Evli Sürtük Kocasıyla Telefonda Konuşurken Tokmakçısı Mesaiye Erken Başladı; Sabah uyandığımda saat onu geçiyordu. Yataktan kalkıp salona gittim. Kocam gece postaladığım, zıbarıp yattığı salondaki koltuğun üzerine yastığını ve özenle katladığı çarşafı koymuş, mutfakta kahvaltısını yapmış, bulaşığı yıkamış, yerleştirmiş. Her sabah olduğu gibi erkenden işine gitmiş, beni uyandırmaya korkarak…
“Miskin herif…” diye geçirdim içimden… “Saf kılıbığı… Her gün iki posta bulaşık yıkayacağına erkek gibi bir posta beni sikseydin, bulaşık yıkamana gerek kalmazdı. Kölen olurdum senin… Pislik… 25 yaşında ilik gibi kadını aç bırakıyorsun, aptal sümsük…”
Öfkeyle yastığı bir tarafa, çarşafı bir tarafa savurdum, banyoya girdim. Küveti ılık suyla yarım doldurup içine uzandım. Üç gün önce Hollanda’dan izine gelen ablamın getirdiği kokulu banyo jelinden akıtıp suyu iyice köpürttüm. Her tarafımı kaplayan köpüklerin verdiği kayganlık hissini tüm vücuduma yaydım okşaya okşaya…
Gözlerimi kapattım. Her zaman olduğu gibi eniştemin ellerinin her bir yanımı okşadığını hayal ettim. Meme uçlarımı parmaklarımla sıkarken onun emdiğini, dişlediğini düşündüm. Taş gibi memelerimi, kalçalarımı okşayan, amımı parmaklayan, klitorisimi okşayan el onun eliydi şu anda… Yakışıklı eniştemin… Herkül eniştemin… Bana hep ilgiyle, beğeniyle bakan eniştemin…
İzine son model arabalarıyla gelmişlerdi. Üst katımızdaki kendi dairelerinde iki gün dinlenip yol yorgunluğunu attılar. Biraz rahatsız olan annemi görmek isteyen ablam fazla duramadı,
“Ben annemlere gideyim, bir iki hafta orada kalayım” dedi. Eniştem sıkılıyordu köyde, rahat edemiyor, gezmek istiyordu.
“Ben seni bırakır, ellerini öper dönerim. Sen de döneceğin zaman telefon edersin, gelip seni alırım” dedi ablama…
Dört gözle eniştemin dönmesini bekliyordum. Çok severdi beni… Kızken tatillere hep beraber giderdik. Evlendikten sonra da asgari ücretle çalışan kocamın götüremediği yerleri onun sayesinde görmüştüm. Oturduğumuz apartman onlarındı. Sırf ben sıkıntı çekmeyeyim diye alt katı bize vermişlerdi, kira almıyorlardı.
Kıt kanaat geçiniyor, geçim zorluğu çekiyorduk ama, sorunlarımıza şimdi de kocamın iktidarsızlığı eklenmişti. Ayda bir, iki ayda bir sikiyordu zor bela… O da göz açıp kapayana kadar bitiyordu.
Dün gece de beceremeyince sinirlenip salona göndermiştim sümsüğü… Hap falan kullanmaya korkuyor, istemiyordu. Kalp krizi vesaire yan etkisi varmış diye duymuş. Ödü patlıyor korkağın… Geberesice…
Kocam aklıma gelince mastürbasyon yapmaya bile hevesim kalmadı. Kalkıp duşu açtım, durulanıp çıktım. Bornozumu giyip saçımı kurularken salonun perdesini aralayıp sokağa baktım. Bakar bakmaz içimi bir sevinç kapladı. Eniştemin Hollanda plakalı lüks BMW’si aşağıda kapının önündeydi. Gelmiş! Eniştem gelmiş!
Aceleyle saçlarımı kurutup fön çektim, makyajımı yaptım. Ablamın hediye ettiği kupür dantelden siyah iç çamaşırımı giydim, diz üstü eteğimi, yakası açık bluzumu giydim. Topuklu terliklerimi geçirip onların dairesinin bizde duran anahtarını aldım, koşturarak yukarıya çıktım. Kapıyı sessizce açtım. Ortalıkta kimse yoktu. Yatak odasının aralık duran kapısından baktım, eniştem yatakta sırtüstü uzanmış uyuyordu.
Sadece bir şort vardı üzerinde… Az kıllı geniş göğsü yavaşça inip kalkıyordu nefes alış verişinde… Aralık dudaklarına, sert hatlı yakışıklı yüzüne, uzun kirpiklerine baktım.
Bir kolunu dirsekten kıvırmış, eli yastığın üzerindeydi. Pazıları gerilmiş, kasları harika görünüyordu. Dümdüz karnı, kaslı bacakları… Offf… Elimi eteğin ince kumaşından önüme götürüp okşadım.
Ablamı bir kez daha kıskandım o anda… Parayı pulu siktir et, şu heykel gibi erkeği kapmıştı kaltak… Ne sikiyordur ablamı diye iç geçirdim. Gözüm şortunun önündeki kabarıklığa takıldı. Hafiften kımıldıyordu tümsek… Rüya mı görüyor ne?
Şeytan diyor, soyun çırılçıplak, git, yat yanına eniştenin… Okşaya okşaya uyandır. Uyandığında beni görse o vaziyette… Ne yapar acaba? İster mi beni? Yatırıp siker mi bir güzel? Yoksa kovalar mı? Bilemem ki… Rezil olmak da var. Orospu damgası yemek de…
Bakalım o beni istiyor mu? Tamam, hep beğendiğini söyler, iltifatlar eder ama… Ablamın kocası ne de olsa… Ah, bir istese… Bir tamam dese… Ne abla düşünürüm, ne ahlak, ne ensest… Yeter ki siksin beni… Bir kerecik… Bir kerecik sikse o bile yeter bana…
Enişteme baka baka, kendimi okşaya okşaya ıslandım iyice… O sıra kıpırdandı, yan döndü. Ben ürktüm, bir adım geriye kaçıp mutfağa gittim. Uyanmak üzereydi herhalde, kahvaltısını hazırlamalıydım. Hemen sessizce çalışmaya başladım.
Yarım saati geçmişti ki, mutfağın kapısında belirdi üzerindeki tek şortuyla… Uykulu gözlerini ovuşturarak bana bakıyordu. Ben de günaydın diyerek ona baktım. Bakar bakmaz önündeki kabarmış siki dikkatimi çekti.
“Zahmet etmişsin baldız, eline sağlık…” dedi hazırladığım kahvaltı masasını görünce…
“Ne zahmeti enişte?” diyebildim. Gözlerimi eniştemin önünden çekmeye çalışarak yüzüne baktım. Nereye baktığımı görmüştü adam… Hay Allah…
“Ben bir duş alıp geleyim hemen… Gece arkadaşlarla buluştuk, kafa çektik. Sabaha karşı geldim eve… Duşun altında kendime geleyim.” diyerek banyoya gitti.
Biraz sonra eşofmanlarını giymiş, şampuan kokularıyla çıktı geldi, masaya oturdu. Ben masayı donatmıştım. Çayını koydum, oturup kahvaltıya başladık.
“Sağ ol baldızım! Çok güzel kahvaltı hazırlamışsın!” dedi.
“Aman ne yaptım ki enişte, afiyet olsun!” dedim.
Hem kahvaltı yapıyoruz, çay içiyoruz, hem de havadan sudan, aileden, arkadaşlardan konuşuyoruz. Derken konu bacanağından, çok çalışıp az para aldığından açılmıştı.
“Ahh enişte ah, keşke durumu iyi birine gitseydim, kıt kanaat geçiniyoruz valla!” falan diye anlatıyordum enişteme sıkıntılarımı… Eniştem de,
“Ah Gül ah… Kızım kendin istedin o herifle evlenmeyi, yoksa ben seni Hollanda’da bir arkadaşımla evlendirecektim!” dedi. Gözlerim doldu,
“Ne desen haklısın enişte… Biliyorum bunu isteyen bendim, ama sevmiştim onu… O zaman bu durumların böyle olacağını bilemezdim!”
“Neyse, para sorununu takma kafana baldız, ablana söylerim her ay sana takviye para yollar!” Onun bu düşünceli jesti beni hem mutlu etmiş, hem de mahzunlaşmıştım. Dayanamadım ağzımdan kaçırıverdim boynumu bükerek,
“Ahh keşke sorun sadece para olsa enişte!” dedim, sustum son anda… Merak etti eniştem, yüzüme baktı,
“Başka ne sorununuz var?”
“Boş ver enişte…” falan dediysem de, anlatmam için ısrar etti. Üzerime geldi. Ben de zorlanarak, biraz da utanarak,
“Enişte nasıl anlatacağımı bilemiyorum, bacanağın öbür işi de artık yapamıyor. Ayda bir, iki ayda bir yaklaşıyor bana!” deyip hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.
Çok şaşırmıştı. Şaşkınlığını attıktan sonra sandalyesini benimkinin yanına çekti ve başımı tutup omzuna dayadı babacan bir tavırla,
“Tamam güzelim, ağlama… Senin için, kocan için elimden geleni yaparım, bakarız bir çaresine! Üzme kendini bu kadar… Yeter…” diye sakinleştirmeye çalışıyordu beni…
Gözlerimden yaşlar dökülüyordu ama bir yandan da aşağıda eşofmanının önündeki kabarıklık dikkatimi çekiyordu. Çok garip bir vaziyetteydim. Başım omzunda, bacaklarımız birbirine değiyor, mis gibi erkek kokusu burnumun direğini sızlatıyor. Öyle yakınız ki… Saçlarımı okşamaya başladı, ben eridim,
“Tamam baldız, ağlama artık canım!” dedi yine o sakinleştirici sesiyle… Ben yavaşça çekildim, ama çekilirken gözüm önündeki kabarıklıkta, kalkmış vaziyetteki sikindeydi yine.
“Ben çayları tazeleyeyim enişte…” diyerek kalktım. Çayları getirip tekrar oturdum.
Konuşmadan çayımızı yudumladık. Bir süre ne ondan bir ses çıktı, ne benden… Aklından neler geçiyordu acaba, bir bilebilsem… Halimi, pür melalimi söyledim işte sana… Mektubumu yazdım. Kocamın siki kalkmıyor, beni sikemiyor. Bir çaresine bakacakmış. Üzülmeyecekmişim.
Ne olabilir ki bunun çaresi… Kocamın sikini kaldıramayacağına göre… Bana çare bulman gerekmez mi enişte? Bana bir iyilik yapsan… Bak yalnızız evde… Bir sen, bir ben… Offf… Eniştem… Ah eniştem… Sonunda,
“Yav baldız anlamıyorum, daha genç adam, neyi var ki bu herifin? Bir de lafa geldi mi, ondan iyi yapan yok o işi!” deyiverdi. İçimi çektim,
“Öyledir enişte… Lafla yapar her şeyi, ama icraat yok!” dedim. Yüzüme baktı,
“Peki sen nasıl durabiliyorsun baldız? Valla ablanı iki gün yapmasam tepeme çıkar, müthiş azar!” dedi.
“Ne yapabilirim ki enişte? Mecbur kaderime razı olmaya çalışıyorum. Ben de dayanamıyorum, ama sokaktan geçen heriflerle yapıp orospu mu olayım? Ablam senle evlendiği için ne kadar şanslı! Keşke ablamın yerinde ben olsaydım!” derken gözlerim yeniden dolmuştu, ağlamaya başladım… Yavaşça tekrar yanıma sokuldu,
“Ağlama canım, istersen seni…” dedi ve sustu, cümlenin gerisini getiremedi. Başımı kaldırıp eniştemin yüzüne baktım. Sanki yüzü kızarmış gibi geldi bana… Oh my god… Yoksa? Gözlerine baktım,
“Evet enişte, beni?” diyebildim.
“İstersen eğer…” dedi, fakat takılmış kalmıştı ve cümleyi bir türlü tamamlayamıyordu. Ama öyle bir bakıyordu ki bana… Öyle sikici bakıyordu ki, ne demek istediğini anlamıştım hemen,
“Nasıl istemem ki enişte? Tam üç ay oldu bacanağın elini sürmeyeli!” deyip birden dudaklarına yapıştım.
Başta ikimizde de korku ve çekingenlik vardı öpüşürken. Ama 4-5 dakika sonra eniştem deli gibi öpüyordu beni. Elimi bluzumun üzerinden memelerime attı, taş gibi olmuş memelerimi avuçlarının içinde sıktı. Zevkle inledim.
“Off baldız of… Ablanın memelerinden daha dik, daha büyük bunlar… Ne zamandır bunların hayaliyle avunuyordum!” deyip bluzumu bir hamlede çıkardı.
Sütyenimden memelerimi kurtarıp yalamaya, emmeye başladı. Ben de ellerimi eniştemin saçlarının arasına geçirmiş, başını göğüslerime bastırırken,
“Oohhh… Biliyor musun enişte, ben de bu anı düşünerek kaç kere kendimi elledim! Hayalimdin hep sen benim, hep seni arzulamıştım!” diye mırıldanarak inliyordum memelerim öpülüp koklanırken…
Bir yandan da elini eteğimin altına sokmuş, geniş kalçalarımı sıka sıka, külotumun üstünden amımı okşaya okşaya bir hal oluyordu.
Eniştem daha fazla duramadı. Beni kucakladığı gibi dudaklarımı öpe öpe yatak odasına götürdü. Sertçe geniş ikiz yatağın üstüne bıraktı, bir çırpıda üstünde ne varsa çıkarıp attı. Kalkmış, havaya bakan sikiyle yatağın kenarında durup bana baktı. Ben de onu izliyordum hayran hayran… Kalın sikine, alttan sarkan koca torbalarına, kaslı vücuduna bakıyordum aç bakışlarla…
Topuklu terliklerim ayağımdaydı hala… Ayak ucumdan yaklaştı. Ayağımdan terlikleri çıkarıp fırlattı. Ayak parmaklarımı, parmak aralarımı, kırmızı ojeli tırnaklarımı yaladı, öptü. Sırayla bütün ayak parmaklarımı dudaklarının arasına alıp emdi. Ben zevkten kıvranıyordum.
Sonra ayaklarımı, ayak bileklerimi, baldırlarımı okşaya okşaya, dudaklarını gezdire gezdire yukarıya tırmandı. Başı eteğimin altına girmiş, külotumun kenarlarını yalıyordu şimdi… Eteğimin altından çıktı, kopçasını tutup bir cayırtıyla yırttı, ayağımdan çıkardı eteği… Yatakta üzerimde bir dantel tangayla kalmıştım.
Külotu yukarıya çekiştirip am dudaklarımın arasına kıstırdı. Kenarlarından amımın dudaklarını öptü, emdi, yaladı. Klitorisime baskı yapıyordu dantel külot… İnletiyordu beni… Sonra külotumu da yırttı. Zarif dantel külotum onun pençelerine dayanamamış, yırtılıverdi. Çırılçıplaktım artık…
Yanıma uzandı, öpmeye başladı. Sarıldım, birbirimizi somurduk. Boynumu, boğazımı, kulaklarımı deli gibi öpüyor, yalıyordu. Gözlerimi kapatmış inleyerek kıvranıyordum. Boynumdan omuzlarıma, oradan koltuk altıma geldi. Tertemiz koltuk altım parfüm kokuyordu. Kokusunu içine çekti, yaladı. Dilini gezdirdi. İyice delirdim artık…
“Oohhh… Enişte…” diye inledim.
Yavaşça aşağıya indi. Dakikalar sürdü inmesi… Göbeğimin deliğini, karnımı, her yerimi yaladı. Sonra sıra tertemiz, kaymak gibi amıma geldi. Dudaklarını dolaştırdı am dudaklarımda… Dilini klitorisime değdirdiğinde elektrik çarptı sandım, parmaklarımı saçlarına geçirip inledim,
“Ahhh… Ne yapıyorsun eniştem… Öldürüyorsun beni…” diyebildim.
“Asıl sen beni öldürüyorsun Gül… Amın da gül gibi baldız… Mis gibi… Kaymak gibi amın… Öyle güzel tadı var ki… Yaladıkça sulanıyor amcığın bebeğim… Ohhh…”
Bir yandan konuşuyordu mırıl mırıl, bir yandan yalayıp emiyordu. Hele dilini sertleştirip içime sokunca ben kendimden geçtim. Titreyerek ve kasılarak eniştemin ağzına boşaldım.
Bütün am suyumu yaladı yuttu. Boşalmıştım ama amım fırın gibi yanıyor, içine girecek bir şey istiyordu. Omuzlarından tuttum, üzerime çekmeye çalışırken yalvarıyordum,
“Hadi artık gir içime enişte! Kaç aydır yarak yüzü görmedim ben eniştem… Hadi…”
“Tamam aşkım gireceğim, şunu iyice bir ıslat bakalım!” diyerek doğruldu, taş gibi olmuş yarağını ağzıma verdi. Öyle güzeldi ki eniştemin yarağı… Resmen kemirircesine yalıyordum. Ben her yerini yalarken, eniştem de eliyle saçlarımı çekiştirirken,
“Ohhh! Yala aşkım, yala canım! Seni doyuracağım birazdan, bunu amına sokacağım!” diyordu. Benim ağzım dolu olduğu için sadece, “Hı hıı!” diyebiliyordum. Sikini epeyce yaladıktan sonra,
“Hadi ne olur gir içime artık, dayanamıyorum enişte, sik beni, doyur beni!” diyerek bıraktım sikini yalamayı… Bacaklarımı araladım, eniştem aşağı kayarak usulca sikini içime sokmaya başladı.
“Ohh… Canım baldızım… Amcığın daracıkmış. Ablanın amından daha dar… Off… Eldiven gibi sardın sikimi… Harikasın…”
Eniştemin siki amıma girdikçe heyecandan ve zevkten dudaklarımı ısırıyor, “Ohhhhhh!” diye inliyordum. Sonunda hepsi girmiş ve ufaktan git gel yapmaya başlamıştı. Beynimde şimşekler çakmaya başladı eniştemin yarağını am duvarlarımda hissedince…
“Ohhhh işte buuu! Devamm enişte! Ne olur hızlı yap! Ölüyorumm, ohhhhh!” diye inliyordu…
Hızlı hızlı pompalayıp, delice, hoyratça sikmeye, daha sert ve seri sokmaya başlamıştı. Zevkten bağırmamak için yastığı ağzıma bastırıyordum yattığım yerde…
Daha sonra beni kaldırıp domalttı, belimden tuttu, arkadan amıma geçirip daha sert sikmeye başladı. Bu arada başparmağıyla da göt deliğimi okşuyordu.
Altında durmadan kasılıyor boşalıyor, fakat doymak bilmiyor, içimden çıkmasını istemiyordum. Amıma sikini sokup çıkardıkça am sularım da fışkırıyor, bacaklarımdan süzüldüğünü hissediyordum o hengamenin içerisinde…
Yavaş yavaş artık eniştemden de boşalma sinyalleri gelmeye başlamıştı. Hareketleri iyice sertleşmiş, belimden tutup sert hareketlerle kendine çekip uzaklaştırıyor, kasıkları kalçalarımı dövüyordu.
Zevkten bayılmak üzereydim. Yatağın çarşaflarını avuçlarımın içinde sıkıyor, inleyip duruyordum. Eniştem tam boşalacağı sırada sikini çıkarttı ve hırlayarak belime, sırtıma boşaldı. Tenimde spermlerinin sıcaklığını duymak beni kendimden geçirdi.
“Erkeğimmm benim, seni çok seviyorum eniştemm!” diyordum sürekli…
“Ben de seni çok seviyorum canım baldızım!” diyerek boynumu öptü ve duşa girdi. O temizlenip çıktıktan sonra hemen ben girdim duşa… Ben bornozla çıktığımda eniştem yatakta sigarasını içiyordu. Gidip yanına uzandım.
“Eniştemm benim, bilsen ne kadar mutluyum!” diyerek eniştemi öptüm. O da sarıldı, dudaklarımı öperek
“Ben de mutluyum canım benim! Umarım biraz iyi gelmişimdir sana?” dedi.
“İyi gelmek de ne enişte, evlendiğimden bu yana hiç böyle mutlu olmamıştım!” diyerek bornozunun önünü açtım ve eniştemin kocaman sikiyle oynamaya başladım…
Parmaklarımın arasında anında eski sertliğini alıverdi eniştemin siki… Tam o sırada eniştemin cep telefonu çaldı. Uzanıp aldı telefonu, açtı. Arayan ablamdı. Bana sus işareti yaparak konuşmaya başladılar. Sesi açmış, ablamın konuşmalarını duyabiliyordum.
“Nasılsın kocacığım, ne yapıyorsun? Kaldım köyde ama aklım sende, ne yiyor ne içiyorsun?” dedi ablam.
“Valla kalktığımda çay kahvaltı hazırdı, herhalde kardeşin hazırlamış gitmiş!”
“Ooo görüyor musun sen? Hadi yine iyisin baldızın sana kıyamamış, aferin kıza, düşünceli kardeşim benim!” diye sevindi ablam, kocasına baktığım için memnundu.
Onlar konuşurken eniştemin kasıklarına kapandım, sikini okşamaya devam ederken, başını dudaklarımın arasına aldım. Dilim ve damağımın arasında sıktım başını, emdim…
“Ahh…” diye inledi eniştem elinde olmadan, ikiye kapaklandı… Bunu beklemiyordu. Ablam merakla sordu,
“Ne oldu canım?”
“Bir şey yok karıcım, ayağımı çarptım masaya…” dedi. Gözlerini devirerek bana bakarken, “Annen nasıl oldu, iyi mi? Gül de merak ediyordu, seni arayacaktı” diye konuşmasına devam etti.
Muzip bir tavırla gülümsedim. Gözlerinin içine baka baka ablamla konuşurken eniştemin sikini yalamaya devam ettim. Başını, gövdesini, taşaklarını, her yerini yaladım yuttum. Hasret kalmıştım böyle yarak yalamaya…
Ablamın adetidir, telefonda uzun uzun konuşur, cılkını çıkarır. Yine öyle yapıyor, köyden havadisler veriyordu kocasına… Eniştem ne yapacağını şaşırmış, kulağı karısında, siki baldızının dudaklarının arasındaydı. Ablam motor gibi konuşup dururken, eniştem zevkten inlememek için dudaklarını ısırıyor, bana kötü kötü bakıyordu.
Bu durumda kocam olsa ne yapardı acaba diye merak ettim içimden… Siki kalktığı zamanlarda, ufacık bir şeyden etkilenir, siki sönüverirdi hemen… Tekrar kaldırıncaya kadar akla karayı seçerdim.
Eniştemin hiç böyle sorunları yok görünüyordu. Ablamla sohbet ederken, siki taş gibi olmuş, zevkten kıvranıp duruyordu. Eh, bir de olayın tahrik edici yönü vardı tabi… Karısı telefondayken baldızı sikini yalıyordu adamın…
Ben de bu zevki arttırmaya karar verdim. Eniştemin bornozunu açtım iki yana, kendiminkini de… Üstüne çıktım, sikini belinden tutup amımın hizasına getirdim, içime almaya başladım. Islak siki amımın dudaklarını yara yara kaybolmaya başladı içimde…
Kasıklarımız yapıştığında zevkten dudaklarımı ısırdım. Eniştem de kıpkırmızı olmuştu. Tam o sırada ablam telefonda,
“Ne yapacaksın bugün? Bana bak, sakın karıya kıza gideyim deme, valla oyarım gelince!” dedi. Ben eniştemin sikinin üstünde kalçalarımı dalgalanmaya bırakmıştım o sırada… Eniştem,
“Yok yaa, nerden çıkarıyorsun? Valla gitmem, sen gelene kadar evden adımımı atmam dışarıya!” dedi. Dayanamayıp gülümsedim. Eniştem bana göz kırptı, ablama,
“Hem ne işim var elin pis karılarında, evde sikilecek mis gibi am dururken!” dedi. Ablam da,
“Aynen öyle canım… Sen uslu dur… Ben gelince acısını çıkarırız. Ben de çok özledim seni… Keşke burada olsan da bir güzel siksen beni… Amcığım kaşınıyor inan…” dedi.
Bilmiyordu ki, o an kız kardeşi kocasının sikini kendi kaşınan amına almış, oturuyor, kalkıyor, amcığının kaşıntısını gideriyor…