Kocasının Borcunu Deri Eldivenli Tefeciye Ibandan Ceza Alır Diye Elden Veriyor; Kocam hiç bilmediği bir sektör olan gıda işine girdi. Ancak iş bilmezlikten bir süre sonra toptancılara borçlanmaya başladı. Borcunu ödemek için bankadan kredi çekti. Bir süre sonra onları da ödeyemeyince benden habersiz gitmiş tefeciden borç almış. Tabii onu da zamanında ödeyememiş.

Bir gün eve geç vakitte ağzı burnu kan içinde geldi. İlk başta bir şey söylemedi, soruyorum, cevap vermiyor, “Kavga ettim arkadaşla ufak, bir şey yok” diyor. Derken o esnada cep telefonu çaldı açtı. Mırıl mırıl alt perdeden konuşup,

– “Tamam ödeyeceğim… Söz verdim…” sözlerini duyunca ben olayı anladım. Telefonu kapadıktan sonra,

– “Ver şu numarayı, bir de ben konuşayım. Belki karşısında kadın olunca anlayışlı olur.” deyince kızdı.

– “Hayır olmaz, bu adamlar tekin değil. Sen merak etme ben hallederim.” deyip lavaboya elini yüzünü yıkamaya gitti.

Ben de cep telefonunu alıp arayan numaralar kısmından numarayı bir kağıda not edip çantama attım.

Ertesi gün numarayı çevirdim ve karşıma çıkan kişiye kendimi tanıttım ve durumun ne olduğunu sordum. Karşıdaki kişinin sesi kalın, tok, insanın içine işleyen etkileyici bir erkek sesiydi. Doğu şivesiyle ve oldukça sert konuşuyordu. Ödeme için bir ay süre verdiklerini söyleyince şurup gibi tatlı bir sesle,

– “Bu mümkün değil beyefendi. Bu miktarda parayı mümkün değil, bu kadar kısa zamanda ödeyemeyiz. Biraz yardımcı olamaz mısınız?” dedim.

– “Bu işler telefonda olmaz hanımefendi. Ofise gelin, konuşalım, bakalım…” diyerek yüz yüze konuşma teklif etti.

Adresi alıp üzerime bir şeyler geçirdim alelacele, bir saat sonra verdiği adresin önündeydim. Beş katlı bir bina ve zemin katında bir otomobil galerisi vardı. Şöyle bir bakınca bu kalabalık işyerinde bana ne yapabilirler ki diye düşündüm. İçeriye girdim. Karşıma çıkan karanlık tipli adama Ahmet beyle görüşeceğimi söyledim.

– “Kim arıyor diyelim?” dedi.

– “Ben Mehtap, kendisi geleceğimi biliyordu.”

Telefonla geldiğimi haber verdiler. Ben hemen orada bir ofiste görüşme beklerken yanımda takım elbiseli kaba saba biriyle asansörle beşinci kata çıktım. Kata geldiğimizde asansörden çıktım adamın yol göstermesiyle… Dar bir koridorun sonunda bir oda, geniş bir kapı vardı. Kapalı kapının önündeki ufak bir masada karanlık tipli iki kişi oturmuş, çay içiyorlardı.

Yanımda bana eşlik eden kişi, Ahmet beyin beni beklediğini söyleyince birisi kapıyı çaldı ve beni içeri aldılar. Masanın arkasındaki adam beni görünce ayağa kalktı, kalktıkça da uzadı. Nerdeyse 1.95 boylarında kıvırcık saçlı, kalın bıyıklı, haşin suratlı bir adam,

– “Mehtap hanım hoş geldiniz.” dedi.

Hoş bulduk faslından sonra çay söyleyip konuya girdik. Bana eşimin borcunu iki ay evvel ödemesi gerektiğini ama her seferinde söz verip ödemediğini ve bize son olarak bir ay daha mühlet verdiğini anlattı.

Hemen itiraz ettim. Bunun mümkün olmadığını, bu şekilde ödeyemeyeceğimizi tekrarladım. Bir süre sustu, bir şeyler düşünürken elindeki anahtarlıkla oynuyordu. Sonra başını kaldırdı, kara gözleriyle gözlerimin içine bakıp,

– “Peki bağyan.. Ben bu konu üzerinde biraz düşüneyim. Siz yarın yine bu saatte tekrar gelin konuşalım. Ama siz de bir çare bulmaya çalışın.” dedi.

Kalkıp el sıkıştık. Beyaz tenli ince parmaklı elim onun kıllı kara pençesinin içinde kayboldu adeta… Gece karası kömür gözlerine bakabilmek için başımı yukarıya kaldırmam gerekiyordu. Adamın her bir yanımı inceleyen bakışları altında ondan ne kadar etkilendiğimi göstermemeye çalışarak döndüm, çıktım.

Akşam olunca eşime durumu hiç bahsetmedim. Gece yatakta kocam yanımda horlayıp dururken, ben huzursuz bir uykuya dalana kadar ne yapmam gerektiğini düşündüm. Geniş omuzlu çam yarması gibi herifin “siz de bir çare bulun” derken kara gözleriyle bana dik dik bakışı geliyordu gözümün önüne…

Ertesi gün öğlen güzel bir duş alırken seksi giyinmeye karar verdim. Zira önceki gün o endişe, korku, öfke nedeniyle evden apar topar çıkmıştım. Üzerimde günlük kıyafetlerimle, bakımsız ve özensiz bir şekilde oraya gitmiştim.

Bu kez daha kadınsı bir şekilde gitmeliydim, adamı etkilemem gerekiyordu. Çam yarmasının daha bakımlı, hatta biraz daha seksi bir Mehtap karşısında olumlu bir tutumu olacağını umuyordum.

Banyodan sonra kuaföre gidip saçlarıma güzel bir fön çektirdim. Eve dönüp kıyafet seçmeye başladım. Tabi ki erkekler mini eteğe bayılırlar. Ben de pilili kloş süper mini eteğimi, siyah yarım balıkçı yakalı, dar, omuzdan kolsuz ipek bluzumu giydim.

İçime sütyen giymedim. Böylelikle iri göğüslerimin beyaz dekoltesi, siyah parlak ipek bluzumun içinde göze batıyor ve uçları hafiften belli oluyordu. Zaten sütyen takmama gerek yoktu pek… İriliklerine rağmen kocama fazla elletmediğimden hala dik ve iştah açıcı duruyorlardı.

Erkeklerin sürekli göğüslerime laf atmaları rahatsız ederdi her zaman… Fakat bugün işime yarayacak bir silah görevi göreceklerdi memişlerim… Sütyensiz füzelerimi herifin gözüne sokacak, onu bunlarla vuracaktım.

Geniş gözlü siyah fileli külotlu çorap, içime yine siyah oldukça minik bir tanga külot ve siyah dizime kadar gelen yüksek topuklu çizmelerimi çektim. Üstüme de diz üstünde biten ve mini eteğimi kapatmayan açık gri kabanımı giydim. Güzel bir makyaj yaptım. Kapıdan çıkarken şöyle bir boy aynasına baktığımda kendimi beğendim doğrusu…

Aynadaki fönlü sarı saçlı, iri göğüslü, ince belli, geniş kalçalı, mini etekli kadın çok seksi ve etkileyici görünüyordu. File çoraplar da uzun bacaklarıma çok yakışmış, ucuz bir orospudan çok seksi bir manken havası vermişti bana…

Çıkıp taksiye atladığım gibi tekrar aynı yere gittim. Taksi şoförünün bütün yol boyunca dikiz aynasından bana hayran hayran bakışları da gideceğim yerde yapacağım etkinin habercisiydi. Tek eliyle sürüyordu taksiyi ve bir eli sürekli kucağındaydı herifin… Artık neyini avuçluyorsa…

Yine aynı fasıl karşılanma ve nihayet yine Ahmet beyin karşısındaydım. Çay söyledi yine ama bendeki değişikliğin farkındaydı gördüğüm kadarıyla… Giyimimden etkilenmiş gibiydi. Bugün dünkünden daha bir başka bakıyordu bana…

Çay geldi. Çaycı servisi yapıp odadan çıkınca ben de kabanımı üzerimden çıkarıp oturduğum koltuğun arkalığına astım. Tekrar koltuğa oturunca adamın gözleri resmen yerinden fırladı.

Bacak bacak üstüne atmıştım. Gözünüzde canlandırın ultra mini siyah kloş eteği… Yüksek topuklu, pırıl pırıl parlayan çizmelerim nedeniyle dizlerim yüksekte kalmıştı biraz… Alttan görünen manzaranın erkekleri bitirmek için bire bir olduğuna emindim.

Nitekim, avımın gözleri dar ipek dekolte bluzumun altındaki sütyensiz göğüslerimde dolaşıyor, oradan aşağıya inip kalçalarıma kadar sıyrılmış mini eteğimin altındaki file çoraplı bacaklarıma bakıyordu. Gerçekten kendimi o meşhur film sahnesindeki Sharon Stone gibi hissetmeye başlamıştım onun bakışlarıyla…

Biraz sonra oturduğu koltuktan kalkıp beni daha iyi görebilmek için oturduğum koltuğun karşısındaki koltuğa yerleşti. Aramızda bir metre mesafe ve küçük bir sehpa var.

Çantamdan sigara çıkarınca uzanıp sigaramı yaktı. Mahsustan evli olup olmadığını sorarak başladım, konuyu bir yere getirip deşmek için… Evli ve 42 yaşında olduğunu, üniversiteye giden iki oğlu olduğunu anlattı. Ben de 10 yıllık evli olduğumu söyleyince,

– “Maşallah Mehtap hanım, hiç yaşınızı göstermiyorsunuz yemin olsun. Üniversiteli genç kız gibisiniz valla…” dedi. Gülümseyerek teşekkür ettim.

– “Sizin gibi güzel bir bağyanı rahat bırakmazlar.” deyince ben de

– “Eh, biraz öyle oluyor ne yalan söyleyeyim.” dedim.

– “Rahat bırakmayan sadece kocan mı?” dedi manalı manalı… Konuşması değişmiş, az önce siz diye hitap eden adamın yerine beni sikmek için kıvranan bir azgın maço gelmişti. Dikkatli olmalıydım oyunumu oynarken…

– “Ne demek istiyorsun? Açık konuşabilirsin.” dedim yumuşakça… Bana bakıp sırıtarak,

– “Kocandan başka kaçamakların oldu mu diye merak ettim. Olmadıysa bu güzelliğe, bu seksi vücuda yazık edersin… Senin gibi seksi bir kadın kocan olacak o hıyara on gömlek fazla gelir, taşıyamaz seni…”

– “Eh, oldu işte biraz bir kaç yaramazlığım… Doğru söyledin aslında Ahmet bey… Kocam pek hakkını veremeyince, bu güzellik ziyan olmasın diye düşündüm ben de…” diye yanıtladım gülümseyerek…

Mesaj yerine ulaşmış olmalıydı. Sehpanın üzerinden uzanıp elini daha doğrusu pençelerini dizlerime attı.

– “Şu bey lafını kaldır istersen. Ama çok iyi etmişsin Mehtap… Bir tek salak kocan tadına bakmamalı senin…” derken sesimi çıkarmadım hiç…

Ben ses çıkarmayınca dizimdeki elini ilerletmeye, file çorabımın üzerinden bacaklarımda gezdirmeye başladı. Hiç istifimi bozmadım, çıkarıp bir sigara daha yaktım. Dumanını onun yüzüne doğru üflerken gülümseyerek yaptığı yaramazlığı izliyordum.

Ama bacaklarımda dolaşan ayının pençeleri de itiraf ederim ki içimi bir hoş etmişti. Kasıklarımdan bütün bedenime o tanıdık sıcaklığın yayıldığını hissediyordum. Memelerimin uçları anında tepki vermişti her zamanki gibi… Sütyensiz memelerimin uçları kabarmış, sızlıyor, ipek bluzumun altından iri birer üzüm tanesi gibi görünüyorlardı.

Bu tavrımdan tamamen cesaretlendi ayı, kalkıp benim yanıma geldi. Koltuğun kenarına oturdu, ellerini bluzumun dekoltesinden içine sokup memelerimi avuçlayıp, dudaklarıma yumuldu.

Ben hiç istifimi bozmadım öperken, karşılık da vermedim önce… Biraz daha dudaklarımı öptükten sonra memelerimi yoğurmakta olan ellerini nazikçe üzerimden alıp çektim. Tekrar gidip kendi koltuğuna oturdu, o da bir sigara yaktı.

Kısa bir sessizlikte karşılıklı sigaralarımızı tüttürdük. Vahşi pırıltılar yanan gözleriyle beni süzerken, bakışlarımı nereye baktığımı özellikle belli ederek kabarmış olan pantolonunun önüne diktim. Sonra da sigaramdan bir nefes çektikten sonra dumanını havaya savurup müstehzi şekilde gülümseyerek yüzüne baktım.

Neresine baktığımı gören adam fırsatı kaçırmadı elbette… Sigarasını tablaya bastırdı, elini fermuarına götürdü, fermuarını indirip kalkmış olan aletini fora etti.

– “Çok kötü baktın bebeğim. Ne dersin? Bunun tadına bakmak ister misin?”

Adamın suratı sert, ayı gibi bir şeydi evet… Fakat bana gösterdiği alet çok sağlıklı, dimdik, şapkası kocaman bir şeydi. Siki çok uzun değil ama kalın ve becerikli görünüyordu. Etkilenmiştim adamdan… Böylesine pervasız, hiç bir şeyden, benim tepkimden çekinmeden ulu orta keser sapı gibi penisini gösterip sergilemesi delirtiyor, tahrik ediyordu beni…

O keser sapı kalınlığının içime girdiğini, mantar gibi olmuş koca başının dibime dayandığını düşününce delirdim. Ama kendimi tuttum. Üst üste attığım bacağımı yavaşça indirdim. Tanga külodumu özellikle göstere göstere bacak değiştirip tekrar bacak bacak üstüne attım. Yine gülümseyerek,

– “Seçme şansım var mı?” dedim. “Hayır dersem, çıkardığın o koca şeyi geri sokacak mısın?” Güldü… Kalın bıyıklarının altından bembeyaz ve sağlıklı, düzgün dişleri adeta parıldadı.

– “Doğrusun…” dedi. “Bunu sen kaldırdın. Geri dönüş yok artık. Senin o güzel amına girmeden inmez bu şimdi…” Eğilip elimdeki yarım sigarayı kül tablasına bastırırken,

– “Neden olmasın Ahmetciğim? Ama önce şu bizim meseleyi konuşalım. Ne derler, önce iş, sonra eğlence…” dedim.

Ayağa kalkıp aletini tekrar yerine koydu. Kapıya gidip açtı ve ayağa fırlayan adamlarına işinin olduğunu, telefon bağlamamalarını, ziyaretçi almamalarını söyleyip kapattı ve kapıyı kilitledi. Sonra oturduğum koltuğun arkasında bir başka kapıyı açıp

– “Gel canım, burası daha rahat, burada konuşalım.” diyerek eliyle işaret ederek buyur etti.

Neyi konuşacağımız belli olmuştu artık… Avım bana aitti. Yoksa av ben miydim?

Kalkıp kırıta kırıta odaya girdim. İçeride çift kişilik büyük ve süslü bir yatak, bir buzdolabı, bir mini bar, duvarda bir televizyon ve banyoya açılan başka bir kapı daha vardı. Ellerimi belime koyup etrafı süzerken,

– “Güzelmiş, hoşuma gitti. Çok samimi ve hoş bir dekoru var. ” dedim. “Herhalde getirdiğin bütün kadınlar beğeniyorlardır bu küçük odayı…” Mini barın önündeydi, güldü,

“Beğeniyorlar evet… Hepsi çok memnun kalıyor. Ama odayı mı, başka şeyi mi beğeniyorlar bilmem. Ben daha çok yatak kısmını seviyorum.”

Kendine bir rakı koydu, bana da buzlu bir viski verdi. Gidip bilgisayardan Doeda.one sitesine girip porno video açtı. Bana dönüp pis pis sırıtarak,

– “Sen de bu karılar gibi sevişebiliyor musun?” deyince viskiyi fondip yapıp,

– “Bir tane daha ver.” dedim. İkinciyi doldurup onu da fondip yaptım. İyice rahatlamıştım, alkol birazdan etkisini gösterirdi. Yüksekçe yatağın kenarına oturup bacak bacak üstüne attım. Bir sigara daha yakıp gülümseyerek ona baktım.

– “Eee, cevap vermedin?” deyince gülerek,

– “Eh, bunca yıllık seks tecrübem var. Yaşım 32. Beraber olduğum erkekler bana hep tam bir azgın fahişe olduğumu söylerler. Kocam da dahil buna…” diyerek onu iyice ateşlendirdim.

Rakısını bırakarak yanıma oturdu. Bacaklarımı indirip hafifçe araladı, dudaklarıma yumulup elini eteğin altından apış arama attı. Külodumun üstünden amcığımı okşamaya başladı. Şimdi de ben ateşlenmiştim, bu sefer ben de karşılık verip yiyişmeye başladım.

Pala bıyıkları kalın dudaklarıyla kırmızı rujlu etli dudaklarımı eze eze bir süre öpüştük. Dudaklarımın kan dolduğunu, şiştiğini hissediyordum. Pala bıyıkları fırça gibi sürtüne sürtüne tahriş etmişti. Tam beni soymaya kalkacaktı ki ellerimi göğsüne dayayıp nazikçe biraz geriye ittim,

– “Şu bizim meseleyi konuşmadık daha…” dedim. Sert hatlı suratını buruşturup o kalın sesiyle sinirli bir şekilde,

– “Yaa, tamam yavrum… Konuşuruz. O mesele kolay… Hele marifetlerini bi görelim.” dedi.

Ayağa kalktım ve onu da kaldırdım. Erkeğin üstündeki ceketini geniş omuzlarından sıyırarak zorlukla çıkardım, ardından gömleğini de… Neredeyse omuzlarına geliyordum adamın… Minyon yapılı bedenimle genç irisi bir ergen genç kız gibi kalmıştım yanında…

Çok iri, geniş göğsü çok kıllı, tam bir azman, ayı gibi, kaba saba bir tip…

Offf… Bu çam yarmasının altında ezileceğimi düşündükçe çıldırıyordum. Kırmızı ojeli tırnaklarımı göğsünün kıllarında gezdirip,

– “Şimdi banyoya gir ve bir duş al. Ben de bir kadeh daha viski içeyim…” dedim.

Uysal bir çocuk gibi acele adımlarla banyoya daldı. Kendime bir duble viski doldurup, soyundum. Üzerimde sadece siyah tangam, file çoraplarım ve siyah, parlak çizmelerim kalmıştı. Ayakta durmuş viskimi yudumlarken porno filmdeki kıyasıya sevişen kadın ve erkeği izliyordum. Islandığımı hissettim.

Elimi tanga küloduma atıp nemlenmeye başlayan ağını çekiştirirken arkamdan banyo kapısının sesi duyuldu. Külodumu düzeltip döndüğümde kıllı ayım karşımdaydı. Üzerine hiç bir şey almadın çıkmıştı banyodan…Tamamen çıplak, organı dimdik, pis pis sırıtarak bana bakıyordu,

– “Anam sende ne göt varmış öyle, hay maşallah..” dedi. “Ay parçası gibi, parlak ve yuvarlak…”

– “Sadece göt mü var Ahmetcim? Geri kalanı yaramaz mı diyorsun?” diye cilvelenip kendi etrafımda bir tur döndüm.

Ellerimle külodumu çekiştirip hazinemi sıvazladım. İki elimle çıplak ve diri göğüslerimi şöyle bir okşayıp tarttım. Gözleri yerinden fırlıyordu. Önündeki keser sapı iyice kabarmış, dimdik ileriye uzanıyor, beni gösteriyordu. Etkilenmiştim. Dudaklarım istekle titreyerek,

– “Sende de ne mal varmış böyle, hay maşallah..” dedim. Kuruyan dudaklarımı dilimin ucuyla yalamak zorunda kaldım.

Yanına gittim. Deniz manzaralı geniş pencerenin önünde beni bekliyordu. Önünde çömelerek huşu içinde organını elime aldım. Taşaklarından başına doğru yavaş dil hareketleriyle yalamaya başladım. Yalarken o kadar iştahlıydım ki iyice kendinden geçmişti ayı… Ben ateşli bir şekilde oral seks yaparken o da saçlarımı kavramış, zevkten kısılmış gözlerle sürekli inliyordu.

Dizlerimin üstüne çöktüm. Taş gibi memelerimi, kabarmış uçlarını onun kaslı bacaklarına, kıllarını sürterken, keserin başını ağzıma alıp deli gibi asılmaya başladım. Kafam hızlı hareketlerle ileri geri gidiyor, bir yandan somuruyorum, bir yandan ileri geri yapıp kırk yıl yarak görmemiş kadınlar gibi iştahla saksafon çalıyorum. Adam dayanamadı,

– “Ben boşalıcam Mehtap…” diyerek aceleyle kendi donuna uzanacakken engel oldum,

– “Ona hiç gerek yok Ahmetim… Ağzım ne güne duruyor?” dedim.

Biraz şaşkınlık ve zevk karışımı gözlerle tükürüklerimden parlayan yarı aralık dudaklarıma bakarken ben de sikinin başını ağzıma aldım. Ağzımın içinde patladı ayım… O tanıdık sıcak, ekşimsi, yapışkan, benim vazgeçilmez erkek tadımı, döllerini püskürtmeye başladı.

O kadar çok boşaldı ki, yutamadıklarım ağzımdan çeneme, oradan memelerime aktı. O dev gibi adam sarsıla sarsıla iniltilerle öyle boşaldı ki bacakları titriyordu. Ağzımda boşalttığım bir erkeğin, boşalırken sergilediği bu titrek, zayıf haline her zaman bayılmışımdır. Ahmet de istisnayı bozmuyordu.

Boşalması bitene kadar keser sapını iyice emdim, yalaya yalaya temizledim. Sonra kalkıp banyoya gittim. Üzerimdeki külodumu ve çizmelerimi çıkarıp duşun altına girdim. Saçlarım bozulmasın diye onları ıslatmadan yıkandım. Kurulanıp çırılçıplak bir şekilde odaya döndüm.

Yatağa uzanmış sigarasını, rakısını içiyor, bir yandan da porno filmi izliyordu. Siki birazcık inmişti. Az önce ağzımın içine boşalan damarları kabarmış canavar beni görünce canlandı sanki… Ben de bir duble viski doldurup yanına uzandım, dudaklarından sigarasını alıp bir iki nefes çektim, içkimi yudumladım. Yataktan kalktım,

– “Hadi şimdi sıra sende…” diyerek odada bulunan koltuğa oturdum. Bacaklarımı koltuğun kollarına kaldırdım. Amım tamamen kabak gibi ortaya çıkmıştı. Kırmızı ojeli uzun tırnaklarımı kasıklarımda, kadınlığımın dudaklarında gezdirdim. Öylece delişmen bakışlarla bakıyordu bana…

– “Gel bakalım erkeğim.. Azgın boğam… Şimdi de sen beni yala” diye emrettim.

Geldi ve başını bacak arama gömüp yalamaya başladı. İyice ıslanmış zevk almaya başlamıştım. Alkol de etkisini göstermiş, çakır keyif olmuştum.

Bir yandan pabuç gibi koca diliyle amımın dudaklarını, parmak gibi kabarmış klitorisimi yalıyor, bir yandan dolma gibi işaret parmağını amıma sokmuş kurcalarken, ikinci parmağını da arka deliğime sokmuş beni inletiyordu.

Baktım keser sapı siki tam performansına ulaşmış, yatağa yatırdım tekrar saksafona başladım. Kısa sürede o muhteşem aletini dimdik bir yarrağa dönüştürdüm. Sonunda sikini ağzımdan çekti. Sabırsız hareketlerle kalkıp beni yatırdı yatağa ve bacaklarımı omzuna alıp amıma yerleşti. Hızlı hızlı, sert bir şekilde beni sikmeye başladı.

Bir süre öyle devam ettikten sonra onu sırt üstü yatağa yatırıp üstüne oturdum ve zıplamaya başladım. Memelerim zıplamalarımla hopluyorlar o da kafasını kaldırıp memelerimi koparırcasına emiyor, ısırıyordu. Kalın alet amımı yara yarak gidip gelirken memelerimin emilmesi, kürek gibi elleriyle kalçalarımı pençelemesi zevkten delirtiyordu beni…

Yeniden pozisyon değiştirdik. Bu sefer yatakta ellerim üzerine domaldım. O da arkama geçip tekrar amıma soktu, öyle sikmeye başladı. İyice zevke gelmiştik İkimizin de iniltileri artmıştı. Vurdukça kasıkları popomda şaklıyor, koca siki içimi yara yara gidip geliyor, beni mahvediyor, bitiriyordu.

Pozisyonumuzu bozmadan yatağın yanında duran çantama uzanıp el kremimi çıkardım ve ona uzatıp,

– “Arka deliğimi de kremle…” dedim.

İsteğimi yerine getirdi. Bir yandan beni o vaziyette sikiyor, bir yandan da arka deliğimi kremleyip parmaklarıyla genişletiyordu. Siki amımı pompalarken bir de kremli kalın parmaklarının göt deliğime girip çıkması da ayrı bir zevk kaynağıydı.

İyice zevke gelip büzüğüm açılıp kapanmaya başlayınca, o kalın yarrağını amımdan çıkarıp arkama geçirdi ve kökledi.

– “Ahhh… Yavaş… Ayı oğlu ayı… Götümü parçaladın… Ohhhh…” diye cilvelendim koca ayıya… Tamam canım yanmıştı ama, aldığım zevkin yanında hiç bir şeydi duyduğum acı… Kocamdan ve hayatımdaki diğer erkeklerden alışkındım götümden sikilmeye ve her anal seksimden acayip zevk alıyordum.

– “Amına koduğumun orospusu… Sen nasıl bi ev kadınısın ulan? Seni gören paralı orospu zanneder. Ulan ben evde karımı siktiğimi zannediyomuşum, meğerse inek sikiyomuşum. O amına kodumun orospu çocuğu kocan amma da şanslıymış.” dedi.

– “Ahhh… Sen de şanslısın aşkım… Orospu çocuğu kocamın namusunu sikiyorsun şu anda… Hem de çok iyi sikiyorsun. Harikasın… Ohhh… Sikin beni zevkten gebertiyor. Ohhh…” diye zevkle inledim.

Bir süre götümü de siktikten sonra tam boşalacakken telaşla içimden çıktı. Beni çevirip yarağını tekrar ağzıma verdi ve tam anlamıyla patladı. Nefes nefese yan yana yatağa uzanıp birer sigara yaktık. Sigaram bitince tekrar duşa girdim. Güzelce yıkanıp çıktım. Tam giyiniyordum ki uzanıp külodumu elimden aldı ve

– “Bu bende hatıra kalsın” dedi.

Diğer kıyafetlerimi giyerken o da giyindi. Diğer odaya geçip konuşmaya başladık. Borcumuz olan ana para kadarına yakın bir faiz koyup senet yapmışlar toplam beş adet. İki tanesi de faiz senediydi.

– “Bunun bir tanesini şimdi sana vericem ve silmiş olucaz. Diğer faiz senedini de haftaya yine geliceksin, o zaman vericem.” dedi.

– “Peki, ama kalan ana borcumuzu 24 taksit senet yapacaksın, onları taksitle ödeyeceğim.”

– “O taksitleri de böyle mi ödeyeceksin?”

– “Evet erkeğim.” dedim. Elini tutup eteğimin altından külotsuz çıplak amıma götürdüm. Zevkle inledi, amımı avuçlayıp sıktı… “Bununla ödeyeceğim. Bende daha ne oyunlar var, bilemezsin. Senet vadesi gelsin diye iple çekersin.”

– “Bunu daha sonra düşünürüz.” dedi. “Bitirdin beni namussuz karı… Sen harika bir kadınsın. Hiç senin gibisini sikmemiştim inan…” diyerek son bir kez dudaklarıma yumuldu, öpüştük.

Akşam eve döndüğümde sikişerek aldığım senedi kocamın önüne koydum.

– “Bu ne?” dedi başını kaldırarak…

– “Senin borç senedin aşkım…” dedim. Yüzüme baktı,

– “Ne olduğunu biliyorum karıcım. Senin eline nasıl geçti? Ne sende, ne bende para var.” Soran gözleri gözlerimin içine bakıyordu merakla…

– “Bu seksi kıyafet…” Elini eteğimin altına daldırdı. “İçinde sütyen yok, memelerin meydanda… Külot da yok altında… Yoksa… Yoksa aklıma gelen şey mi?”

Yalan söyleyecek, gerçeği ondan saklayacak halim, mecalim yoktu doğrusu… Bizi tehdit eden canavarın inine girmiş, yuvamızı kurtarmıştım sonuçta… Ben de durumu olduğu gibi kocama anlattım.

Benim sayemde, bu seksi giysilerin yardımıyla borcu nasıl yapılandırdığımı, nasıl taksitle rahat rahat ödeyeceğimizi… İlk tepkisi köpürdü, bağırdı, çağırdı. Eline ne geçerse yerlere fırlattı. Delirmiş gibiydi.

– “Böyle bir şeyi nasıl yaparsın bana..?” dedi. Kapıyı vurup çıktı.

Gece geldiğinde sarhoştu, telefon açıp Ahmet’i aradı. Adama ertesi gün işyerine gelmesini söyledi.

Ertesi gün karı koca eşimin iş yerindeki ofisinde otururken Ahmet yanında iki adamıyla geldi. Akşamki telefon konuşmasından, kocamın asık ve öfkeli suratından olayı anlamıştı. Ağzını açmasına fırsat vermeden direkt konuya girdi,

– “Bak oğlum, sen olayın ciddiyetinde değilsin. Bize borcun var ve ödeyemiyorsun. Karın da esaslı kadınmış. Bana gelip olayın bir kısmını çözdü. Şimdi, sorunu karın halletmeseydi biz ya sana, ya da ailene zarar verecektik.”

Durdu, bir nefes alıp gözlerini üzerimde gezdirdi beğeniyle… Eminim yalnız olsak, kocam ve adamları olmasaydı şuracıkta yatırıp sikecekti beni… İçim ürperdi.

– “Ama buna gerek kalmadı. Oğlum, sen çok şanslı bir adamsın. Çok güzel, çok seksi bir karın var ve…” Bir kahkaha patlattı. “Karın acayip sikişiyo lan… İliğimi kemiğimi kuruttu senin sikişken karın… Ha bu arada külodunu da hatıra aldım.” dedi adamlarının yanında…

– “Karın anlattı mı sana geri kalan borcun nasıl ödeneceğini?”

Kocamdan ses çıkmadı. Biliyordu elbette, domuz gibi hem de…

– “Bundan sonra senden para istemiyorum. Güzel karın her senette gelecek, senin borcunu bana ödeyecek. Sen de senedi geri alacaksın. Anlaştık mı? İtirazın var mı?”

Bunu söylerken belinden çıkardığı kocaman bir silahı pat diye masanın üzerine bıraktı. Çıkan sesten ve silahın ölümcül görüntüsünden kocam da ben de irkilmiş, kalakalmıştık. Hayatımda ilk kez gerçek bir silah görüyordum. Belki kocam da öyle… Adamları da pis pis sırıtıyor, bana bakıyorlardı. Kocamdan yine hiç bir ses çıkmadı, önüne bakıyordu. Ter içinde kalmıştı.

– “Anlaşıldı, itirazın yok. Hadi bize müsaade…”

Kalktı, tabancasını tekrar aldı masanın üzerinden, beline koydu. Sonra da bana doğru eğilip saçlarımı kavradı, dudaklarıma sıkı bir öpücük kondurdu. Eze eze emdi dudaklarımı… Nefessiz kalana kadar öptü beni… Tam her şey silinmiş, olaya kendimi kaptırmıştım ki bıraktı sonunda… Hiç beklemediğim bu pervasız hareketiyle neye uğradığımı şaşırmış, sarsılmıştım.

– “Senetlerin vadesini unutma fıstık…” dedi. “İstersen ara ödeme de yapabilirsin. Ne zaman canın isterse gel, öde… Ben hazırım, yerimi biliyorsun”

Sonra da kalkıp gittiler. Neden sonra kocamla birbirimizin yüzüne bakabildik. Yapacak bir şey yoktu aslında… Senet kocamın elinde duruyor, evirip çeviriyordu. Çatal çatal bir sesle,

– “Yaptığını gördün mü? Bizi neye bulaştırdın?” diye sordu. Başımı diktim ben de,

– “Asıl bizi bulaştıran sensin. Biliyorum, mecbur kaldın ama… Bu adamları bulan, borç alan sensin kocacığım.” dedim. Durup gözlerimin içine baktı. Gözlerindeki ifade yumuşamıştı.

– “Doğru, haklısın. Ben başlattım. Ama sen de pek şikayetçi değil gibisin karıcım… Dün ve bugün yaşadıkların seni pek mutlu etmiş gördüğüm kadarıyla… Adam herkesin içinde senin dudaklarına yumulurken hiç itiraz etmedin bakıyorum… Hem de benim, kocanın yanında…”

– “Sen de mutlu görünüyorsun kocacım…” diye cevap verdim. “Senedimizi aldık. Borcumuzun bir kısmı ödendi. Geri kalanı da sıkılmadan ödenecek. Senin şikayetin var mı?” Gülümsedi, elindeki senedi yırtıp parça parça yaptı.

– “Hayır, hiç bir şikayetim yok…” dedi. Yanına gittim, kucağına oturup, boynuna sarıldım. Ateşli bir öpücük kondurdum dudaklarına…

– “Seni seviyorum aşkım… O sadece iş… Yuvamızı, seni beladan kurtarmak için yaptım bunu…” diye fısıldadım kulağına…

O da bana sarıldı. Hırsla, ateşli ateşli öpüyor, dudaklarımı koparacak gibi emiyordu. Vahşice öpüşerek koltuktan yerdeki halının üzerine kaydık. Öpmeye ara vermeden elini mini eteğimin altına uzattı, külodumu sert bir hareketle yırtarak çekti, fırlattı.

Bir cırt sesi geldi. Pantolonunun fermuarını indirmişti. Anında araladığı bacaklarımın arasına girdi, taş gibi olmuş erkekliğini haşin hareketlerle içime sokuverdi.

Hiç soyunmadan, üstümüzdeki giysilerle, vahşiler gibi sevişiyorduk. Üstümde hırsla gidip geliyor, acımasızca sikini köklüyordu içime…

– “Böyle mi sikti seni o adam? Söyle bana… Yarrağını böyle mi soktu amcığına? Söyle… Orospu seni… Oohhh… Ona da zevk verdin mi? Amın böyle mi sulandı onun yarağını yerken? Fahişe… Amına soktuğumun karısı… Kalın mıydı siki? Benimkinden büyük müydü? Ha? Cevap ver orospu…”

– “Ohhh… Evet kocacım… Kalındı yarağı… Acımadan sikti beni hayvan… Aynı böyle pompaladı beni… Aynı senin gibi sikti… Ohhhh.. Dölledi beni… Amımı haşat etti piç… Hadi sen de pompala… Sik beni… Erkeğim… Bu am senin… O bir kere soktu yarrağını, ama sen hep sokacaksın. Sok… Diple… Aahhh…”

– “Fahişe seni… Am senin diyorsun, sonra da gidip amını elin adamına siktiriyorsun kaltak… Azgın orospu… Benim borcum bahane oldu sana değil mi? Kendini siktirmek için bahane mi arıyordun yoksa? Ohhhh… Güzel karım benim… Kalın yarak seven karım…”

– “Tapusu sende kocacımm… Erkeğim… Ohhh… Başka yaraklar girse de aldırma…Karıcığın seni seviyor, amım senin aşkım. Sik beni canım… Ohhh… Pompala…”

– “Seni benim yanımda öptü ulan herif… Orospu çocuğu… Sen de kendinden geçtin herif seni öperken… Yatırıp sikse hayır demeyecektin. Fahişem benim… Mmmmm…”

– “Sen de bir şey demeyecektin değil mi kocacığım? Karını senin yanında sikmesi senin de hoşuna giderdi di mi? O koca ayı beni sikerken sen de zevk alırdın değil mi…? Ohhhh… Sapık kocam… Boynuzlu kocam… Pezevenk kocam benim… Geliyorummm… Kökle sikini… Amımı diple… Ohhh…”

Aynı anda dakikalarca kasılmaya başladık, orgazm olduk. İçime sıcak sıcak döllerinin fışkırdığını duyumsayabiliyordum o orgazm anında… Üstüme yığılıp kaldı içimden çıkmadan… Siki nabız gibi atıyordu içimde…

Sarıldım kocama…

Mutluydum… Kadınlık görevimi yapmıştım… Hem sert ve kötü bir adamın sertliğini amımda yumuşatarak kocamı sıkıntıdan kurtarmıştım, hem de yuvamı korumuştum. İki günde iki değişik aletten aldığım doyumsuz zevkler de cabası…

Şu senetlerin vadeleri ne zamandı acaba?

Leave a Reply

Your email address will not be published.