Kaldırıp Dikti Yatırıp Sikti Yatakta Sürtüğün Amına Fenalık Getirdi; Eylül ayının ikinci haftasıydı, geçici görev için gönderilmiştim. Bunu biraz da ben istemiştim, çünkü üniversite okuyan baldızımın kızı Çilem vardı. Hem bir büyüğü olarak onu kontrol edecektim, hem de kendi işimi yapacaktım.
Arabamla Pazar akşamı gittim ve anlaşmalı otelimize yerleştim. Daha önceden de orda kaldığım için, ısrarla çatı katındaki deniz manzaralı odayı istedim. Yol yorgunluğu hissetmiyordum, saat erkendi.
Bizim Çilemin öğrenci evine bir baskın yapayım dedim. Arabaya atladım ve Çilemin evine geldim. Çilem ve ev arkadaşı iki kız evdelerdi. Çilem boynuma sarıldı ve
“Canım eniştem!” diye koca bir öpücük kondurdu yanağıma. Ben de onu öpmek isterken yüzünü çevirdi ve kazayla tam dudağının yanından öptüm.
Bu küçük kazaya Çilem gülümserken, doğrusu ben biraz utandım. Çükü Çilem kendi çocuğum gibiydi. Akşam yemek yiyip yemediklerini sordum. Leyla yememişti, Çilem ve Tuğba ise bir şeyler atıştırmışlar. Onlara,
“Hadi hep beraber çıkıyoruz!” dedim. Benim arabaya atladık hep birlikte ve otelin restoranına gittik. Izgara söyledik. Hem manzaranın hem de deniz havasından olacak, bayağı bir içtik.
Üç tane üniversite öğrencisi manken gibi kızla yiyip içmemizi kenardan izleyen Garson Şeref’i kenara çektim, eline iyi bir bahşiş toka edip, hesaba tenzilat yapmasını ve kızların daha çabuk kelle olması için biralarına votka koymasını söyledim.
Saat gece 02:00 oluyordu. Çilem ve Tuğba uyukluyordu. Leyla bana kendini pek iyi hissetmediğini söyledi. Açıkçası ben de pek iyi durumda değildim. Leyla ile birlikte, Tuğba ve Çilemin koluna girerek, yukarıya odama çıktık. Daha sonra kızlar için bir oda daha tutmak için aşağı indim. Resepsiyonist Metin abi, bana,
“Senin yan oda bu akşam boşaldı, o yüzden başkasına vermeyeceğim, eğer ihtiyacınız varsa o odayı ücret vermeden kullanabilirsiniz!” dedi. Ona teşekkür edip anahtarı aldım ve yukarıya çıktım.
Kızların üçü de alkolün ve sıcağın etkisiyle sızmıştı. Yan odayı bir kolaçan ettim. İçinde birkaç izmarit bulunan bir kül tablasından başka kirli bir şey yoktu odada.
Önce Tuğba’yı, sonra da Leyla’yı yan odaya götürdüm.
Tuğba’nın kemerini ve pantolonunun düğmelerini çözdüm, pantolonunu sıyırdım, gayet kolay çıkmıştı. Ben Tuğba ile ilgilenirken, Leyla’nın üzerine kusmuş olduğunu fark ettim. Onun da üzerindekileri çıkartmaya başladım.
Bir koşu odama gidip benim temiz tişörtlerden birini aldım geldim. Üzerine tişörtü giydirirken parfümü ile kendimden geçtim ve boynuna masum bir öpücük kondurdum.
Kızların odaları ile benim oda arasında balkondan geçiş olduğu için, odalarının kapısını içeriden kilitleyip, balkondan kendi odama geçtim.
Çoğu kez sikme hayalleri kurduğum tay gibi baldız kızı Çilem kendi kusmuğu içinde uyuyordu. Önce askılı badisini, sonra da leş olmuş kotunu çıkarttım. Külot sütyen kalmıştı. Çilemi kucaklayıp, banyoya götürdüm, küvete yatırdım, üzerine ılık suyu tutmaya başladım. Biraz kendine gelir gibi oldu.
Yıkanması gerektiğini, bu şekilde yatamayacağını anlattım. “Ok!” dedi. O yıkanırken ben banyodan çıktım, odaya geçtim. Birkaç dakika sonra havlu istedi. Havluyla birlikte, benim çamaşırlarımdan bir boxer ve tişört verdim.
Sonra tekrar odaya geçtim, dolaptan yedek battaniyeyi üzerime alıp, ışığı söndürdüm ve yatağa girdim.
Birazdan Çilem, kurulanmış, benim boxer ve tişörtü giymiş halde geldi. Aslında tam ayılamamıştı, ama en azından temizlenmişti. Benim normalde yatarken iç çamaşır giymek gibi bir adetim yoktur, ama Çilem yanımdayken o halde yatamazdım.
Çilem geldiğinde dikkat ettim, ıslanmış sütyenini ve külodunu çıkarmış, sadece benim verdiklerimi giymişti. Benim askılı tişört bol gelmiş, ayva gibi iri memeleri olduğu gibi meydandaydı. Baksır külodum da aynı şekilde geniş geliyordu kalçalarına, kasıklarına kadar aşağıya inmiş, önündeki aralık açılmış, ayva tüylü amcığı görünüyordu.
Geldi ve yatağa süzüldü. Konuşamıyordu, hemen uykuya daldı. Bense bir süre daha uyumamıştım, su içmek için kalktım.
Yatağa tekrar girerken Çilem döndü ve bacağıma sarıldı. Ayağımın üzeri tam amına geliyordu, verdiğim boxer bol geldiği için, ayağım amının dudaklarına da değiyordu. Çok tahrik olmuştum. Ayağımı oynattıkça Çilem de hareketlenmeye başladı. Amını benim ayağıma sürttükçe, benim ufaklık artık ufaklık kavramını geçmiş, azmanlık mertebesine gelmişti.
Biraz daha aşağıya doğru kaydım ki, ayağımın yerini kasığım ve yarağım aldı. Birazdan Çilem de hareketlenme tekrar başladı, ama bu sefer benim yarak Çilemin amına badana çekiyordu.
Dayanacak gücüm kalmamıştı, göğüslerini tişörtün üstünden hafiften okşamaya başladım. Çilem uyuduğu için, normal şartlarda biraz sürtündükten sonra uykuya devam etmesi gerekirken, durmuyor ha bire kerkiniyordu.
En sonunda durdu. Orgazm olmuştu. Olaydan çok zevk aldığı amından akan sıvılardan belliydi. Ben de durdum, ama ben daha boşalmamıştım. Onu dudaklarından öpmek istiyordum. O ise dudaklarını kaçırıyor, bir türlü öptürmüyordu. Doğrusu biraz sinirlenmiştim.
Kalktım ve balkona çıktım. Balkonda bir sigara yakacakken, yan odadan (kızların odasından) gelen sesler dikkatimi çekmişti, balkondan hemen onların odaya daldım. Hava aydınlanıyordu ve içerisi alaca karanlıktı. Tuğba sağa sola dönerek yatıyordu, herhalde uyuyordu, yine de tam emin değildim. Ama Leyla yatakta yoktu.
Banyoya baktığımda Leyla’yı orada yerde yatar buldum. Sanırım tuvalete gitmek istemiş, ama düşmüştü. Hemen kaldırdım. Yerler ıslak ve kaygandı. Yavaş yavaş yürüyerek balkona çıktık. Temiz hava iyi gelecekti.
Leyla balkon demirine yaslanmıştı, ama kendine gelemiyordu ve düşecek gibi duruyordu. Arkasından sarıldığımda yarağım çıplak tenine değdi, altında külotu yoktu. İşemek için banyoya giderken çıkarmış olmalıydı.
Çok kötü tahrik olmuştum. Arkasında durup sikimi ileri geri yaptım, önden memelerini avuçladım. O pozisyonda temiz havada yarağı daldırıp sikmek vardı, ama ileri gitmedim, Leyla’yı tekrar odalarına götürdüm ve yatağa yatırdım.
Bacaklarını öyle bir ayırmıştı ki, bu sefer dayanamadım ve cillop gibi amına bir dil attım. Leyla hiç tepki vermedi, ama ben Tuğba’nın uyanmasından çekindiğim için, üstünü örtüp odama gittim. Çilemin yanına yattım, uyudum.
Uyandığımda yarağım şişmiş, kasıklarımın ağrısından kıvranıyordum. Çilem ise bacağını ve kolunu üzerime atmış, bütün ağırlığını bana vermişti. Dizimi yukarı kaldırdığımda yine benim yarak Çilemin amına değiyordu. Azıcık sürtünsem boşalacaktım.
Öyle de yapmaya karar verdim ve sürtünmeye başladım. Biraz da o kıpırdadı. Tam icraat başlayacaktı ki, Çilem yatakta doğruldu. Ne olduğunu anlamadım, benim yarağı tuttu. Evirip çevirdi biraz elinde, beni halen uyuyor sanıyordu galiba, yarağımı öptü ve banyoya gitti.
Fırsatı kaçırmıştım, peşinden banyoya gitmek istedim, ama nedense yapamadım. Yatakta kendi kendime kızıyordum. Çilem banyodan gelip yanıma oturduğunda, ben yatakta doğruldum. Yine kirlilerini giymişti. Bana,
“Uyandırdım mı?” dedi.
“Yok, şimdi uyanmadım. Az önce sen sikimi incelerken uyanıktım.” deyince, utancından alt dudağını ısırmaya başladı. Güldüm. Akşam olanları sordu, kısaca anlattım. Şimdi duş alma sırası bana gelmişti.
Ben yataktan kalkmış, duşa giderken, gözünün ucuyla benim alete bakıyordu. Ona doğru dönüp taş gibi dikilmiş sikimi sıvazladım, acı çeker gibi inleyip kasıklarımın çok ağrıdığını söyledim. Güldü, konuşmadı. Banyodan çıktığımda,
“Acıktım!” dedim. Onun da içi kıyılmıştı. Kızların yan odada olduğunu söylediğimde, hemen koştu, onları da uyandırdı. Kahvaltı edecektik, ama otelde öğlen yemeği servisi başlamıştı bile. Kızlara sordum,
“Evde çayınız var mıydı? Ben çaysız kahvaltı yapamam!” dedim.
“Var!” dediler. Otelden ayrıldık. Eve giderken, marketten peynir, zeytin, salam, yumurta, domates, salatalık falan aldım ve kızların evine geldik. Kızlar aldığım malzemelerle kahvaltı hazırlamaya girişti, ben de evi dolaştım. Kahvaltıda, Leyla,
“Deniz kenarındayız, ama daha denize giremedik!” dedi. Ben hemen,
“Bu gün denize gidelim o zaman!” dedim. Karar verilmişti, denize gidilecekti. Biri erkek arkadaşı gelecek diye evde kaldı. Kızlar iki yıldır o evde bir aradaydılar ve gidilecek hiçbir yeri bilmiyorlardı.
Hazırlandılar, atladık arabama, deniz sahil tarafına doğru yol aldık. Bu çevreyi biraz biliyordum, ağaçlı ve kıraç bölümler arasında küçük gizli plajlar vardı. Bunlardan birine saptık.
Hem hafta içi, hem de Eylül ayında olduğumuzdan çok tenhalaşmıştı her yer. Gözümüzün görebildiği yerde kimsecikler yoktu. İyice yayıldık bir gölgeliğe. Mübarek güneş, Temmuz güneşi gibi yakıyordu.
Çilem tişört ve şortunu fora etti, Leyla da çarçabuk üstündekileri çıkardı, denize koştular. Ben daha duba gibi sahilde bekliyordum. Ben pantolonumu çıkarana kadar, ikisi de suya dalmıştı bile… Yiyecekleri ve biraları gölgeye sakladım, soyunup peşlerine takıldım. Ben tam suya girecekken çıktılar,
“Hadi güneşlenelim!” dediler. “Haydaaa!” diye kızdım onlara. Ama su soğuk gelmişti onlara, güneşte yatmak içlerini ısıtacaktı. Ben de geri döndüm onlarla birlikte. Kurulandılar, hasırlarını serdiler ve güneşin altında yattılar. Saat üç falan olmuştu, sandviçleri biralarla yuvarladık. Onlara,
“Bakın güneşte fazla durmayın, kötü çarpılırsınız!” dedim, ama dinleyen kim?
Benim arabanın bagajında her zaman, dalma gözlüğü, palet ve zıpkın bulundururum. Bagajdan malzemeleri alıp denize girdim. Sahile çıktığımda, kızlar güneşte uyuyordu. Üstlerine su damlattım, aldırış eden olmadı. Güneş kremi döktüm, yine hareket yok.
Çilemin üzerindeki kremi elimle yaydırmaya başladım. Bikinisinin üstünü çözdüm, bütün sırtını kremledim, halen kalkmıyordu. Boynunu, omuzlarını, belini bolca güneş kremi ile sıvadım. Sıra bacaklara gelmişti, bu sefer tacizlerime ‘Dur!’ diyeceğini düşünüyordum, ama demedi.
Ayak bileklerinden başlayıp yukarı doğru masaj yaparak çıktım. Kalçalar iki posta kremlendi. Elim bacaklarının birleşme yerine geldiğinde, poposunu biraz daha yukarı kaldırdı. Bu, ‘Devam et!’ dercesine bir işaretti.
Leyla’yı kontrol etmek amacıyla baktım, yüzü öbür tarafa dönük uyuyordu. Elimi Çilemin bikinisinin içine sokup, poposunun yanaklarını yoğura yoğura kremledim. Başparmağımla götünün deliğine masaj yaparken, Çilem poposunu biraz daha kaldırıyordu.
“Ön tarafı da kremle eniştem…” diyerek sırt üstü döndü, ayva gibi memeler kabarmış, uçları sertleşmiş vaziyette kendini bana bıraktı. Yine ayak bileklerinden başlayıp kasıklarına, dümdüz kaslı karnına, memelerine varıncaya kadar kremledim.
Gözleri kapalı, dudaklarını ısırarak ellerimin bedeninde dolaşmasını hazdan titreyerek karşılıyordu. Ayva tüyleri diken diken olmuş vaziyetteydi. Bikinisinin amına gelen kısmı ise çoktan ıslanmıştı. Çok tahrik olmuştum, yarağım patlamak üzereydi. Çilemin kulağına eğilip,
“Devamı akşama bebeğim… Hadi şimdi denize girelim!” diye fısıldadım.
Çilemle kalktık, denize girdik. Serin suya girince biraz olsun rahatlamıştım. Ama orada da pek sakin duramadık, Çilemle elleşmelerimiz, oynaşmalarımız devam etti. En sonunda Çilem bacaklarını belime doladı. Ve tam kucağıma yerleştiği esnada bir ses duyduk,
“Ne yapıyorsunuz bakim siz?” diye. Leyla ödümüzü koparmıştı, ikimiz de bir yana attık kendimizi suyun içinde… Çilem,
“Gidelim artık, akşam oluyor!” dedi. Oysa benim planımda geceyi burada geçirmek vardı. Leyla güneşte uyuduğundan başı ağrımıştı ve eve gidip uyumak istiyordu.
Mecburen toparlandık ve yola çıktık. Leyla’yı eve bırakıp, Çilem de otelde duş almak daha kolay olacak diye, evden üzerine giymek için birkaç parça giysi aldı ve otele döndük.
Otele vardığımızda anahtarı alıp yukarıya çıktık. Odanın kapısına varana kadar ikimiz de sakin ve usluyduk. Ama içeriye girip te kapıyı kilitler kilitlemez, dudaklarımız birbirine yapıştı, hoyratça birbirimizin vücudunu okşamaya başladık.
Yarağım kazık gibi olmuştu. Çilem benim pantolonumu indirirken, ben de onun şortunun arkasından elimi içeri sokmuş, götünü amını kurcalıyordum. Şıpır şıpır olmuştu amı yine. O zevk sularını kana kana içmek, kafamı amına gömüp, bütün geceyi o şekilde geçirmek istiyordum.
Çilem bu arada özgürlüğüne kavuşturduğu yarağımı ağzına alarak, büyük bir ustalıkla yalayıp emmeye başladı. Boş durmak istemiyordum, Çilemi ayağa kaldırdım, ikimizi de çırılçıplak soyup, yatağa geçtik, 69 olduk.
Birbirimize uzun süre oral yaptık, defalarca birbirimizin ağzına yüzüne patladık. Duş alıp tekrar yatağa geçiyorduk. En son sefer dudaklarımız birleştiğinde, ikimiz de yorgunluktan geberiyorduk. Çilem öpüşürken uyuya kaldı. Ben bir süre daha uyanık kaldım, Çilemi uyurken izledim. Sonra ben de uyumuşum.
Gözlerimizi açtığımızda sabah ezanı okunuyordu. Tekrar öpüşmeye başladık, her şey yeniden başlıyordu. Ama bu sefer uykumuzu aldığımızdan, ikimiz de dinlenmiştik. Artık Çilemi sikmek istiyordum. Yarağım amına badana yaparken, Çilem,
“Ben daha kızım!” dediğinde, şok oldum,
“Nasıl yani, bakire misin halen?” diye sordum. Şaşırmıştım, “İnanmıyorum sana Çilem… Bu kadar profesyonelce yarak yalayan bir kız nasıl bakire olabilir bebeğim?”
“Aman enişte…” dedi gülerek…
Anlattığına göre, okuldan bir çocukla geçen aya kadar çıkmış ve sonunda ayrılmışlar. Fakat ilişkileri süresince oral seksten öteye gitmemişler. Kızlığını elletmediğini, hatta arkadan bile yaptırmadığını söyledi.
İnanmak istemiyordum, çünkü artık onu sikmek için sabırsızlanıyordum, ama bakire olması işime de gelmiyordu açıkçası… Moralimin bozulduğunu gören Çilem, dudaklarıma bir öpücük kondurdu,
“Fakat şimdi istiyorum, neremden istiyorsan yapabilirsin aşkım!” diyerek bacaklarını ayırdı. Aslında onu amından sikmeyi çok istiyordum, ama o an için kızlığını bozup bozmamakta kararsızdım. Onun için,
“Dön arkanı ve domal!” dedim. Çilem götten sikeceğimi anladı ve banyodan krem kutusunu getirip uzattı, sonra domaldı. Götünün deliğini önce biraz dil attım, sonra krem sürüp, bir parmağımı sokup parmakladım bir süre.
Gerçekten de götten sikilmediği belli oluyordu, çok dardı göt deliği. Canını yakmamaya çalışarak, ikinci parmağımı da sokup, göt deliğini esnetip, biraz alıştırdım. Bu arada öteki elimle de sürekli klitorisini okşuyordum…
Şimdi iki parmağımı götüne rahat rahat sokup çıkarıyordum. Amını okşayan elime ise amının suları gelmeye başladığında, Çilem inleyerek,
“Sik beni enişte, yarağını sok, hadi!” diye yalvarmaya başladı. Parmaklarımı götünden çıkarıp, yarağımın başına da krem sürdüm ve arkasına yanaştım.
Çilem kafasını yastığa bastırmış ve götünü havaya dikmişti. Bir elimle götünün yanaklarını ayırıp, öbür elimle yarağımın başını göt deline yasladım ve bastırmaya başladım. Yarağımın başı ‘Plöp!’ diye girdiğinde, Çilem çığlık atmamak için yastığı ısırıyordu.
Yarağımın başı girmişti, kalanını da sokmak için biraz bastırdığımda, Çilem elini arkaya atıp, göbeğimden ittirerek,
“Dur enişte! Çıkart, çok acıyor!” dedi. Canını yakmak istemediğim için çıkardım.
Çilem döndü ve
“Bu böyle olmayacak enişte, ben yapayım, uzan sen!” dedi.
“Tamam!” deyip, sırtüstü uzandım. Çilem götünün deliğine ve yarağımın başına biraz daha krem sürüp, yarağımın üstüne çöktü. Eliyle yarağımı tutup, göt deliğinin ağzına denk getirdi ve yavaş yavaş üstüne oturmaya başladı. Acıdan dudaklarını ısırsa da, bu şekilde daha kolay alıyordu götüne.
Yarağımın milim milim götüne girişini seyrediyordum. Sonunda ıhlaya ıhılaya yarağımı köküne kadar götünün içine almış ve oturup kalmıştı öylece. Halen acı duyduğu yüzünden belli oluyordu. Ben yarağımı alttan oynatacak gibi olduğumda,
“Ahhh! Kımıldama ne olursun enişte!” diyordu.
Çilem bir süre daha hareketsiz oturduktan sonra kendiliğinden götünü hafif hafif oynatmaya başladı. Götünü birkaç santim kaldırıyor, sonra tekrar yavaşça oturuyordu.
Her seferinde biraz daha, biraz daha derken, belli bir süre sonra artık yarağımın başı görünecek kadar götünü yükseltiyor ve yeniden oturuyordu. Dudaklarını ısırışından, hem acıyı, hem zevki aynı anda yaşadığı belli oluyordu.
Elimi amına atıp klitorisini okşamaya başlayınca, Çilem oturup kalkma hareketlerini hızlandırdı. Artık ellerini arkaya atmış, ayak bileklerimden tutunarak, hem inliyor, hem de götüyle yarağımı deli gibi sikiyordu.
O kadar hızlı oturup kalkıyordu ki, her seferinde götü kasıklarıma vurduğunda, taşaklarım inanılmaz ağrıyordu. Fakat bu fazla sürmedi, Çilem,
“Geliyorum enişteee!” diye bağırıp, kasılmaya, titremeye başladı. Benim durumum da ondan farklı değildi, ben de uzun bir ‘Ohhh!’ çekerek götüne fışkırmaya başladım.
Çilem kendini öne atarak, göğüslerini göğsüme yapıştırdı ve dudaklarıma yumuldu. Yarağım götündeyken öpüşmeye, deli gibi birbirimizin dudaklarını kemirmeye başladık. İkimiz de nefes nefeseydik. Bu pozisyonda bir süre kalıp soluklandık.
Çilem yarağımın üstünden kalktığında, götünden çıkan döller taşaklarıma püskürdü. Çilem utanmıştı, mahcup bir şekilde elini götüne tutarak banyoya gitti. Ben de arkasından gittim, birlikte duş aldık.
Banyodan çıktığımızda Çileme,
“Biraz daha uyuyalım!” dedim. Birbirimize sarılıp uyuduk. Sabah birlikte otelin restoranında kahvaltı ettikten sonra Çilemi okuluna bırakıp, ben de işime gittim.
Daha iki hafta orada olacağım için çok sevinçliydim. Baldızımın ilik gibi kızını iki hafta boyunca istediğim gibi sikebilecektim.