana ayarlayacağım arkadaşlarımdan birini!”
“İyi o zaman, sabırsızlıkla bekliyorum! Ama fazla bekletme, dayanacak halim kalmadı pek…”
“Oo, çok azmış gördüm seni kanka…” Kikir kikir gülüyordu durmadan…
Artık ikimiz de rahat rahat konuşmaya başlamıştık. Tabi ki yemekte içtiğimiz kadeh kadeh içkinin de katkısı olmuştur bunda… Yanımızda kocası da yoktu, rahat rahat çekinmeden konuşuyorduk.
“Sizin aranız nasıl peki Nermin? Kocandan memnun musun? Aşk hayatınız nasıl gidiyor?” deyiverdim. Nermin de hiç çekinmeden anlatmaya başladı. Kocasını çok sevdiğini, onun gibi birini bulduğu için çok şanslı olduğundan filan bahsetti,
“Oh ne güzel… Benim gibi açlık çekmiyorsun. Hiç böyle sorunlarınız yok sizin…”
“Yanii…” dedi. Yüzüme baktı, sıkıntılıydı, söylesem mi der gibi bakıyordu. Anlamıştım, durumları pek iç açıcı değildi karı kocanın… Üstelemedim, susup onun anlatmasını bekledim. Sonunda kararını vermiş olmalıydı ki,
“Dikensiz gül bahçesi olmuyor. Her şey iyi güzel ama, sorun yok değil doğrusunu istersen…”
“Neymiş o sorun kanka? Üzüldüm şimdi bak… Anlat bana…”
“Ama kimseye söyleme bak… Kesinlikle aramızda kalsın!” dedi. Ben,
“Çocuk muyum ben canım, tabi ki aramızda kalacak. Tamam!” deyince devam etti,
“Ya, nasıl söylesem… Yatakta hiç iyi değil, performansı çok düşük… Acaba sorun benden mi kaynaklanıyor bilmiyorum. Beraber olurken hiçbir şey anlamıyorum. Uzun uzun uğraşıyoruz işte… Tam ben bir şeyler hissetmeye başladığım anda yorulup bırakıyor!”
“Hadi yaa…” dedim haline üzülmüş gibi yaparak… Körün istediği bir göz durumundaydım. İçimde havai fişekler patlıyordu aslında…
“Çok mu kısa sürüyor sevişmeniz? Ne kadar mesela?”
“Ne bileyim… Girmesiyle çıkması on dakika sürmüyor. Ben de Haluk kendini kötü hissetmesin diye bir şey diyemiyorum. Ama bir yandan da ben mutsuz oluyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum. Kimseye de soramıyorum, söyleyemiyorum. Sen bana bir akıl versene kanka… Bir erkek olarak söyle bana, ne yapmam lazım? On dakikalık seks normal bir süre mi?” dedi.
“Deli misin sen kızım?” diyerek gülümsedim. “Ne on dakikası? Eve kadın kız attığım zamanlar hiç uyumayız ki… Sabaha kadar sürer sevişmemiz…”
“Hadi yaa… Gerçekten mi? Doğru mu söylüyorsun?”
Artık ben iyice azmıştım, Nermin’le böyle açık açık her şeyi konuşmak beni çıldırtmış, benim yarak kazık gibi olmuş, konuşurken boşalacaktım nerdeyse… Sabahlara kadar seviştiğimi duyan Nermin çaresiz köpek yavrusu gibi bana bakıyor, benden çare bekliyordu. Ona ufak tüyolar verdim, seks hayatlarını canlandırmak adına…
“Bana soracak olursan… Kocanla sevişirken, onu cesaretlendirici, kışkırtıcı sözler söyle. Sevişirken neden hoşlanıyorsa onu devam ettir. Ama hemen boşalmasın, sevişme sürecini uzat.”
“Nasıl uzatayım ki kanka? Dedim ya, on dakika anca sürüyor, adamın girmesiyle boşalması bir oluyor.”
“Sen de Haluk boşalacak gibi olduğunda ara ver, beklet… İçinden çıkar. Sonra devam et. Gerekirse sen üstte, o altta kalacak şekilde pozisyon değiştir, sen onu yönlendir!” diye uzun uzun anlattım, salladım bir şeyler…
“Tamam, bir dahaki sefere kocam geldiğinde kesinlikle denerim! İyi ki gelmişsin kanka… Valla bu konuda ne yapacağımı bilmiyordum, çok teşekkür ederim!” dedi.
Dolaptan soğuk su almak bahanesiyle ayağa kalktım. Asıl amacım benim kalkan yarrağı ona göstermek istiyordum. Ve öyle de oldu.
Buzdolabının önünde durup su içerken, Nermin benim önümdeki kabarıklığa kaçamak bakışlar atıyordu. Altıma giydiğim Haluk’un bana dar gelen eşofmanı da yarrağımı direkt belli ediyordu zaten… Güldüm,
“Ne o kız? Nereye bakıyorsun öyle? Kocanın sikini mi özledin sen yoksa?” dedim. Bir kahkaha patlattı. Biraz yüzü kızararak,
“Ya yok, ondan değil de… Ama canım, seninki de epey dikkat çekici be oğlum… Gözüm kayıyor işte, napiim…” dedi.
“Ne yapayım, böyle seks muhabbetleri konuşunca ister istemez otomatik kalktı. Baksana Nermin, bir şey merak ediyorum.”
“Neyi?” dedi merakla… Gözü hala arada aşağıya benim alete kayıyordu, farkındaydım. Kocasının doyuramadığı zavallı arkadaşımın canı yarak istiyordu, sikilmek istiyordu, bunu biliyordum.
“Sence kocanın siki mi büyük, yoksa benimki mi?” dedim. Nermin ilk başta nazlandı, yanaklarının kızarıklığı iyice arttı,
“Ya ne bileyim ben! Neler soruyorsun böyle?” deyip geçiştirmeye çalıştı. Ben de konunun üzerine giderek,
“Hadi söyle ya kanka…” diye ısrar ettim. “Bunca şeyi konuştuk ta, o mu kaldı söylemeyeceğin? Belli ki bir sorun var ortada… Belki de kocanın siki küçük olduğundan doyuma ulaşamıyorsun. Bunu bileyim ki ona göre çözüm bulalım senin derdine…”
“Ne bileyim ben canım… Daha önce başka bir erkeğinkini görmedim ki… Ama kocamınki çok da büyük değil herhalde…”
“Benimki daha mı büyük yani?”
“Bilmem, seninki ne kadar ki? Eşofmanın altından çok belli olmuyor, ama seninki daha büyük sanki…”
“O zaman göstereyim bak, kıyasla! Böylece bir fikir sahibi olursun.”
“Saçmalama lütfen… Olmaz öyle şey, ben yapamam!”
“Ya ne var yapamayacak, bir bakacaksın sadece!” dedim ve yanına gidip, direkt eşofmanımı baksır külotla birlikte indiriverdim.
Nermin ilk başta ne yapacağını şaşırdı. Bakmamak için kafasını başka tarafa çevirip, gülmeye başladı. Ben de gülerek,
“Hadi kız, ne var utanacak? Sanki bakire genç kızsın. Haluk’la sevişip duruyorsun. Kocanın sikini bol bol gördün işte… Zaten sabahtan beri meraklı bakışlarla önüme bakıyordun. Al sana canlı canlı göstereyim, bak.” dedim. Başını çevirip bakmaya başladı.
“Nasıl, beğendin mi? Kocanınki mi büyük, bu mu?” Yutkundu…
“Şeyy… Evet. Seninki daha büyük… Haluk’unki bu kadar yok… Senin alet hem biraz daha uzun, hem kalınlığı epey var. Bir de…” Yine yutkundu. “Seninkinin başı daha büyük, yumruk gibi… Haluk’un böyle değil. Sonra torbaların da upuzun…”
“Beğendin yani, öyle mi?”
“Yani… Beğendim tabi de… Sahibine bağışlasın, ne diyeyim kanka?”
“Sahibi yok ki be Nermin… Sahipsiz zavallı… Madem sen beğendin. İyi o zaman… Bak sana ne diyeceğim.”
“Ne diyeceksin?” Ne diyeceğimi biliyordu hınzır, ne isteyeceğimi… Yüzüme bakıyordu, gözlerimin içine…
“Hazır ikimiz beraberiz iki gün… İki gün boyunca kocanı aratmam işte…! Beğendiğin sikim senin emrinde… Bu sahipsiz yavruya iki günlük de olsa biraz şefkat göstersen… Onu eline almak, okşamak ister misin?” diyerek yanına doğru iyice yaklaştım.
Oturduğu yerde neredeyse burnuna dayamıştım kalkmış yarağımı… Nermin yüzüme baktı, sonra tekrar başını indirip sikimi incelemeye devam etti. Biraz tereddütte kaldı.
“Hadi canım…” diye üstüne üstüne gittim. “Sev onu… Okşa… Dokun…”
Heyecandan titreyen elini uzattı. İnce uzun parmaklarıyla sikime dokundu önce çekinerek…Ardından okşamaya başladı.
O an sanki kalbim duracak sandım. Kim bilir kaç kez hayalini kurup otuz bir çektiğim seksi kadın yarrağımı eline almış okşuyordu. Ama sonra elini çekti.
“Yoo, hayır… Yapmayalım bunu! Seninle böyle bir şey yapmam yanlış olur!” dedi.
“Söz veriyorum sana Nermin… Yaşadıklarımız sadece ikimizin arasında kalacak! Ve kocan geldikten sonra asla bir daha böyle bir şey yapmayacağız. Sadece iki günlüğüne sana kocalık yapacağım. Hem pişman da olmazsın bak… Benimle yaşadığın şeyler senin için büyük bir tecrübe olur. Kocanla nasıl sevişmen gerektiğini, onu yatakta mutlu etmenin yollarını uygulamalı olarak öğretirim sana!”
“Tamam. Peki. Ama bak, ölümü gör, kimse duymayacak. Yoksa mahvolurum!”
“Deli misin sen? Niye söyleyeyim? Ben de seninle beraber rezil olurum, kendimi niye ateşe atayım kızım?”
Nermin onca döktüğüm dile dayanamayıp ikna olunca benim yarrağı tekrar eline verdim. Ateş gibi yanan parmaklarıyla okşadı biraz… Omuzlarından bastırıp önümde diz çökmesini sağladım.
“Şimdi sikimi öp canım…” dedim. Dudaklarına yaklaştırdı, başını öptü. Gövdesine öpücükler kondurdu.
“Sadece öpmek olmaz. Şimdi de dondurma yalar gibi yala sikimi…”
Nermin uslu bir öğrenci gibi dediklerimi aynen yapıyordu, itiraz etmeden… Sikimi öyle bir yalayışı vardı ki, sanki kırk yıldır sike hasretmiş gibiydi. Sıcacık ıslak dilinin verdiği zevkle kendimden geçtim yaladıkça… Saçlarından tuttum,
“Ağzına al yarrağımı aşkım. Ağzının içinde em, somur…”
Etli dudakları açıldı, sikimin başını ağzına soktu. Gözlerini yukarıya dikmiş, gözlerimin içine bakıyor, tepkimi ölçüyordu. Ben iyice zevkten sarhoş olmuştum, içimden sanki iliklerimi alıp çıkarıyorlar gibiydi, kasıklarımda karıncalanmalar oluyordu.
Bıraksam sabaha kadar somuracaktı nerdeyse… Ama bende dur diyecek hal kalmamıştı. Onca seks orucundan sonra iyi bile dayanmıştım bu kadar…
Sonunda boşalacağımı hissettim. Belki huylanır, tepki gösterip sevişmeyi bırakır korkusuyla, ağzına boşalmamak için saçından tutup sikimi ağzından çıkardım telaşla… Ve o anda inleyerek spermlerimi havaya fışkırttım. Yağmur gibi boşaldım.
İkimiz de nefes nefese kalmıştık. Biraz soluklandıktan sonra, Nermin’i ayağa kaldırıp, üzerindekileri çıkardım. Öpüşmeye başladık. Dudaklarına öyle bir yapıştım ki, vantuz gibi emiyor, bırakmıyordum. O da öpüşmekte harikaydı.
Sonra boynundan göğüslerine doğru öperek indim. Göğüslerini iyice öpüp yalamaya başladım. Göğüs uçları iyice sivrilmişti, zevkten inim inim inliyordu. Nermin’in şehvet dolu inlemeleri sikimi tekrar kaldırmaya yetmişti.
Yeteri kadar memeleriyle oyalandıktan sonra mutfaktaki masanın üzerine yatırdım. Nermin’in bacaklarını aralayıp arasına girdim ve dudakları kabarıp şişmiş amını yalamaya başladım. Seri bir şekilde dil darbeleri atıyordum. Artık zevkten çıldırmış bir vaziyetteydi, bacakları iyice kasılmış, karın kasları titriyordu.
Amcığı aldığı zevkle iyice sulanmıştı. Am suyu geldikçe ben daha da iştahlanıp, amını iyice somuruyordum. Yalamakla kalmıyor, elimi uzatabildiğimce her yerinde, göbeğinde, memelerinde dolaşıyor, okşuyor, ıslak parmaklarımla arka deliğinin kenarında geziniyor, orta parmağımı vajinasına sokup çıkarıyordum.
“Artık yeter, bitirdin beni, gir içime!” demeye başlamıştı. Ama benim hemen girmeye niyetim yoktu, onu elimden geldiğince çıldırtmak istiyordum. Bu kadar zaman beklemişim, hemen girip zevkini almak istemiyordum.
Doğruldum sonunda, sikimi elime aldım. Amının dudakları arasında, kabarıp sertleşmiş klitorisinin üzerinde gezdirip, aşağı yukarı yaparak amını fırçalıyordum. Sonra tekrardan eğilip amını yalıyordum. Nermin artık iyice kudurmuştu,
“Yeterrrr, sok hadiii, sik beni!” demeye başladı.
Ben de daha fazla dayanamayıp, amının içine kaydırdım yarrağımı… O anın zevkini anlatamam, yok böyle bir şey! Kendimden geçmiş, sanki transa geçmiş gibiydim ve durmadan gel git yapıyordum. Nermin ellerini belime dolamış, tırnaklarını derime geçirmiş, zevkten çıldırıyor, altımda orgazm olurken çığlıklar atıyordu.
Ben de gelmek üzereydim, kenetlendim ve amının içine boşalmaya başladım. Ama volkan patlaması gibi… Durmadan geliyordum. O kadar dolmuşum, öylesine am sikmeyi özlemişim ki, hiç durmayacak gibi boşalıyordum.
Sonunda bitti. Nefes nefese üstüne kapaklanıp kaldım. Biraz sikim amında kaldıktan sonra, kalkıp birlikte duş almaya gittik. Bir yandan birbirimizi sabunluyor, bir yandan da konuşuyorduk.
“Daha önce hiç böyle olmamıştı. Haluk’la sevişirken hiç böyle kendimden geçerek orgazm olmamıştım. Gerçekten çok iyi sevişiyorsun sen…” dedi mutlulukla…
Mutfakta amını yalarken, amının kıllarından biraz rahatsız olmuştum. Kocasının traş takımını aldım. Amının kıllarını köpükledim, jiletle güzelce temizledim ve amını kaymak gibi yaptım. Traş sırasında kesmemek için am dudaklarını çekiştirirken, parmaklarımla oynarken tekrar zevke gelmişti, inleyip duruyordu.
İyice yıkadıktan sonra tertemiz, ipek gibi olmuş amını tekrar yalamaya başladım. Ve Nermin yine çılgınlar gibi inliyordu. Banyonun akustik etkisiyle de sesi öyle bir azdırıcı geliyordu ki kulağıma…
Bütün vücudunu duş şampuanıyla köpükledikten sonra ters çevirip, ellerini fayanslara dayayıp domalttım. Arkadan soktuğum sikimi amının dudaklarına biraz sürttürdüm, elimle klitorisini okşadım bir süre…
Kadınımı iyice zevke getirdikten sonra bir hamlede içine girdim ve pompalamaya başladım. Kremli şampuanın da etkisiyle gir çık yaparken kasıklarımın onun etli baldırlarına çarparken çıkardığı şaklama sesi inanılmazdı. Ve Nermin’in zevk dolu haykırışları o şaklama seslerine karışıyordu.
Banyoda epey uzun bir zaman geçirdik. Nermin’i ayakta sikerek, klozetin üstüne dizlerini koyup arkadan girerek, yorulunca küvetin içinde kucağıma oturtarak, iki kez daha orgazma ulaştırdım. Ellerimin, dilimin okşamadığı noktası, sikimin girmediği deliği kalmadı.
Sonunda kendim de boşaldıktan sonra, tekrar yıkandık. Kurulanıp yatağa geçtik. Biraz dinlenip sohbet ettikten sonra, kalkıp mutfaktan meyve tabağını getirdim. Dilimlenmiş meyveleri göğüslerine, göbeğine ve amına dizdim. Hepsini tek tek ağzımla alırken, bir yandan da öpüp okşuyordum çırılçıplak vücudunu…
İki gün boyunca, o yataktan yemek ve banyo haricinde hiç çıkmadan seviştik. Dinlene dinlene sikiştik. Hayatımın en zevkli, en heyecanlı deneyimiydi.
Kocası geldikten sonra sözümde durdum. Bir daha konusunu bile açmadım, bir girişimde bulunmadım. Günlük normal yaşantımıza devam ettik.
Fakat, artık beraber olmasak da yaşadığımız seks dolu, zevk dolu o iki harika gün ikimizin de aklımızdan çıkmıyor elbette… Mümkün mü bu? Her ortamda birbirimize kaçamak bakışlar atmadan duramıyoruz!
O gözlerime dikilen dumanlı gözleri, titreyen etli dudakları öyle şeyler anlatıyor ki bana… Sanırım fırsatını bulduğu anda benimle kocasını boynuzlamakta bir an bile tereddüt etmeyecek.
Gerçek seksin, sevişmenin, o bütün vücudunu sarsan şiddetli orgazmların getirdiği mutluluğun tadını aldı artık…