Güzelliği Getiren Kuryeci Ayakkabılarını Unutunca Yarım Saat Yalınayak Gezdi; Siparişi yola çıkan kadının duştan hemen sonra kapının çalmasıyla başlayan macerası kuryeci adamın bir hikaye anlatmasıyla şekillenmeye başlamıştı kuryeci adam hikayesinde; ”Bir gün oturduk, nasıldı biliyor musun? böyle oturduk. çok da güzel böyle ortamımız var. bir arkadaş dedi ki, geldi dedi ki: ”çok güzel keyfimiz var.” aa tamam. kapı çaldı. Nişantaşındayız biliyor musun? çok da böyle, göbek bir yerdeyiz. evdeyiz. şekiliz böyle. hea tabii.
ondan sonra kapının birisi çaldı. grand tuvalet böyle. böyle beyefendi gayet. biz şimdi şeyiz ya. biraz paçozuz falan. her böyle ayağa kalktı. ben de misafirim. herkes böyle ”tabii eyvallah” dedik, önümüzü kapattık falan. adam kalktı geldi. oturdu. şeylerimizi içtik. bir daha içtik. adam bize dedi ki, ya dedi: ”bunları mı içiyorsunuz siz?” dedi ya. aynen bak. ”siz” dedi ”bunları mı içiyorsunuz!?” dedi. ”ben” dedi, ”bekleyin” dedi. ”atın bunları” dedi ya, ”gerek yok” dedi biliyor musun? ”gerek yok, gerek yok.” dedi. ”ben size” dedi, ”biraz sonra size geleceğim.” dedi.
biz de kafamız da güzel, nasıl güzel. o kadar güzel ki. o kadar güzel ki, nasıl böyle. adam çıktı gitti. biz de bekliyoruz ki adam nasıl gelecek. ama bizim kafamız nasıl güzel biliyor musun? o biçim, o kadar güzel. bak. o kadar. ”başkan bir dinlesene!” aa bak bak bak bak bak. bizim de kafamız nasıl güzel biliyor musun? adam da dedi ki; -cinayet kafanız değil mi!- ya adam bize. çıktı gitti mi? çıktı gitti. biz dedik ki, ulan dedi bu adam dedik ki. ulan bu adam ne içiyor acaba? çünkü bizim kafamız çok güzel biliyor musun? biz bekliyoruz hala adam gelecek dedi ki: ” ben size güzelliği getirecek, falan.” diye.
aradan yarım saat geçti. kapının zili çaldı mı? çaldı. zınk. adam kapıyı açtı. biz zili açtık. biz de bekliyoruz adam getirecek. güzel bir şeyler getirsin diye. adam ne dese bize. ”ben” dedi ”ayakkabılarımı burada unutmuşum.” dedi. yarım saat yalın ayak gezmiş. hahah. biz de bekliyoruz yani kamili.” diye bitirmişti.