Güzellik Merkezinde Çalışan Karşı Dükkandaki Kızı Ayartıp Siken Delikanlı Esnaf; Hayatımda çok önemli bir sayfaydı, olayların merkeziydi anlatacağım esnaf lokantası…

Özel bir şirkette çalışıyorum. 25 yaşında genç bir kadınım, iyi bir maaş ve yüksek standartlarda bir hayatım var. Ama bazı alışkanlıklarımı bırakamıyorum. Bunlardan biri de evime yakın olan bir esnaf lokantasının ev yemeği tadındaki lezzetleri… İş çıkışı sürekli gittiğim ve müdavimi olduğum bir esnaf lokantası. Bazen de arayıp evime paket istiyordum.

Gide gele garsonun biriyle aramda samimiyet oluşmuştu. Durmuş abi cana yakın biriydi. 30-35 yaşında, evli, hafif çelimsiz, kısa boylu, biraz da saf bir abiydi. Lokantaya her gittiğimde,

“Hoş geldiniz Sude hanım, buyurun!” diyerek beni aile salonunda bir yere oturtuyor ve jest olarak ikramları bol bol getiriyordu. Bazen de boş zamanı oldukça yanıma gelip hal hatır soruyor, havadan sudan sohbet ediyordu.

Düzenli spor yaparım ve fiziğim spordan dolayı oldukça çekici… Her gittiğim yerde erkeklerin dönüp kalçalarıma uzun uzun baktığı bir kadınım. Üniversite yıllarından itibaren birçok cinsel ilişkim oldu. Peşimden çok koşan oluyor, ama kurallarım var. Kendimi aşırı kullandırtan, önüme gelen erkekle yatan kaşar bir kız olmak istemiyordum.

Flörtüz davranıyordum erkeklere karşı, fakat iş ciddiye bindiğinde seks yapacağım erkek konusunda seçici davranıp, ağırdan alıyordum. Buna rağmen teşhirciliği de bir o kadar seviyorum. Genelde olabildiğince seksi ve dekolte giyiniyorum. Kalçalarımın yuvarlaklığını, belimin inceliğini, düz ve kaslı karnımı, göğüslerimin iriliğini altını çizecek, gösterecek giysilerle erkeklerin ilgisini çekmeye bayılıyorum.

Eh, böyle olunca da, lokantaya her girdiğimde doğal olarak bütün gözler üzerime dikiliyordu. Giriş kat masalarda genelde esnaf amcalar oturup yemek yerlerdi. Aralarından sanki defilede manken gibi yürüyerek geçerken amcalardan ilgi görüyor, ben üst kata çıkana kadar esnaf erkekler beni gözleriyle sikiyorlardı adeta… Doğrusu onları suçlayamazdım, cesurca giyimim yüzünden haklılardı açıkçası…

Bazen göğüs dekolteli veya etekli geldiğimde Durmuş abi bile, her ne kadar bana çaktırmamaya çalışsa da, kaçamak bakışlarla beni süzüyordu. Zamanla ben de ona karşı cilveli davranmaya başlamıştım. Konuşurken işveli gülümsemeler, sohbet ederken eline koluna dokunmaklar, etrafımdayken minik frikikler, göğüs dekolteleri…Onu cinselliğimle tahrik etmek, azdırmak nedense hoşuma gidiyordu.

Başka erkek olsa bu kadar samimiyeti, işveyi, cilveyi görünce hemen bana yürürdü. Ama Durmuş abi biraz garipti, gerçekten çok saygılı bir insandı ve mesafeyi koruyordu. Bana da hep “Sude hanım” diye hitap ediyordu. İçimden, bana bakarak azdıktan sonra eve gidip beni siker gibi karısını sikiyordur kesin diyordum.

Eve paket söylediğimde ev yakın diye genelde Durmuş abi kendi getiriyordu. Ben de olabildiğince seksi, açık denebilecek giysilerle ona kapıyı açıyordum. Paketi verirken, para alıp kart çekerken sergilediğim güzelliklere bakmamaya çalışması ve mahcubiyeti komik bir hal alıyordu.

Yanında getirdiği pos makinesine şifre girerken elini tutuyor, tuşlara basıyordum. Yüzüne bakmıyordum ama parmaklarımla elinin tenini okşarcasına kartla işlem yaparken, sanki farkında değilmişim gibi açılan bluzumdan göğüslerimi izlediğine emindim. Onun bu ergen utangaçlığıyla kendimce eğleniyordum.

Bir gün işyerinde fazla mesai yaptığımdan akşam vakti eve geç dönmüştüm. Evde bir lokma yiyecek yoktu. Ben de hemen lokantayı aradım. Durmuş abi açtı telefonu, yemek siparişimi verdim.

“Dükkan kapanmaya yakın olduğu için bir on dakika geç getireceğim, kusura bakma…” deyince,

“Tamam abi, sorun yok! Saat önemli değil. Yeter ki sen beni bu gece aç bırakma…” deyip kapattım. Adama beni aç bırakma dediğim için beni yanlış anlamamıştır umarım diyerek kendi kendime güldüm. Aylardır kimseyle görüşmediğim ve cinsel açlık çektiğim için bilinç altım sürekli oraya kayıyordu.

Üzerimde her zamanki gibi evde giyindiğim rahat şeyler vardı. Kısa incecik, içimdeki tanga külotun izlerinin belli olduğu pembe bir ev şortu ve irice memelerimin gerdiği bir askılı tişört vardı. Yaklaşık bir yirmi dakika sonra Durmuş abi kapıyı çaldı ve hemen açtım.

“Kusura bakma Sude hanım, geç kaldım…” diyerek siparişimi verdi. Elinde ikinci bir poşeti görünce,

“Ay kıyamam yaa… Bu saatte buradan başka bir siparişe mi gideceksin?” diye sordum.

“Yok Sude hanım, paydos ettik. Bu da benim payım. Ben de acıktım baya, gidip yemek yiyeceğim…”

“Aa… Madem yemek yiyeceksin. Gel öyleyse birlikte yiyelim! Hem de paranı vereyim içeride…” dedim.

“Rahatsızlık vermeyeyim Sude hanım, teşekkürler…” dese de ben ısrar ettim.

Açıkçası uzun süredir yalnızdım. Yemek yeriz ve sohbet ederiz diye düşünmüştüm. Gözlerinin bir an bana çaktırmamaya çalışarak üzerimde dolandığını gördüm. Eh, benden on yaş fazla da olsa, çizgiyi aşmamaya çalışsa da, erkek sonuçta… İçimden güldüm onun bu abazan hallerine…

Hafifçe dikildim, memelerimi biraz daha dışarıya çıkardım. Elimi alttan ona göstermeden askılı tişörtün eteğinden tutup çekiştirince ikizler baya meydana çıktı. Adam gördüğü manzaranın da yardımıyla ısrarlarıma dayanamadı ve kabul edip içeri geldi.

Önünde kalçalarımı kıvırtarak mutfağa doğru yöneldim. Eminim ki yürürken sarkaç gibi iki yana sallanan popomu süzüp iç geçiriyordu. Masayı hazırlayıp oturduk ve yemek yerken de sohbet etmeye başladık. Ben biraz onun aile hayatını merak ettiğimden o konulara yöneldim.

“Hani evliydin sen? Neden yalnız yemek yiyorsun?”

“Sorma Sude hanım, öyle gerekiyor işte… Ne yapayım, hep böyle… Evde bir tek karım var, o da eve gittiğimde uyumuş oluyor.”

“Peki hiç çocuk düşünmüyor musun abi?” dedim. Bir an yüzü düşünce herhalde yanlış bir soru sordum diye düşünerek üzüldüm. Kısırlık filan mı var ne? O ise,

“Valla onu da hiç sorma Sude hanım… Biraz özel ama nasıl desem bilmiyorum…” dedi. Ben de,

“Anlat canım, ne olacak… Bu kadar zamandır tanışıyoruz, hatırımız var. Anlatıp içini dökebilirsin, benden sır çıkmayacağını biliyorsun.” deyince dökülmeye başladı.

“Karım olacak kadınla zorla evlendirildik… Sadece gerdekte bir kere cinsel ilişkiye girdik… O geceden sonra bana düşman gibi davranıyor, zaten kaç senedir ayrı yatıyoruz. Böyle olunca da zorla yapamıyorsun maalesef!” dedi.

Bunları anlatınca çok üzüldüm. Onu şu ana kadar hep cinsel bir oyun olarak azdırıyor, eve gidip karısını becerir diye düşünüp eğleniyordum. Adamın gidip tatmin olacağı bir karısının olmaması ne kadar kötü bir şeydi. Nedense ona karşı borçlu hissettim kendimi…

“Neden gerdekten sonra düşman oldu ki…?”

“İşte onu anlatamam Sude hanım.” dedi kesin bir şekilde…

“Ee? Kocaman adamsın. Evli bir erkeksin. Evde karın varken yalnız yatmak zor olmuyor mu peki Durmuş abi? Bence dışarıda başka kadınlarla gideriyorsundur cinsel ihtiyaçlarını?”

“Yok Sude hanım, tövbe… Benim öyle şeylerde ayağım yok! Ama tabii ki zor oluyor.” Söylesem mi gibi yüzüme baktı, söyledi sonra, “Ben de kendi işimi kendim görüyorum. Yapacak bir şey yok…”

Bu sırada benim bol dekolteli tişörtümden kısmen, uçlarına kadar görünen göğüslerime ciğere bakan kedi gibi bakması içten içe beni üzmüştü. Ah şu içimdeki insan sevgisi… Adama acıdım. Birden ona yardımcı olmak, ihtiyacını gidermek geldi içimden…

Zaten uzun süredir kimseyle birlikteliğim yoktu. Yatakta kendi kendime mastürbasyon yapmaktan bıkmıştım artık… Ve her şeyden önce, Durmuş abiyi güvenilir, sırdaş biri olarak görüyordum.

“İstersen sana yardımcı olabilirim Durmuş abi?” dedim boğuk bir sesle, şuh bir bakış attım. Şaşırdı,

“Nasıl yani?” dedi.

“Nasıl olabilir sence?” diyerek sandalyemi yanına yaklaştırıp elimi baldırına koydum. Bir anda nefes alış verişi hızlandı.

“Sude hanım… Sen… Sen yanlış anladın beni…” diyerek kekeledi.

“Neyi yanlış anladım abi? Anlattın işte, karın sana vermiyor. Kaç senedir açsın, abazasın. Görüyorum ben, ne zamandır bana bakıp bakıp duruyorsun. Sen farkında değilsin ama, gözlerin fıldır fıldır üstümde, her yerimi gözlerinle okşuyorsun, ben görüyorum, farkındayım!” diyerek elimi pantolonun önünde çadırı kuran sikine attım. İki eliyle sikini kavrayan elimi tutup ikiye katlandı neredeyse,

“Ohhh… Sude hanım… Ne yaptın sen?” Kırmızı rujlu dudaklarımı yalayarak gözlerinin içine baktım,

“Bişey yapmadım abi… Dedim ya, sana yardımcı oluyorum…”

Siki pantolonun içinde çoktan şahlanmıştı. Kumaşın üzerinden demir gibi sertleşmiş sikini biraz avuçlayıp sıktıktan, adamı zevkten inlettikten sonra kalktım, Durmuş abiyi de ayağa kaldırdım. Onun kemerini çözüp pantolonuyla birlikte külotunu da dizlerine indirince bir anlık şok yaşadım.

Böylesine uzun ve kalın bir şey beklemiyordum açıkçası. Benim Durmuş abinin pornolarda gördüğüm yıldızlarınki gibi hatırı sayılır bir siki vardı. Mor şapkası, damarları fırlamış gövdesi, onun altında içindeki yumurtaları belli olan taşakları her şeyi mükemmeldi. Elimle kavrayınca elim bile ufacık kalmıştı.

Durmuş abi her ne kadar normal hayatta yüzüne bakmayacağım bir erkek de olsa siki gerçekten beni etkilemişti. Artık amım sulanmaya başlamıştı. Benden on yaş büyük olması da, evli bir erkek olması da o anda ilgilendirmiyordu beni… Hayranlıkla,

“Senin aptal, zevksiz karının böyle güzel bir şeyi kaçırdığına inanamıyorum!” dedim.

“Zaten bunun yüzünden karım düşman oldu bana… Gerdek gecesi hayvanlık yaptım, canı çok yandı. Çok kan aktı, çok… Acile götürdüm, hastanede dikiş attılar.”

Mesele anlaşılmıştı, bu kocaman harika yarak, sahibinin hançer gibi sapladığı gelin kızın amcığını mahvetmişti ilk gecesinde… Korkudan bir daha yanaşmamıştı kadıncağız, büyük ihtimalle vaginismus filan, düşman olmuştu kocasına…

Benim için önemli değildi elbette… Alsancak’ta Natoda görevli iri yarı hayvan gibi bir zencinin sikini yemiştim bir keresinde, alışkındım. Canlı müzik duvarları titretirken, zenci de beni klozetin üstünde domaltıp sikmişti bağırta bağırta… Bir iki kez de evine gittim, yatakta sabaha kadar canımı çıkardı namussuz… Keşke Amerika’ya dönmeseydi, unutamıyordum onun kara sikini…

Ben Durmuş abinin sikini hayranlıkla sıvazlarken Durmuş abi gözlerini dikmiş, heyecanlı şekilde tepki vermeden hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Önüne çömelip sikini ağzıma almamla,

“Ohhh, Sude hanım!” diye inleyip saçımı okşamaya ve müthiş bir zevkle inlemeye başlamıştı.

Adeta kendinden geçmişti, tabii bunca senenin azgınlığı vardı, normaldi.
Sikini ağzıma zor alıyordum. Tüm ağzımı doldurması müthiş bir zevk veriyordu ve iştahlı bir şekilde yalıyordum. Pek de beni deşen zenci sikini aratmayacaktı anlaşılan…

Gittikçe hızlandım. Artık alabildiğim kadar ağzıma sokuyor, hatta gırtlağıma kadar dayıyordum başını… Durmuş abi kasılmaya başlamıştı. Sanki maraton koşmuş gibi hızlı hızlı nefes alıyordu.

Boşalacağını anlayınca özellikle ağzımdan çıkarmadım ve canımı yakarcasına saçlarıma asılıp kasıla kasıla ağzıma boşaldı. Boşalması nerdeyse bitmek bilmedi. Tabii ağzıma püskürttüğü tüm döllerini yuttum. Sonunda kalktım ve sandalyeye oturup peçeteyle ağzımı sildim.

Kendini sandalyeye atan Durmuş abide bir mahcupluk vardı. Bense halen doymamıştım tabii ki. Sessizliği bozup,

“Nasıldı?” dedim.

“Süperdin Sude hanım! Sana ne kadar teşekkür etsem az!” dedi.

“Ee bu kadarla yetinecek değiliz herhalde” dedim ve kalkıp soyunmaya başladım. Şortumu ve askılı tişörtümü çıkardım. Ellerim belimde, karşısında dantelli minicik tanga külotum ve üstünden iri memelerimin taştığı şeffaf sütyenimle duruyordum.

Aç gözlerle seyretti vücudumu, çıplaklığımı… Lokantadaki gibi etek altından külotumu, dekoltemden memelerimi görmek için atraksiyon yapmasına gerek yoktu. Olduğum gibi karşısındaydım. Sonunda,

“Yeter bu kadar baktığın… Daha fazlasını istiyorum ben!” diyerek gel işareti yaptım.

“Sude hanım emin misin, benim gibi biriyle?” deyince sinirlerim tepeme çıktı ve

“Yeter be… Sikeceksen sik hadi… Bak bir daha bulamazsın bu fırsatı!” diye sesimi yükselttim. Bu tepkim karşısında Durmuş abi de o saflığını bir kenara bırakıp,

“Günah benden gitti öyleyse…” diyerek sandalyeden fırladı ve üzerime atıldı. “Aylardır azdırıyorsun beni orospu! Her gece otuz bir çekiyorum senin yüzünden amına soktuğumun kancığı…” Telaşla sarılıyor, mıncıklıyor, öpmeye çalışıyordu,

“Hopp… Yavaş şampiyon…” demek zorunda kaldım, canımı yakıyordu ara ara…

Büyük bir hırsla sütyenimi yırtarcasına çıkarıp memelerimi emmeye başladı. Ben de alttan sikini elleyip yeniden kaldırmıştım ve siki amıma dayanmıştı.

Bir bacağımı kaldırıp ona doladım tek ayak üstünde vücuduna sarıldım. Tangamın ağını kenara çekip çıplak amımı ateş gibi yanan sikiyle kavuşturdum. Kol gibi alet am dudaklarımın arasında kımıldandıkça boylu boyunca klitorisimi okşuyor, sikin sahibi de üstten memelerimle, dudaklarımla ilgileniyordu.

“Gel odama gidelim! Burası rahat değil…”diyerek kollarından dudaklarından kendimi kurtardım. Koca sikinden tuttum, çeke çeke yatak odama götürdüm. Odama girer girmez beni yatağa sırtüstü itip tangamı da parçalarcasına çıkardı.

“Off şu amcığa bak, aylardır bunun hayaliyle yaşıyorum!” dedi hayranlıkla, kendisi de tamamen soyunup üzerime atladı.

İri yarı, kilolu bir erkek olduğu için vücudunun ağırlığıyla altında ezilmiştim, nefesim kesilmişti. Misyoner pozisyonundaydık. Çok beklemeden, bacaklarımı aralayıp güzelce yerleşti. Elini aramıza soktu, zaten ıslanmış amıma sikini dayadı birden sokunca delicesine çığlık attım. Siki gerçekten çok büyüktü, içimdeki tüm boşluklar dolmuş gibi hissettim.

Yavaş tempoda başlar diye düşünmüştüm, ama girer girmez sert sert sikmeye başlamıştı. Uzun zamandır kimseyle sikişmediğim için müthiş zevk alıyor ve orgazm üstüne orgazm oluyordum. Bir süre sonra,

“Dur bir saniye!” deyip altından çıktım ve önüne dört ayak domaldım. Domalır domalmaz,

“Offf, şu göte bak be!” dedi şen şakrak, gördüklerinden memnun… Götümün yanağına güzel bir tokat atıp hiç beklemeden koca yarağını tekrar amıma yerleştirdi.

İki eliyle belimi kavrayıp sert sert sikiyordu amımı… Her gömdüğünde kasıkları götüme çarpıyor, taşaklarının vuruşunu da hissedebiliyordum. Dört ayak pozisyonunda belim ağrımaya başlamıştı ki, artık dayanamayıp yatağa yüzüstü uzandım. Göbeğime bir yastık koyup popomu yükselttim. Bir süre de bu pozisyonda sikti…

Güzel sikiyordu doğrusu… Kim derdi ki esnaf lokantasının kendi halinde nazik garsonu koca yaraklı, sikici bir porno artisti çıkacak… Ama kontrolü ben ele almak istedim. Beklemesini söyleyip sikini içimden çıkarttım ve altından çıktım. Azgın erkeğimi yatağa sırtüstü yatırdım. Sikini tutup kucağına oturdum ve amıma yerleştirdim.

Önce yavaş, sonra sert tempoda kucağında sikinin üzerinde zıplıyordum. Orgazm olmaktan amımdan sular sikine akıyordu. Durmuş abi de artık kasılmaya başlamıştı, geleceğini anlayınca üzerinden kalktım ve sikini tutup göbeğime doğru üzerime boşalttım.

İkimiz de yatağa yığıldık kaldık. Yaşananları bir an garipsedim. Dönüp baktığımda yanımda bakımsız, benden epey yaşlı ve normalde vermeyeceğim, istese refüze edeceğim bir erkek yatıyordu. Fakat bana verdiği hazlar, amımı yaran koca sikinden aldığım zevkler inanılmazdı. Biraz soluklandıktan sonra Durmuş abi birden kalkıp,

“Ben gideyim artık!” diyerek toparlandı ve gitti.

Hamur gibi yapmıştı beni koca sikiyle… Yıllar önce beni acımasızca siken zencinin yaptığı gibi şehvetten deliye çevirmiş, sikinin altında defalarca orgazm olmuştum. Bir zaman yattığım yerde kalakaldım, çırılçıplak, sikilmiş, bedenim onun spermleriyle dolu… Sonunda ben de güçlükle kalktım. Sıcak bir duş aldıktan sonra bir güzel uyudum.

Ertesi gün bu ilişkiyi sürdürüp sürdürmeme konusunda kararsızdım. Yaşım, konumum, gelirim, her şeyimle terstim adama… Fakat bana yaşattığı müthiş zevki de bırakmak istemiyordum. Benim esnaf lokantasının yemeklerinden sonra anlaşılan bir de garsonunun sikinin müptelası olmuştum. Akşam olunca yine mesai bitimine doğru arayıp eve sipariş verdim.

Durmuş abi siparişle gelince kapıyı açtım. Ben daha girmesini söyleyemeden içeri daldı birden… Ağzımı bile açamamıştım ki, beni parçalarcasına soymaya başladı. Bir gören olsa kurye bana tecavüz ediyor zannederdi. Durmuş abinin azgınlığına anlam verememiştim, ama tepki de vermiyordum.

En son üzerimde kalan tangamı da dizlerime indirip beni kapının hemen dibinde ayakta domaltıp arkamdan sikini amıma birden geçirdi. Kudurmuş gibi hızlı hızlı ve sertçe sikiyordu beni. Çok uzun sürmedi bu sikiş, sikini amımdan çıkarıverdi birden…Saçlarımdan sertçe tutup önünde diz çöktürdü ve döllerini sırtıma fışkırttı.

Nefes alış verişim hızlanmıştı tüm bu sikiliş boyunca… Körük gibi nefes alıp veriyordum. Eh, kolay değil elbette, sonuçta kolum kadar kalın yarağıyla adeta tecavüz eder gibi sikmişti beni… Sonunda biraz yavaşlayıp kendime geldim. Gülerek,

“Hayvan herif, biraz yavaş ol… Kaçıyor muyum? Yangından mal mı kaçırıyorsun?” deyip güldüm. “Ben de istedim seni, siparişi yemek için verdiğimi mi zannettin?”

“Kusura bakma Sude hanım, dünden beri hep seni düşünüyorum, azgınlıktan delirdim!” diyerek özür diledi.

“Tamam canım, olan oldu. Şu ‘Sude hanım’ lafını da bir kenara bırakalım artık! İki gündür acımadan sikiyorsun beni, hala Sude Hanım diyorsun.” dedim ve mutfağa geçtik. İki porsiyon getirmişti istediklerimi, oturup beraber yemeğimizi yedik. Ben deminki hızlı ve kısa sikişten pek bir şey anlamamıştım.

“Durmuş abi sen salona geç, ben duş alıp geliyorum!” dedim.

Duşumu aldım, yatak odasına gidip jartiyerimi, ince siyah jartiyer çorabımı bacaklarıma geçirdim. Saçımı düzeltip hafif bir makyaj yapıp salona girdim.

Beni bu halde görünce adeta ağzının suyu aktı. Şöyle bir etrafımda döndüm. Bedenimin bütün yuvarlaklarını, kalçalarımı, uyluklarımdan kasıklarıma, oradan göğüslerime kadar bütün seksiliğimi adama sergiledim. Sikini okşayarak bana bakıyordu,

“Çok güzelsin Sude…” dedi inleyerek… “Her yerin ayrı güzel… Memelerin, amcığın, bacakların hele bir harika… Çorapların içinde öyle güzel seksi görünüyor ki…”

Gözleri pırıl pırıl, şehvetle parlayan adamın elinden tutup kaldırdım ve yatak odama götürdüm. Önüne çömelip sikini ağzıma aldım, bir güzel yalayıp kaldırdım ve

“Sıra sende!” dedim. Ayakta her yerimi öpüp yalamaya başladı, memelerimi ısırıyor beni azdırıyordu.

Yatağa yatırdı ve amımı yalamaya başladı. Hiç beklemezdim, ama sanki şeftali yiyor gibi sömürüyordu, ben de kasılıyor, elimle kafasını amıma bastırıyordum. Çok geçmeden şiddetli bir şekilde kasılarak, titreyerek orgazm oldum.

Hemen beni kaldırıp önünde domalttı.

“Off, orospum benim, ölüyorum sana!” deyip sikini birden amıma soktu. Dünün ardından sikine biraz alışmıştım, ama hala zorlanıyordum. Sert sert siktikçe memelerim ve götüm adeta deniz gibi dalgalanıyordu. Bir süre siktikten sonra amımdan çıkıp birkaç saniye dinlendi. Ben tam dönüp sırtüstü uzanmıştım ki,

“Doyamıyorum sana orospum!” deyip beni kucakladığı gibi ayağa kalktı. Sikini amıma geçirip sırtımı duvara yasladı ve sikmeye devam etti. Ben de ellerimi boynuna, bacaklarımı beline dolamıştım. Adeta bir orospu gibi sikiliyordum.

Daha fazla beni böyle tutamayıp yatağa götürdü ve misyoner pozisyonuna geçtik. Sertçe sikmeye devam etti. Siki o kadar uzundu ki, gerilip gerilip adeta bir ok gibi amımın derinlerine dalıyordu. Her daldığında nefesim kesiliyordu.

Yatak gıcırtısı artık had safhaya çıkmıştı. Baldırlarım ve jartiyerim amımın sularından sırılsıklam olmuş, hızlı hızlı sikerken artık ‘Şap, şap, şap!’ sesleri geliyordu. Sonunda boşalacağını anlayınca bacaklarımı beline dolayıp kendime doğru bastırdım ve

“Ohh… Akıt döllerini içime sıcak sıcak… Çıkma, içime boşal… Korkma, korunuyorum!” dedim. Son kez amımın derinliklerine sikini bastırıp inleyerek boşaldı. Boşalması bitince yanıma yığıldı.

“Off, harikasın canım… Bugüne kadar hiçbir kadının amına boşalmamıştım!” dedi. Yan dönüp ona baktım, inip kalkan kıllı göğsüne, tıp tıp atan yarı ölü ama yine de kalınlığından bir şey kaybetmemiş sikine… Ojeli uzun tırnağımı göğsünde, uçlarında, karnında dolaştırırken gülümsedim,

“Ya ağzına boşaldın mı bir kadının? Spermlerini yutan oldu mu hiç?” O da güldü,

“Doğru, haklısın. Onu da sen yaşattın bana, ilk defa, sen…”

Biraz uzanıp sessizce dinlendik. Saat geç olmuştu, apar topar kalktı, giyinip hemen çıktı gitti. Benimse dün geceden farksızdı halim… Pestilim çıkmış bir şekilde duş alıp uyudum.

İlerleyen haftalarda ara ara sikişmelerimiz devam etti. Bazen öğlen arasında eve uğruyordum, Durmuş abi de siparişe gelir gibi gelip ayak üstü sikip geri garsonluğa dönüyordu.

Hafta sonu spordan geldiğim bir akşam yemeği eve söylemek yerine lokantaya gittim. Hafta sonu olduğu için erken kapatıyorlardı. Lokantada sadece Durmuş abi, bir de lokantanın sahibi Kemal amca vardı.

Spor salonunda giydiğim ince parlak tayt vardı altımda, kaslı karnımı göbek deliğimdeki pirsingi açıkta bırakan spor büstiyerimle kapıda dikilip baktım. Onlar da baştan aşağıya süzerek bana baktılar bir an… Kalçalarımı sımsıkı saran, amımın kabarıklığını meydana çıkaran taytım erkeklerin ilgisini çekmiş olmalıydı. İçimden güldüm ve selam verdim.

“Kapatıyorsunuz galiba? Tüh ya, ben de spordan gelmiştim, yemek kalmadı mı hiç?” dedim. Durmuş hemen atılıp,

“Bir şeyler kaldı, istersen iki dakikaya hazırlayayım?” deyince, patronu biraz mahcup olarak,

“Kapatacaktık ama aç bırakmayız seni, Durmuş yemek hazırlasın, sen yabancı değilsin kızım!” dedi.

Lokantanın sahibi 60 yaşlarında, sevimli ve iyi niyetli tonton bir amcaydı. Kemal amca,

“Durmuş oğlum, sen kızımızın istediğini ver, ben çıkıyorum. Sen de sonra dükkanı kapatırsın!” diyerek çıktı. Lokantada Durmuş abiyle yalnız kalmıştım. Durmuş abi yemeği hazırlayıp getirdi ve yemeye başladım.

Bir yandan da şımarıyor, masanın altından ayağımla Durmuş abinin sikini okşuyordum. Kapı tarafına bakıp kimsenin görmediğine emin olunca büstiyerimi kaldırıp meme uçlarımın nasıl kabardığını gösteriyordum ona…

“Yapma Sude… Yapma azgın orospum… Beni de kendin gibi azdırma şimdi burada!” dedi. Ama ben durmadım, ayak parmaklarımla sikini okşamaya ve teşhirciliğe devam ettim. Sonunda,

“Benden günah gitti kızım! Anlaşılan senin canın yarak istiyor. Ben de istediğini vereyim öyleyse…” deyip kalktı, lokantanın kapısını kilitleyip ışıkları söndürdü.

“Ne yapıyorsun Durmuş bey?” dedim gülerek… “Beni masaların üstünde sikecek halin yok herhalde… Dışardan biri bakar, görür, deli misin sen?”

Ama erken konuşmuşum. Bana cevap vermeden kolumdan tuttu, doğru mutfağın arkasındaki kilere götürdü beni… Kolumu bırakmadan kilerin ışığını açtı. Kiler biraz dağınık, boş sebze kasalarının ve kullanılmayan eski masa sandalye gibi eşyaların konulduğu rutubet kokan bir yerdi. Gördüklerimden irrite olmuş vaziyette içeriye bakarken zorla içeriye soktu beni…

“Bu taytınla beni deli gibi azdırıyorsun orospu!” diye sımsıkı sarıldı, götümü avuçladı. “Ohh… Azgın kaltak… Külotlu çorap giymiş gibisin, sokakta herkese amını götünü gösteriyorsun. Her yerin yuvarlacık, taş gibisin amına koyayım. Hasta oluyorum sana… Geceleri rüyama giriyorsun, sikişiyorsun benimle…”

Ben de azmıştım iyice, boynumda dolaşan dudakları, göğüslerimi mıncıklayan elleri, kasıklarıma dayadığı o muhteşem sikinin sertliği…

“Rüya görmene gerek yok abi… Yanındayım işte, sik beni…”

Önünde çömeldim ve sikini çıkarıp ağzıma aldım. Biraz yaladıktan sonra saçlarımdan çekiştirerek beni ayağa kaldırdı. Kırık dökük bir masaya ellerimi dayatıp domalttı, taytımı aşağıya sıyırdı bir anda… Tangamı çıkarmadan kenara çekti ve koca sikini amıma geçirdiği gibi acımasızca sikmeye başladı.

Kapı kapalı, lokantanın en arkasında kilerdeyiz, bizi kimse duyamaz nasıl olsa diyerek koyuvermiştim kendimi… Durmuş abinin kalın yarağı zevk suları akıtan amcığıma girip çıktıkça hiç çekinmeden, rahatça inliyor, amıma her sikini gömdüğünde zevk feryatları koparıyordum.

İyice kendimizi kapıp koyuvermiş, hırsla sikişip duruyorduk ki…

Birden bire esnaf lokantasının o sikiştiğimiz pis kokulu, izbe kilerinde tok, kalın bir ses yankılandı …

“Ne yapıyorsun ulan kıza, namussuz herif?”

Tam esnaf lokantasının izbe ve pis kokulu kilerinde sevişmenin tadına varmış, şehvetin doruklarına tırmanırken, birdenbire hiç beklemediğimiz bir anda yankılanan gür sesle irkildik ikimiz de…

“Ne yapıyorsun ulan kıza, namussuz herif…?”

Kilerin kapısında Kemal amca duruyor, elleri belinde öfkeyle bize bakıyordu. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Tabii ikimiz de hemen toparlandık. Kemal amca direkt Durmuş abiyi azarlamaya başladı.

“Benim ekmek teknemde müşteriye bunu nasıl yaparsın ulan? Dükkanda sikiş mi yapılır? Beti bereketi kaçacak senin yüzünden… Şerefsiz, haysiyetsiz!” diye bağırıyor, durmadan saydırıyordu.

Tabii Durmuş abi de benim gibi gıkını çıkaramıyordu. Adamın dükkanında sikiş yapan iki suçludan biri olarak ben zorlukla toplanmaya çalışıp, daracık taytımı kalçalarımı çevirerek kıçıma geçirmeye çalışırken, erkeğim de pantolonun kemerini bağlamaya, fermuarını çekmeye çalışıyordu. Kemal amca,

“Siktir git ulan ırz düşmanı seni… Bir daha buraya adımını atma, gözüm görmesin seni… Kovuldun!” deyince ikinci kez şok geçirdim.

Durmuş abinin yaşamak için bu garsonluk işine ihtiyacı vardı. Ve benim yüzümden, beni becerirken yakalandığı için işini kaybetmesini asla istemezdim. Onun yaşında birinin başka bir iş bulması pek kolay olmayacaktı.

Hemen aralarına girip patronun yanına gittim. Erkeklerden bir şey yapmasını istediğimde takındığım o çocuksu ve tatlı edayla, şurup gibi bir sesle,

“Kemal amca…” dedim. Dudaklarımı büzerek, “Ya, Durmuş abiye kızma hemen… Olay göründüğü gibi değil…”

“Nasıl göründüğü gibi değil kızım? Olay ayan beyan ortada işte… Pislik herif, arkana geçmiş, tövbe tövbe… Irz düşmanı herif…»

“Tamam öyle ama… Durmuş abinin bir suçu yok, onu ben ayarttım!” Kemal amca şaşırmıştı,

“Nasıl, sen mi ayarttın? Öyle mi?” deyip beni tepeden tırnağa süzmeye başladı. “Kızım, biz de seni hanım hanımcık bir kız bilirdik!” Bana olan bakışları kararmış, değişmişti. Sanki sus payı ister gibiydi.

O anda aklıma farklı bir şey gelmedi ve kadınlığımdan başka kullanacak bir şeyim yoktu. Elimi Kemal amcanın önüne atıp pantolonunun üstünden sikini avuçladım hiç beklemediği bir anda ve okşamaya başladım. İşveli bir edayla kikirdedim,

“Yani… Pek de hanım hanımcık sayılmam ben Kemal amca… Az önce gördün işte…”

“Bak sen şu orospuya!” deyip güldü köftehor, sikinin okşanması hoşuna gitmişti, gevrek gevrek sırıtıyordu. “Doğru söylüyorsun, gördüğüm manzarayı normal kadınlar beceremez.”

Orospu demesi ve gülmesi biraz sinirimi bozsa da o anda durumu kurtaracak tek kişi bendim…

Kemal amcanın siki avcumda sertleşmişti. Pantolonunu indirip önüne çömeldim ve sikini ağzıma alıp yalamaya başladım. Ben Kemal amcayı ağzımla boşaltmayı düşünüyordum ki, sikini ağzımdan çekip,

“Dur bakalım küçük hanım… Bu kadarla yetineceğimi sanmıyorsun değil mi?” dedi.

O sevimli Kemal amcanın içinden azgın bir herif çıkmıştı. Kızı yaşındaydım, bir saksoyla, sikini yalayıp boşaltarak bu işten kurtulurum sanmıştım. Fakat anlaşılmıştı artık, beni sikmeden bırakmayacağı kesindi. Artık ne olacaksa olsun diye düşünüp kendimi olayın akışına bıraktım.

Kemal amca köşede üst üste yığılmış duran eski sandalye minderlerini Durmuş abiye gösterdi,

“Hele şu minderleri yere ser bakalım ırz düşmanı…”

Durmuş abi istediğini yaptı hemen, suçlu telaşıyla sandalye minderlerinden yerde kaba bir yatak oluşturdu. Kemal amca beni tutup o minderlerin üzerine sırt üstü yatırdı ve taytımla birlikte tangamı çıkarttı.

“Orospu seni… Hanım hanımcık lafın gelişi… Bu taytlarla, mini eteklerle aylardır gide gele hepimizi erittin!” diyerek pantolonunu tamamen çıkarıp üzerime geldi. Gülerek,

“Kemal amca… Dükkanın beti bereketi kaçmaz değil mi beni sikersen?” dedim onu karşılarken… Şehvet dolu bir sesle hırladı Kemal amca,

“Dükkanı da sikerim, seni de sikerim yavrum…” dedi. “Senin gibi tazecik pilici yakalayıp da sikmeden bırakan adamın erkekliğini de sikerim.”

Kemal amcanın göğsündeki kıllar beyazlamış da olsa, yarağı yaş dinlemeden görevini yapmak üzere kalkmış, taş gibi olmuştu. Dediği gibi, bu fırsatı hiçbir erkek kaçırmazdı. Üzerime gelir gelmez sikini amıma geçirdi, gidip gelmeye başladı. Beni sikerken bir yandan da boynumu öpüp yalıyordu.

“Ohhh… Bebeğimm… Lolitamm… Amcığına kurban senin… Dar amcıklım benim…”

Durmuş abi kenarda durmuş, parlayan gözlerle bizi izliyordu. Eli önünde sürekli hareket halindeydi. Pantolonun önünden çıkardığı koca sikini sıvazlayıp duruyordu.

“Nasıl abi, haklıymışım değil mi? Fırın gibi yanıyor orospunun amcığı…” dedi patronuna…

Anlaşılan beni önce siken bir erkek olarak, onun kadını olarak sahiplenmek, gurur yapmak aklına bile gelmemişti Durmuş beyin… Siktiği kadını başka bir erkekle paylaşmayı içine sindirmesinin altında yatan neden bilmiyordum, işini kaybetme korkusu mu, yoksa grup seks olayını tahrik edici bulan bir pezevenklik içgüdüsü mü?

Patronsa üstümde gidip geliyordu sürekli… Yaşlı başlı adam, çıplak, götü başı meydanda üstüme abanmış beni sikerken, garsonunun bizi izlemesine aldırmıyordu bile, zevkinin derdine düşmüştü.

“Offf… Hem de nasıl haklıymışsın… Yanıyor bu karı, yanıyor Durmuş… Nasıl da zevk veriyor orospunun kızgın amcığı… Ohhh…” diye hırladı, alnında ter damlaları…

Bu yaşlı adamın altında istemeye istemeye sikilsem de, orgazm olup zevkten kıvranıyordum. Yaşlı başlı olmasına rağmen cinsel performansı gayet yerindeydi…
Yaklaşık on beş dakika siktikten sonra sikini amımdan çıkardı telaşla…

İçimden çıkardığı, zevk sularıma bulanmış parlayan aletini itfaiye hortumu gibi tutup öbeğime doğru boşaldı inleye inleye… İşi bitince de kalktı bacaklarımın arasından… Üstünü giyinirken,

“Bitirdin beni amına koduğumun orospusu… Seni gibisini hiç sikmemiştim. Hadi bakalım, şimdi ikiniz de defolun buradan! Haa… Durmuş, sen de yarın erken gel oğlum… Benim halim kalmadı, yarın sen açarsın dükkanı…” deyince içim ferahladı.

Onlar ortalığı, yerlere serilmiş minderleri filan toplarken, ben hemen toparlanıp çıktım, koşar adımlarla evime gittim. Olayın şokunu daha yeni atlatabilmiştim ve benim açımdan çok utanç verici bir durumdu. Ama yapabileceğim bir şey yoktu, her şey kendi isteğimle olmuştu.

Sonraki birkaç gün ne lokantaya gittim, ne de yemek siparişi verdim. Aradan bir hafta geçmişti ki, Durmuş abiyi özledim yine… Amım kaşınmaya başlamıştı, bana verdiği zevkleri istiyordum fena halde… Dayanamadım, yine telefon açıp sipariş verdim. Hem onunla konuşup gelişmeleri öğrenmek, hem de güzelce sikişmek istiyordum.

Kapı zili çaldı. Koşarak gittim kapıyı açtım. Ama karşımda Durmuş değil, Kemal amca vardı. Ben daha ne oluyor diyemeden,

“Bu gün benim getirdiğim yemekleri yiyeceksin yavrum!” deyip elinde paketlerle içeri daldı. Kimse görmesin diye hemen kapıyı kapattım ve

“Ne oluyor böyle? Sen evime öyle istediğin gibi girebileceğini mi sandın?” diyerek kızdım, fırçaladım. Kemal amca ise aldırmadı bile söylediklerime… Gülerek,

“Geç bu ayakları orospu… Ne çabuk unuttun? Geçen hafta altımda sik beni diye inliyordun! Unuttuysan gel lokantaya, kilerdeki güvenlik kamerasının kayıtlarını izleteyim!” deyince artık bir şey söyleyemedim.

Lanet olsun, istediğini yapabilirdi bana… Elindeki o görüntülerle hayatımı mahvedebilirdi. Kemal amcayla sikişmekten, her istediğini kuzu kuzu yapmaktan başka çarem yoktu. Getirdiği yemek paketlerini mutfağa bırakıp,

“Gel bakayım şöyle!” deyip beni ellemeye başlamıştı. Götümü avuçluyor, memelerimi sıkıştırıyor, adeta kalite kontrolü yapıyordu.

“Müthiş bir şeysin, senin gibisini kaçıramam!” deyip boynumu boğazımı yalamaya başlamıştı.

Yaşlı başlı adamdı, ilk başlarda biraz tiksinsem de, hormonlarım devreye girince ne yalan söyleyeyim ben de azmıştım. Her yerimi öperken beyaz pos bıyıkları da dudaklarıyla beraber tenimi okşuyor, gıdıklıyor, huylandırıyordu beni… Onu yatak odama götürürken, Kemal amca,

“Aylardır gelip gidiyorsun, senin bu götünü gördükçe fena azıyorum!” diyerek götümü avuçluyordu.

Yatak odasına girince beni tamamen soydu. Boynumu, boğazımı, göğüslerimi, esmer pürüzsüz bedenimi aç köpek gibi yalıyordu. Kendi de soyunduktan sonra misyoner pozisyonunda amıma girdi. Yavaş tempoda sikiyordu, sikerken de acayip zevk aldığı belliydi, köpek gibi hırlıyordu üzerimde…

Bir süre o pozisyonda siktikten sonra çıktı içimden… Beni kaldırıp domalttı ve götümün yanaklarını hamur gibi yoğurmaya başladı.

“Asıl merak ettiğim bu, bunun tadına bakmak istiyorum!” deyip göt deliğime bir parmak sokunca irkildim ve önünden çekildim.

“Gel buraya!” deyip götümün yanağına bir tokat attı. Anal hiç denememiştim ve yapmayı da istemiyordum. Ben kaçmaya çalışsam da pençeleriyle kalçalarımdan tuttu,

“Bunun tadına bakmadan bırakmam, aylardır hayalimi süslüyor senin bu götün!” deyip göt deliğimi yalamaya başladı.

Epey bir yalayıp ıslattıktan sonra sikini arka deliğime dayayınca, artık götten sikilişimin kaçınılmaz olduğunu anlayıp kendimi serbest bıraktım. Neyse ki siki çok büyük değildi. Yavaş yavaş yükleniyordu, fakat götüm çok dardı ve adeta götüm yırtılıyor sandım.

Nerdeyse tamamını sokunca yavaşça git gel yaparak hızlanmaya başladı. Bu sırada gözümden yaş geliyordu. Götümün darlığına ve güzelliğine iltifatlar ederek gittikçe hızlandı, ben ise acıdan çarşafı parçalıyordum.

Bana on saat gibi gelen on dakika boyunca beni siktikten sonra iyice bastırıp böğürerek götümün içine boşaldı. Yatağa yüzüstü yığılmıştım. Ben nefeslenirken Kemal amca kalkıp mutfağa yöneldi. Biraz kendime gelince ben de kalktım ve banyoya gidip temizlendim.

Banyodan çıktığımda beni mutfağa çağırdı. Getirdiği yemekleri tabaklara servis yapmıştı. Çok acıkmıştım. Birlikte yemekleri yerken, Kemal amca,

“Biraz sert davrandım ama, kusuruma bakma yavrum. Senin gibi okumuş, meslek sahibi, genç ve güzel orospu zor bulunur. Şu yaşımda bana dünyada cenneti yaşattın kızım! Amına götüne kurban olurum senin…” diyerek kendince iltifat ediyordu.

Yemeğimizi yedik bitirdik. Salona geçerken kapının zili çaldı. Kimseyi beklemiyordum, ama Kemal amca,

“Durmuş gelmiştir!” deyince şaşırdım. Kapıyı açmaya gittim.

Ben banyodayken Durmuş abiyi çağırmış meğerse… Kapıyı açtım ve Durmuş abiyi içeri aldım. Çırılçıplaktım, üzerimde sadece kalçalarımı zor örten bornozum vardı. Beni o halde görünce Durmuş abi olayımızı anladı, hafiften sırıttı ve içeri geçtik. Kemal amca,

“Durmuş oğlum, bak ne yaptım ben!” deyip bornozumu çıkardı. Marifet yapmış gibi, beni çevirip iki eliyle götümün yanaklarını ayırdı ve göt deliğimi gösterdi.

Götümün yanaklarını ayırır ayırmaz, her ne kadar banyoda temizlemiş olsam da, içerde kalan döllerden birkaç damla süzülmüştü. Durmuş abi çok şaşırmıştı,

“Hadi canım, götünü mü siktin abi?” dedi. Kemal amca ise,

“Hee, siktim. Ama bu azgın orospuya ben tek başıma yetemem, o yüzden seni çağırdım. Siz içeri geçin hadi, ben de geliyorum!” deyip banyoya gitti.

Durmuş abi beni kucakladığı gibi yatak odasına götürdü. Götümün sikildiğini öğrenince siki çoktan kalkmıştı bile…

“Demek götünü verdin ha? Seni azgın orospu seni…” deyip beni yatağa domalttığı gibi sikinin başını götüme dayadı. Kemal amcanın sikiyle karşılaştırınca Durmuş abinin siki odun gibiydi… Ona da söyledim bunu,

“Kemal amcanın siki seninkinin yarısı, senin canavara benzemiyor ki… Dur, bekle bir saniye!” dedim.

Uzanıp çekmeceden aldığım bebe yağından önce götümün deliğine bolca sürdüm, sonra da sikine… Ardından bir de vazeline buladım kocamanı… İşim bitince beni tekrar domaltıp yeniden dayadı sikini… Bebe yağı ve vazelin ikilisi işe yaramış ve sikinin başı girmişti. O sırada Kemal amca geldi ve

“Ohhh… Bakıyorum pek hızlısın Durmuş… Hadi bastır oğlum, sik şu orospuyu!” diyerek yatağa oturdu.

Durmuş abi zorlaya zorlaya iyice götümün derinlerine inmiş, taşakları amıma değmişti. Ben tabii acıdan kıvranıyordum. Git gel yapa yapa biraz alıştı götüm… Elimi alttan amıma atıp sertleşmiş klitorisimi de ovalayınca artık zevk almaya başladım. Muhteşem bir karışımdı doğrusu, götümün acısı kadar zevk de alıyordum aynı anda…

Kemal amca da boş durmayıp önüme geçti ve sikini ağzıma verdi. O anda seksteki kurallarım gözümün önünden geçti. Yolda dönüp bakmayacağım iki insana götümü vermekle de kalmayıp bir de üçlü seks yapıyordum.

Kemal amcanın da siki ağzımda kıvama gelince,

“Durmuş oğlum, gel şu orospuyu bir tost yapalım!” deyip altıma geçti.

Ben artık tepki veremez hale gelmiştim, sadece söyleneni yapıyordum. Altıma yatan Kemal amca sikini amıma yerleştirmişti. Durmuş abi götümdeydi halen. İkisi birden pompalamaya başladı. Ben artık acıdan bayılacak gibiydim, ki bayılmışım da…

Kaç dakika siktiler bilmiyorum. Durmuş abinin döllerinin götümün içine fışkırmasını hissetmemle ayılıp kendime geldim. Götümün içine boşalıp üstümden kalkmıştı. Kemal amca da bir an önce boşalsın diye kucağında zıplamaya başladım. Kemal amca,

“Ohh, azgın orospu seni, şuna bak!” deyip bazen memelerimi koparırcasına sıkıyor, bazen de iki eliyle belimi kavrayıp üstünde hoplatıyordu. Bir süre sonra Kemal amca,

“Boşalacağım!” deyince üzerinden kalkmadım, zaten korunuyordum. Kasıla kasıla amımın içine boşaldı.

“Sen neymişsin be orospu! Hayatımda senin gibi azgın kadın görmedim ben… Oğlum Durmuş ben öldüm mü, yoksa hayal mi bunlar?” deyip beni üzerinden indirip kalktı.

Ben tabii perişan halde uzandım yatağa…

O akşam birer posta daha sikip gittiler. Sonraki haftalar da sikişmelerimiz böyle sürdü. Ara ara gelip beni sikiyorlardı. Bazen fantazi dolu bir sikiş oluyordu, bazen de ayaküstü aceleyle sikip gidiyorlardı. Kapımı hangisinin çalacağını bilemiyordum artık… Kimin siki kalktıysa, beni sikmeyi özlediyse yemek paketini kapıp geliyordu.

Bir süre sonra bu durum beni rahatsız etmeye başladı. Bana olan saygıları iyice azalmıştı. Ucuz bir kenar mahalle orospusuymuşum gibi davranıyorlardı bana… Artık canıma tak etmişti bu durum. Zaten eski zevkimi de alamıyordum. Esnaf lokantasının seks kölesi yapmışlardı beni…

Bir gün Durmuş abiyle baş başa konuşurken, konu tesadüfen açıldı. Kilerde güvenlik kamerası olmadığını söyleyince sinirlerim tepeme çıktı. Orada kamera var yalanı yüzünden şantajcı ihtiyar herife sikilmeye mecbur kalmıştım boşu boşuna…

O konuşmadan bir hafta sonra onlara haber vermeden başka bir semte taşındım ve telefon numaramı da değiştirip onlarla iletişimi komple kestim.

Bazen yaşadıklarımı hatırlayınca, nasıl böyle şeyler yapmışım dediğim oluyor. Ama pişman değilim. Şimdi yine eskisi gibi sekste kurallarımla yaşadığım bir hayatım var!

Leave a Reply

Your email address will not be published.