Birden Sokma Diye Ağlayan Evli Sürtük Vurucusu Tarafından Sert Darbelere Maruz Kaldı; Yazın eşimin ablası ve yakışıklı kocası tatil için bize geldiler. Hoş beş, hal hatır, gezmeler derken bir hafta geçmişti. Kocam resmi dairede çalışıyor, ben de ev hanımıyım, bir şekilde dar imkanlarla geçinip gidiyoruz. Akşam evde TV seyrederken kocam,

“Enişte yarın alışveriş merkezinde büyük indirim varmış, televizyonlar yarı fiyatına, yarın ablamla gidip bize bir 106 ekran HD LCD TV alır mısınız?” dedi. Enişte de,

“Olur kayınço, hallederiz!” dedi. Eşimin ablası atıldı hemen,

“Ben televizyondan ne anlarım canım? Gül ile gitsinler. Gül’ün beğendiği televizyonu alsınlar, kullanacak olan o zaten!” dedi.

“Abla evlat ne olacak?” dedim ben de…

Bir yaşında evladımız var. Zaten hamilelikti, doğumdu, loğusa dönemiydi derken evlat yüzünden kocamla aramız nerdeyse iyice açılmıştı. Yeni evli olduğumuz dönemde alıştığım ilgiyi ve tutkuyu kaybetmiştik. Kocam ayda bir falan yanaşıyordu bana… Belki de bunda, doğumdan sonra bana iyice küçük gelmeye başlayan sikinin etkisi de vardı. Eskisi gibi zevk vermiyordu kocam bana… Gencecik, güzel de bir kadın olarak öldürüyordu bu sıkıcı yaşam beni…

Yine de ilgisizliğini başka yönlere çekiyor, kocamın başka kadınlara gittiğinden şüpheleniyor, sık sık bu yüzden tartışıyorduk. Şimdi ablasıyla enişte gelince bir süre ara vermiştik savaşa… Bir şey yokmuş gibi davranıyorduk. Yeni televizyon biraz da kocamın barış çubuğu, rüşvet gibi bir şeydi. Ablası,

“Evlada ben bakarım, siz Murat’la gidin, kendi zevkine göre bir televizyon alın!” dedi. Bu teklif de herkes tarafından onaylandı, karar verildi.

Sabah erkenden Murat enişteyle beraber mağazaya gittik. Mağazanın önü erken gitmemize rağmen çok kalabalıktı, millet birbirini ezecek durumdaydı. Tabii yarı fiyatına TV almak için sabah altıdan beri bekliyordu herkes…

“Enişte kalabalıkta birbirimizi kaybetmeyelim!” diyerek koluna girdim.

Bu şekilde mağazanın açılmasını bekliyorduk. Fakat saat ilerledikçe ortalık gitgide daha da kalabalıklaşıyordu ve biz kalabalığın tam ortasındaydık. Kol kola olmamız bir şey ifade etmiyordu, ayrıca arkamda kalabalığın itmesiyle kasten olmasa da bana baskı yapan erkekler vardı. Rahatsız olmuştum iyice, yüzüm ekşimiş, geldiğime pişman olmuştum. Kulağına,

“Enişte çok kalabalıklaştı, ezileceğim, en iyisi önüne geleyim!” diyerek önüne geçtim.

Murat enişte de ellerini omuzuma koyarak beni ezilmekten, erkeklerin temasından korumaya çalışıyordu. Kalabalık sıklaştıkça eniştemle vücutlarımız bütünleşiyordu. Benim boyum daha kısa olduğu için kalçalarım aşağıda kalıyor, belim eniştemin önüne denk geliyordu. Vücut ısısını, önünün sıcaklığını ve erkek kokusunu hissediyordum.

Benim kasıklarım yanmaya başladı. O unuttuğum duygular, şehvet hissi geri geliyordu her dakika… Kendimi kaçırmaya çalışıyordum fakat mümkün değil… Eniştemin ayaklanmaya başlayan ve belimde hissettiğim sertliğinden kaçmaya çalıştıkça önümdeki adamın üstüne çıkmak zorunda kalıyor, bu kez geri çekiyordum kendimi… Kalabalığın içinde iki kaşık gibi iç içe yapışmıştık birbirimize…

Ara ara, etrafımızda toplanan kalabalık, girişe doğru hareketlenip deniz gibi dalgalandıkça enişte de arkamda hareket ediyor, kıpırdandıkça belimdeki baskı kalçalarıma, ince yazlık eteğimin arasından kıçımın yarığına temas ediyordu. İyice tedirginliğim artmıştı, ama yapacak bir şey yoktu.

Vücudumu yakan ateş kasıklarımı iyice sarmış, amımın ıslandığını, yüzümün, yanaklarımın kızardığını hissediyordum. Bir yandan da istemeden meydana gelen bu olay karşısında benim istekli olduğumu düşünmesinden korkuyordum. Başımı arkaya çevirip,

“Enişte istersen vazgeçip eve dönelim?” dedim.

“Bekledik bu kadar Gül… Biraz daha sabredelim, şimdi açılır kapılar…!” deyince sustum.

Eniştemin arkamdaki sertliği son kerteye ulaşmıştı herhalde, nerdeyse kalçalarıma bıçak gibi batıyordu. Bir sonraki dalgalanmada ayaklarımın yerden kesildiğini hissettim. Sele kapılmış gibiydim kalabalığın içinde… Neyse ki eniştem vardı, bırakmadı beni, ellerini belime doladı. Minnet duygusuyla, karnımda kenetlenen ellerinin sıcaklığıyla sesimi çıkaramadım.

Fakat o da bu arada kalkmış sikini kalçalarıma iyice hizalamış, kendine iyice bastırıyordu. Başımı arkaya döndürdüm kaşlarımı çatarak, yakışıklı yüzünde çaresiz bir gülümseme vardı, “yapacak bir şey yok” dercesine omuzlarını yukarıya kaldırıp gülümsedi. Çaresizce önüme dönmek zorunda kaldım.

İkimiz de biliyorduk ki, bir şehvet dalgası kaplamıştı bedenlerimizi… Fakat görmezden, bilmezden gelmek zorundaydık. Kalabalığın içinde bir santim dahi kıpırdayacak, kaçabilecek yer yoktu. Hiç olmazsa arkamda sikini sürtüp duran erkek yabancı değil diye düşünüp kendimi teselli ettim bir nebze…

Ve o erkek hareketlerini arttırıyordu iyice, kalçalarımın arasındaki sürtünmeleri arttı, belime dolanan kolların baskısı biraz daha çoğaldı. Sıcak ve hızlı hızlı alıp verdiği nefesini boynumda hissettiğimde boydan boya ürperdim ben de… Sanırım boşalıyordu.

Bir iki dakika sonra da toparlanmaya kalmadan mağazanın kapısı açıldı, artık içeri giriyorduk. Dakikalar geçtikten sonra sonunda girdik de… Zar zor LCD TV’lerin olduğu bölüme zorlukla gittik. Ben televizyonlara bakar gibi yaparken, bir yandan da göz ucuyla eniştemin önüne bakıyor, ıslaklığı görebiliyordum. Bakışlarımı önüne dikerek ikaz etmeye çalıştığım Murat enişte de farkındaydı önündeki ıslaklığın… Başkaları görmesin diye tişörtünü pantolondan çıkarıp önünü kapatmaya çalışıyordu.

İndirimdeki almaya niyetlendiğimiz bizim kesemize göre olan LCD TV’leri arıyorduk, ama sıra bize gelene kadar hepsi satılmıştı. Zaten çok az sayıda varmış. Görevliye sorduk,

“Merak etmeyin. Yarın tekrar gelecek!” dedi.

Biz de ufak tefek alış veriş yapıp eve gitmek için mağazadan çıktık. Ne düşüneceğimi, nasıl davranacağımı şaşırmıştım. Hiç konuşmuyor, soru sorarsa kaçamak cevap veriyor, bazen de ona çaktırmadan önüne bakıyordum.

Kocamla aramızdaki sorunları az çok o da biliyor olmalıydı. Nasıl böyle bir şey yapabilmişti bana karşı? Şartlar zorlasa da yapmamalı diye düşünüyordum bir an, kızıyordum ona… Bir an sonra da arkamda, kalçalarımda baskı yapan, boşalırken iyice kasılan sertliği aklıma geldikçe ateş basıyordu her yanıma… Eve geldik bu karışık düşünceler içinde… O da, ben de suskunduk. Karısına,

“Hava çok sıcak ve mağaza çok kalabalıktı, acil duş almam lazım!” diyerek banyoya kendini attı. Ben de beni aramaya başlayan kızımı biraz sevdikten sonra mamasını hazırlayana kadar enişte banyodan çıktı. Mama yedirme işini bitirip

“Ben de çok terledim, ben de bir duş alayım!” diyerek banyoya girdim hemen arkasından…

Kapıyı kapatıp üzerimde ne varsa çıkardım. Külodumun önü sırılsıklam olmuştu. Yıkanmış gibi duruyordu adeta… Banyo aynasında çıplaklığımı seyrettim. Doğumdan sonra yuvarlaklaşan hatlarımla, altı aylık emzirmeyle dolgunlaşan memelerimle tam bir kadın olmuştum. Kirli sepetine ilişti gözüm… Ellerim titreyerek kapağını kaldırdım.

Eniştenin baksır külodu en üstte duruyordu, katlayıp top gibi yapmış, öylece bırakmıştı. Parmaklarımın arasına alıp açtım. Külodun önü yaştı doğal olarak… Burnuma götürüp kokladım. Sperm kokusunu içime çektim. Benim götüme sürtünerek boşaltmıştı bu spermleri… Benim için… Beni isteyen, arzulayan, sikmek için deli olan bir erkeğin spermleriydi bunlar…

Aynadaki çıplak kadına baktım. Seks isteğiyle kısılan gözlerim, aralanan dudaklarım, kabaran meme uçlarımla sikişmek için kıvranan bir kadın vardı aynada…

Gözlerimi kapadım, bir elimle külodunu burnuma götürüp koklarken, diğer elimle kabarıp sertleşen memelerimi okşayıp oradan apış arama götürdüm. Parmağım klitorisime değer değmez titredim. Hemen duşun altına girip suyu açtım. Çıplak bedenimi soğuk fayanslara dayadım.

Akan suyun altında ılık damlalar vücudumu döverken ben gözümün önünde arkama sikini dayayan eniştemin yakışıklı görüntüsü, elim am dudaklarımda ve klitorisimde, okşayarak, parmaklarımı içime sokarak, titreyerek orgazm oldum. İnlemelerimi duymasınlar diye dudaklarımı ısırıyordum. Hülya abla içeriden seslenince aceleyle duşumu alıp çıktım ben de…

Akşam üzeri kirlileri yıkamak için banyoya girdiğimde aklıma geldi. Kocam ya da ablası görmeden ıslak külotlarımızı alıp yıkamalıydım. Mastürbasyonun zevkinden işlediğimiz suçun delillerini ortadan kaldırmayı unutmuştum. Heyecanla kirli sepetinde külodumu aradım. Yoktu. Eniştemin baksırını aldım. Duştan sonra tıraş olmak için yine banyoya girmişti. Acaba?

Baksır külot yine minik bir top haline getirilmişti. Açtığımda arasında benim ıslak külodum duruyordu. Benim zevk sularımla ıslanan tanga külodumu kendi külodunun içine sarmıştı sapık… Sanki beni siker gibi… Ürperdim. Hemen kirlilerin içine attım iki külodu da… En ıslak, en çılgın hayallerimi kurup mastürbasyon yaparken bile böyle heyecan yaşamamıştım.

Akşam kocam geldi,

“Ne yaptınız?” diye sordu. Murat enişte de anlattı yaşadıklarımızı, arkamda sürtüne sürtüne boşalmasını es geçerek tabi…

“Kalmamış, yarın tekrar gelecekmiş. Valla bugün canımız çıktı, ben bir daha o kalabalığa girmeyi göze alamam. Yapacak işlerim de var. Nasıl olsa yarın tatil, bu defa da siz ablanla gidin alın! Gül evlada baksın…” dedi. Kocam da kabul edince,

“Ama sabah çok erken gidin. Yoksa yine kalmaz!” diye ilave etti.

Yemeğimizi yedik. Yatma zamanı gelmişti, eşimle evladı uyuttuktan sonra gittik yattık. Yatağa girer girmez hemen üzerimde ne varsa soyunup kocama sarıldım ve onun külodunun üzerinden okşaya okşaya sikini kaldırdım. Nerdeyse iki hafta olmuştu sevişmeyeli, o da özlemişti anlaşılan, siki hemen kalkmıştı. Ben donunun içine elimi sokup çıkarmaya çalışınca kocam,

“Dur biraz, uyusunlar da öyle sikişelim!” dedi. Benim sabrım yoktu, ısrar ettim. “Kadın bu ne acele? Kudurdun mu?” dedi. Ben de cilve yaptım,

“İki haftadır dokunmadın bana, canım çok istiyor kocacığım!” diyerek kocamın külodunu çıkarıp üstüme çektim, bacaklarımı aralayıp arasına girmesini sağladım. Dudaklarıma eğildi, öpüştük. Sabırsızca sikini tutmuş, amıma sokmaya çalışıyordum.

“Önce biraz sevişseydik ya?” dedi.

“Sikin kalkmış işte kocacığım… Taş gibi… Tam amıma göre… Hadi sok onu bana… Sonra sevişiriz!” deyip sikişmeye başladık.

Bir müddet üstümde gidip geldi. Baktım, sakin sakin gidip geliyor, beni delirtiyor, yuvarlanıp üstüne çıktım. Siki içimden çıkıvermişti hemencecik… Sabırsızlıkla alıp amıma soktum ufak bamyayı… Çılgın bir tempoyla sikinin üstünde oturup kalkmaya, kalçalarımı titretmeye başladım. Sik ufak da olsa bir temas sağlıyor, birbirine çarpan kasıklarımızın arasında ezilen klitorisim de istediğim zevki veriyordu bana…

Az sonra istediğim olmuş, zevk dalgaları sarmaya başlamıştı ikimizi de… Eğilip memelerimi emdirdim kocama… Sonra da dudaklarını somurdum. Dilimi ağzının içine sokarken kalçalarımı da indirip kaldırmayı ihmal etmiyordum. En sonunda birlikte, aynı anda, zevkten feryat etmemek için dudaklarımı ısıra ısıra boşaldık.

Kasılmalarımız bitince doğrulup sikini içimden çıkardım, ışığı yakmadan doğru banyoya gittim. Bizimkilerin kapısının önünden geçerken Hülya ablanın inleme sesi duyuluyordu. Demek ki Murat enişte hızını alamamış, karısıyla sikişiyordu zevkle… Banyoya girip bacak aramdan kocamın spermlerini temizledim, kocamın yanına gidip yattım.

Sabah kocamla ablası geç kalmamak için erkenden çıkıp gittiler. Ben de arkalarından kalkıp banyo yaptım. Kahvaltı hazırlamaya başladım. Murat enişte de bir saat sonra uyandı, banyoya gidip duş aldı. Uzun saçları ıslak ıslak, üstü çıplak, altında dar bir eşofmanla mutfağa geldi. Bakmamaya çalışıyordum ama, kaslı gövdesi, gergin pazıları, karın kasları bakılmayacak gibi değildi ki… Sık sık istemsizce gözüm ona kayıyor, sonra yüzüm kızararak başımı çeviriyordum.

Ben her zamanki gibi giyinmiştim. Altımda her zaman ev içinde giydiğim, uzun beyaz bacaklarımı ortada bırakan bir kısa şort, üzerimde askılı, penye bir tişört vardı. Sütyen giymiyordum evin içinde… Normalde tişörtümün içinde portakal gibi yuvarlacık duran memelerimin uçlarının nedense kabardığını, belli olduğunu fark ettim ama yapacak bir şey yoktu. Murat enişte beni o halimle görmüştü.

Mutfak masasının önündeki sandalyede oturuyor, havadan sudan sohbet ediyordu benimle… Fakat ikimizin de aklında dünkü olay vardı, emindim buna… Meme uçlarımın kabarmasına, tişörtümü zorlamasına da dünkü olaylar neden olmuştu. Şimdi de eniştemin çıplak kaslı vücudu…

Konuşuyorduk ama eniştenin gözleri üzerimden ayrılmıyordu hiç… Yürüdükçe oynaşan kalçalarımı, eğilip buzdolabından kahvaltılık aldığımda iyice belirginleşen yumruk gibi olmuş kukumu, masaya eğilip tabak bardak koydukça açılan dekoltemden memelerimi, kabarık uçlarını izliyordu. İzledikçe eşofman altının önündeki kabarıklık da büyüyordu gitgide…

Hava iyice elektriklenmişti. Bana bakan gözleri çakmak çakmak yanıyordu. Bense ona, sikici bakışlarına aldırmayan sert davranışlarla onu onaylamadığımı göstermeye çalışıyordum.

Kahvaltıya oturduk. Kucağımda evladın mamasını yedirdim bir süre… Başka hiçbir şeyle ilgilenmiyordum bu sırada… Mesajımı vermiştim enişteye… “Ben evlatlı, namuslu bir kadınım. Sana yasak bölgeyim.”

Kızım mamasını bitirdi. Murat enişte benim kahvaltı yapmam için uzanıp kucağımdan aldı evladı… Alırken eli memelerime dokundu, ceryan çarpmış gibi oldum. Yine de aldırmadan kahvaltı yapmaya başladım. Bir süre oturup bana baktı, kızımı sevdi, sonra kucağında evlatla oturma odasına gitti.

İçeriden sesleri geliyordu. Alt üst olmuştum sıcak elinin memelerime temasıyla… Yanaklarım alev alev yanmaya başlamıştı. Kahvaltı yapmayı bıraktım. Evyedeki bataryanın soğuk suyunda yüzümü yıkadım, kendime gelmeye çalıştım.

Masayı toparladım sonra, ortalığı temizledim. İşimi bitirince içeriye gittim. Kızın uykusu gelmiş, gözleri kapanmaya başlamıştı. Duygusuz olmasına çalıştığım, biraz sert çıkan sesimle,

“Enişte, evladı uyutacağım, verir misin?” dedim.

Enişte evladı verirken yine memelerime dokundu. Yine içimi titretti bu hareketiyle… Evladıalıp odasına götürdüm, uyutup geldim. Sanki hiçbir şey olmamış gibi bana baktı,

“Bizimkiler ne zaman gitti?” dedi.

“Bir saat oluyor.” dedim.

“Ooo, akşama ancak gelirler!”

“Evet, ben en iyisi şimdiden akşam yemeğini hazırlayım!” diyerek mutfağa gittim. Biraz içeride durduktan sonra enişte de arkamdan mutfağa geldi. Ocakta yemek için hazırlık yapıyordum. Arkamdan yanaştı ve

“Ne yapıyorsun?” dedi.

“Ne yapabilirim enişte? Yemek!” dedim. Eşofmanın kabarık önünü kalçalarıma dayayınca dayanamadım, hışımla arkama döndüm.

“Ya enişte ne yapıyorsun sen?” dedi. Umursamaz bir tavırla

“Hiiiç!” dedi…

“Enişte, bu yaptığın olmuyor ama!” Gülümseyerek, pişkince,

“Ne yapıyorum ki?” dedi.

“Daha ne yapacaksın ki? Dün mağazanın önünde, bugün burada… Yarı çıplak evin içinde dolanıp duruyorsun… Şu önünün haline baksana! Hiç saklamıyorsun da!”

Bir karış mesafe vardı aramızda… Burun burunaydık ve eşofmanın önü sanki salatalık koymuş gibi bana doğru çadır kurmuştu. Büyüklüğü dışarıdan bile belli oluyordu. Korkmaya başlamıştım artık… Ne kocam, ne ablası vardı evde… İkimiz yalnızdık.

“Evet, sikim taş gibi… Ama ne yapabilirim Gül, suçlu sensin. Sana dayanamıyorum! Öyle güzel, öyle seksi kadınsın ki… Delirtiyorsun beni…” dedi ve sarılıverdi.

Zaten ip askılı tişörtten yarısına kadar meydanda olan memelerim, onun kaslı göğsünde eziliyor, çıplaklığı, kaslı bedeninden yayılan testosteron kokusu aklımı başımdan alıyordu. Yine de aklımı başıma toplamaya,

“Enişte yapma, hem bir duyulsa ne oluruz biliyor musun?” diyerek itiraz etmeye, kollarından kurtulmaya çalıştım.

“Kim duyacak kız? Evde bir sen, bir ben varım! Sevişmek istiyorum seninle… Becermek istiyorum… Sen de istiyorsun… Kendini bana bırak… Seni mutlu edeyim… Lütfen…” dedi ve dudaklarıma yumuldu. Kaçmak istedim umutsuzca, ama bırakmadı beni, mengene gibi sardığı kolları bir santim bile gevşemedi. Yalvardım,

“Yapma enişte… Bırak beni… Gelirler şimdi!”

“Akşama anca gelirler, o zamana kadar da seni beş posta sikerim!” dedi ve tekrar dudaklarıma yapıştı.

Mücadele ediyordum ama bir yandan da içimde yükselen şehveti bastıramıyor, kontrol altına alamıyordum. Doğru söylüyordu piç… Akşama kadar yalnızdık evde… Dediği gibi evire çevire sikerdi beni… Ne bağırmanın, ne de eniştenin ezici, yok edici erkek kuvvetine karşı koymamın bir yararı olabilirdi.

Yıldırım hızıyla her şeyi düşünmeye çalışıyordum. Evlat? Odasında uyuyordu. Saatlerce uyuyacaktı o da… Mutfak bankosuna yaslamıştı beni, bastırıyordu. Dudakları dudaklarımda bastıra bastıra öpüyor, dili dudağımda dolaşıyordu. Elleri de memelerimi sıkıp sıkıp bırakıyordu. Kalçalarını da bastırıyordu bedenime… Önündeki sertlik ezercesine, oyarcasına kasıklarımda dolaşıyordu.

Direnmek anlamsızdı. Ben de bıraktım direnmeyi… Bir süre nötr kaldım. Sert erkek ellerinin bedenimin her yerinde dolaşan temasını, okşamalarının verdiği zevki dinledim gözlerimi kapatıp… Sonra da karşılık vermeye başladım enişteme… Adeta saldırıyorduk birbirimize… Dudaklarımız birbirini yiyordu. Elleri delice bedenimde dolaşıyor, askılı tişörtümün askılarını omuzlarımdan indirip sütyensiz, çıplak memelerimi yoğuruyordu.

Savrula savrula, öpüşe öpüşe mutfaktan çıkmış, koridoru kat ediyorduk. Duvara yasladı beni… Kollarımı yukarıya kaldırdı, parmaklarını parmaklarıma kenetleyip duvara yapıştırdı. Bacağının birini bacaklarımın arasına sokmuş, şortun üstünden amıma baskı yapıyor, dudaklarımı emiyor, beni zevkten delirtiyordu.

Tişörtümü çıkardı. Eğilip memelerimi tek tek ağzına alıp emmeye başladı. Öyle tutkulu bir sevişmesi vardı ki, zevkten inletiyordu beni… Kocamdan hiç görmediğim bir muameleydi bu… Memelerimden aşağıya indi. Şortumu, içimdeki tanga külotla beraber hızla aşağıya indirdi. Önümde yere kapandı. Ayak parmaklarımın uçlarından başlayarak öpmeye, yalamaya başladı.

Titriyordum. İlk defa böyle bir şey geliyordu başıma… Evimde… Kocamla yaşadığım, seviştiğim evimde yabancı bir erkeğin önünde çırılçıplak, şaşkın, şehvetli, kızışmış bir kadındım şu anda… İsteniyordum. Bir erkeğin tutkulu sevişmesi karşısında çaresiz, gittikçe yükselen, içimi kaynatan seks isteğimle şaşkındım.

Ayak parmaklarımı, bileklerimi yalayan dudaklar yükseldi, dizlerimi, baldırlarımı aştı. Sertçe araladı bacaklarımı, apış arama öpücükler yağdırmaya başladı. Sıcak dilini am dudaklarımda hissedince istekle biraz daha araladım bacaklarımı…

Kısa bir an geri çekilip üzerindeki eşofmanı sıyırdı, fırlatıp attı. Biçimli, kaslı gövdesi çırılçıplak kaldı. Sonra tekrar bacaklarımın arasına girdi. Dili klitorisimde dolaştı. Zevkle inledim. Dudaklarını kocaman açıp amımı tümüyle ağzına aldı. Emdi. Ellerimi istemsizce kasıklarıma gömülen başına götürdüm, parmaklarımı uzun siyah saçlarına geçirdim. Gözlerim zevkten kısılmış, önümde devinip duran siyah saçlı başı izliyor, zevkten zevke savruluyordum.

Kollarını bacaklarımın arasından geçirdi sonra… Ağzını amıma gömmüş bir şekilde yavaşça yükseldi, yükseldi. Sırtım koridorun duvarına dayalı, bacaklarım omuzlarında beni de havaya kaldırıyordu. Yalayıp duruyor, emiyordu amımı… Dilini içime sokuyor, çıkarıp amımın etrafını yalıyor, kalçalarımda kasılan parmaklarının uçları arka deliğimi okşuyordu. Durmadan kasılıyordum. Boşalıyordum evet… Arka arkaya… Deli ediyordu beni… Bacaklarım omuzlarında sallanıp duruyordu havada…

Son kasılmamdan sonra başını geri çekti. Yavaşça, incitmekten korkarcasına aşağıya indirdi beni… Santim santim indim kaslı erkek gövdesinden, bir ağaçtan iner gibi… Sonunda ağacın dalına takıldım. Önünde iyice sertleşmiş sikine dayanmıştım. Alttan batırıp duruyordu sikini…

O kadar ıslanmama rağmen, defalarca boşalmama rağmen dudaklarımı ısıra ısıra, zorla içime sokabildim aletini… Yine santim santim aşağıya indim, sikini tamamen içime aldığımda bir ohh çektim. Bacaklarımın arasında balta sapı vardı sanki… Amımı doldurmuş, vajinamın duvarlarını tef gibi germişti kalın siki… Kulak mememi emerken fısıldadı,

“Nasıl? Güzel mi? Hoşuna gitti mi yarrağım? Dün yaşadıklarımızdan sonra her dakika bunun hayalini kurdum. Amına girmenin hayalini… Ohhhh… Tam tahmin ettiğim gibi… Daracık amcığın Gül… Sikimi eldiven gibi sardı amcığın… Ohhh…”

Onun bu pervasız, utanmazca konuşmaları en az sikinin verdiği zevk kadar çıldırtıyordu beni… Boynuna sarıldım sımsıkı… Kulak mememi yalayan, beni huylandıran dilinden kurtuldum. Bu kez ben onun dudaklarına yapışıp dilimle o dili okşadım.

“Ohhh… Evet enişte… Çok hoşuma gitti… Deli ettin beni sen de… Dünden beri rüyada gibiyim… Kocamla zorla seviştim dün gece… Ben de seni hayal ettim o beni becerirken… Ahhh… Şeyin kocaman… Sanki kazığa geçirmiş gibiyim enişte… Ohhh…”

Kollarıyla sımsıkı sardı beni… O vaziyette acele adımlarla, öpüşmeye ara vermeden yatak odasına götürdü beni… Yatağa yatırdı. Koca sikinin içimden çıkması hoşuma gitmemişti. Ama sevişmeyi bırakmamıştı benimle… Tekrar eğilmiş, ayak parmaklarımı emiyor, yalıyor, bacaklarımı okşuyordu.

İnlemelerim tekrar artmış, nefes alışlarım hızlanmıştı. Soluk almaya çalışıyordum erkeğimin verdiği zevkin altında… Tekrar yalaya yalaya bacaklarımdan yukarıya çıktı, amıma geldi. Ayak bileklerimden tutup bacaklarımı ikiye ayırdı, yukarıya kaldırdı.

Evladın bezini değiştirir gibi kalçalarımı da kaldırmıştı hafiften… Amım götüm gözlerinin önündeydi. Tekrar amıma kapandı dudaklarıyla… Yaladı, yaladı… Emdi… Amımdan aşağıya indi, göt deliğimi yaladı, dilinin ucunu içeriye sokmaya çalıştı. Titredim, zevkten kasıldım. Büzüğümü okşayan sıcak dil öldürüyordu beni…

“Ohhh… Mis gibi duş şampuanı kokuyor götünün deliği Gül… Tazecik… Minicik… Pespembe… Hiç ellenip koklanmamış bu göt deliği… Kocan seni hiç sikmedi mi yoksa burandan?” Kıvrandım…

“Hayır… Parmağı bile zor giriyor. Nasıl sikecek enişte? Ama… Ohhh… Dilin çok zevk veriyor… Harika…” diyebildim inlemelerimin arasında…

Göt deliğimi vakumlayarak emiyor, dilinin ucunu sivriltip deliğimin içine sokmaya çalışıyordu. Enişte sırayla amımı ve göt deliğimi yalarken titremeye başladım, boşalıyordum. Amım vıcık vıcık am suyuyla ıslanmıştı, hepsini yaladı, sularımı içti içine çeke çeke….

“Oooohhh, rahatladım ben enişte!” dedim yorgun bir sesle… Fakat o emmeye devam ediyordu. Yalayarak yukarı çıktı, memelerimi emiyordu. Boynuma geldi. Vantuz gibi yapıştığı boynumu emerken, zevkten kıvranarak,

“Yavaş enişte, lütfen… Morartırsın, fazla emme oraları!” diye mırıldandım.

Boynumu emmeyi bıraktı. Dizlerinin üstünde doğruldu. Sikini ağzıma getirip dudaklarıma sürtmeye başladı. Siki öyle kalındı ki, kafasını küçük ağzıma alamıyordum. Sadece uç kısmını emiyor, dilimi ucundaki deliğinde, şapkasının kenarlarında gezdiriyordum. Saçlarımdan tutup kendine çekti, sikinin kenarlarını yalattı boydan boya… Yapabildiğim kadar yaladım, sırılsıklam yaptım güzel sikini…

Bırakıp tekrar aşağıya indi. Bu kez o amımı yalıyordu. Yine… Dilini gezdirdiği her yerim küçük titremeler yaşıyor, ben zevkten kıvranıyordum. Artık sabırsızlanmaya başlamıştım.

“Yeter artık enişte… Dayanacak halim kalmadı… Sok ne olur yarağını! Hadi… İçime sok… Amıma sok…” diye inliyor, yalvarıyordum. Bacaklarımın arasında doğruldu, yaklaştı. Hevesle, şehvetle araladım bacaklarımı… Girmesini bekledim. Girmedi hemen… Sikini tutup amımın ıslak dudaklarına, klitorisime sürttürdü. Delirtiyordu bu adam beni… Yavaş yavaş itti yarağını… Kafasını soktu. Hemen girmiyor, alıştıra alıştıra yapıyordu. Az önce içimden çıktığı halde yine zorlanıyordum sikini almakta… Kıvranıyordum altında,

“Ooooohhh çok güzel!” diye inliyordum.

Gerçekten böyle güzel bir his olamazdı. Böyle bir şey yaşamamıştım ömrü hayatımda… Kocamın on santimlik siki bu zevki hiç yaşatmamıştı bana… Yirmi santimden fazla uzunluktaki erkeklik organı, kalın kalın, amımı yara yara giriyordu içime… En sonunda yarağını sonuna kadar soktu. Zavallı, minicik amım o kadar dardı ki, yarağını sımsıkı sarmıştı. İleri geri yaparak cinsel organlarımızın birbirine alışmasını, rahatlamasını sağladı. Amımın sularının da yardımıyla içim iyice kayganlaşmıştı. Artık rahatça girip, yarıya kadar çıkarıp, tekrar sokuyordu.

“Oooohhh… Canımmm… Erkeğimmm… Çok güzelmiş yarağının tadı… İçimi yakıyor… Sookkk… Kökle amıma!” diye inliyordum. O da kökleyip pompalayarak sikmeye devam ediyordu beni…

Sonra sikini içimden çıkarıp yatağa sırtüstü yattı. Dimdik tavana bakan dikili taşın üstüne tırmandım bekletmeden, içime soktum, üstüne oturdum. Götümü sağa sola kıvırıp, yukarı aşağı zıplıyor,

“Sik bir tanem, soookkk!” diye inliyordum.

Ben üstünde kalçalarımı çalkalaya çalkalaya kendimi siktirirken, o da yattığı yerden pençelerini uzatıp portakal gibi yuvarlacık, uçları parmak gibi kabarmış memelerimi okşuyor, sıkıyor, ara ara kafasını kaldırıp uçlarını emiyordu. Oturup kalkarken sikinin üzerinde aklıma dünkü dayaması geldi,

“Oh eniştem… Mağazanın önünde yarağın nasıl kalkmıştı öyle… Neredeyse eteğimi yırtacaktı!” dedim inlemelerimin arasında… Eniştem de,

“Eteğini değil göt deliğini yırtacağım şimdi!” deyip götümü parmaklamaya başlayınca iyice delirdim artık… Zıplamalarımı hızlandırdım. Ben hızlandıkça enişte de alttan vuruyor, adeta savaşır gibi sikişiyorduk. Sonunda birlikte, aynı anda boşalmaya başladık. Herif öyle boşalıyordu ki, içimi dolduran dölleri bitmek bilmiyordu.

Geniş göğsüne yığılıp kaldım. Siki hala amımdaydı. Biraz öyle kalıp dinlendikten sonra sertliğini biraz kaybeden alet içimden çıktı. Ben de eniştemin üstünden kalktım. Dölleri amımdan süzülüyor, bacaklarımdan yol bulup aşağıya akıyordu.

“Hiç sormadın içime boşalırken?” dedim laf olsun diye… Gülümsedi.

“Ablan anlatmıştı bir ara, doğumdan sonra korunduğunu laf arasında öğrendim. Onun için sormaya gerek görmedim. Kocanın seni sikemediğini de biliyorum.” dedi.

“Pislik…” dedim ben de gülerek… “Benim sevişmeye susadığımı biliyordun yani öyle mi?”

“Evet canım… Dokunmam yetecekti sana… Öyle de oldu…”

Haklıydı. Dokunması yetmişti altına yatmam için… Sikini yemem için kalabalık arasında arkama dayanması yeterli olmuştu. Elimi amıma kapatıp banyoya koştum. Güzelce yıkayıp temizledim. Murat enişte de kalktı, sikini yıkayıp geldi.

Yatakta birbirimize sarılmış yatıyorduk ki, evlat ağladı.

“Ben mamasını yedirip geleyim!” diyerek kalktım ve çıplak vaziyette evladın yanına gittim. Mamayla, evlatla uğraşırken dinlenmiş olduk. Mamasını içen kızı uyutmaya çalışırken yanıma geldi çırılçıplak… Koca siki yine kalkmış, sertleşmişti. Sikini sıvazlayarak bize baktı… Yatağında uyumamak için direnen kızın bir an önce uyuması için dua ediyordum aç gözlerle eniştemin elindeki sike bakarken… Fısıltıyla sikini göstererek,

“Hadi artık Gül… Bitir şunu…” dedi. “Baksana benim evladın haline… Okşamanı bekliyor…” Güldüm,

“Bu ne ya enişte?” diye fısıldadım ben de… “Ne azgın şeymiş bu böyle? Yine mi am istiyor?” dedim.

“Hem am istiyor, hem göt istiyor Gül… Bu böyle işte… İkisine de girmeden rahatlamaz…” dedi şımarıkça, kendinden emin bir edayla…

“Am olur ama göt olmaz enişte… Söyle sen ona…” dedim.

Dudaklarımız birleşti. Artık hiç çekinmiyor, utanmıyordum. Yabancı bir erkeğin yanında çırılçıplak, sanki onun karısıymış gibi, her yerim meydanda evlat uyutuyor, amdan, götten bahsedebiliyordum. Bir gün önceki masum ev kadını ben değildim sanki… Hemen, uykuya dalan evladın yatağının önünde halıya uzandık, 69 pozisyonuna getirdi beni… Erkeğim amımı yalarken, burnuma uzattığı koca sikle ilgilenmeye başladım ben de…

Yine amımı götümü yalamaya başlamıştı. Amımı yalarken parmakları ıslak ıslak göt deliğimde dolaşıyordu. İyice tükürükleyip ıslattığı işaret parmağını ıslak deliğime daldırdı, yavaş yavaş ilerleyip göt deliğime, dibine kadar soktu parmağını… Kaygan parmak arka deliğimde gidip gelirken amımı yalıyor, kıvrandırıyordu yine…

69 pozisyonundan çıkıp tekrar öpüşmeye başladık. Amımı yalayan dudakları am sularımla parlıyordu. Dilimin ucuyla yaladım o ıslak dudakları, emdim. Dillerimiz birbirini okşadı. Memelerime indi, oradan amıma… Sularım çağlamaya başlamıştı yine… Koltuğa uzanıp bir yastık aldı, karnımın altına koyup domalttı beni… Arkamdan yaklaşıp amımı götümü yaladı ıslak ıslak… Zevkle götümü havaya kaldırdım. Ağzını göt deliğime kapatıyor, vantuz gibi içine çeke çeke emiyordu. Niyetini anlamıştım. Götümden sikmek istiyordu beni…

“Ohhh… Enişte, çok hoşuma gidiyor. Ama bırak götümü de, amımı sik… Hadi canım… Aşkım… Erkeğim benim… Her an gelebilirler… Yarım kalmak istemiyorum… Hadi amımdan sik beni… Sok amıma…” diye kıvrandım.

Doğruldu, arkamdan yaklaştı. Kalçalarımı tutup sikini soktu amıma… Bu kez değişik bir açıdan amıma giren yarak zevkten delirtiyordu beni… Gidip geliyor, başına kadar çıkarıp tekrar sokuyordu.

Islak sikini çıkarıp götümün deliğine bastırdı, ileri attım kendimi,

“Orası olamaz enişte, hiç vermedim oradan! Hem alamam, seninki çok büyük, yırtarsın, ölürüm inan ki!” dedim. Yine de tüm yalvarmalarıma karşın ısrar edince dayanamadım,

“Tamam enişte… Ama sadece kafasını deneyelim, olursa hepsini alırım! Ama önce güzelce krem sür!” dedim çaresiz… Beni göklerde dolaştıran sikici eniştemi bu isteğinden mahrum bırakamazdım. Dayanamazdım buna…

Aynanın önünde duran kreme uzandım aldım, arkaya enişteme uzattım krem kutusunu… Kreme parmaklarını daldırıp yoğurt gibi aldığı kremi göt deliğime iyice sürüp parmaklamaya başladı. Şimdi parmağı daha rahat girmişti. Önce bir parmağını, sonra ikinciyi soktu. Kaygan parmağın verdiği zevkle götüm iyice alışmış ve açılmıştı. Parmaklarını çekip yarağının kafasını göt deliğime denk getirdi, hafif yüklendi. Korkuyordum, soğuk ter dökmeye başlamıştım.

“Enişte yavaş ne olursun! Alıştırarak sok!” diyordum, yalvarıyordum. O da beni kırmıyor, aynısını uyguluyordu. Kafası girince,

“Aaahhh!” diye inledim.

“Acıdı mı kız?” dedi. Dudaklarımı ısırarak,

“Biraz…” dedim. “Dayanılmayacak gibi değil şimdilik enişte… Devam et sen…”

İleri geri yaparak yavaş yavaş sokuyordu sikini… Sonunda son bir hamleyle köküne kadar soktu. Biraz durup bekledi. Hafif hafif ileri geri yaparak götümü sikiyor, parmaklarıyla da amımı okşuyordu.

“Bak gördün mü canım, aldın işte!” dedi.

“Evet aşkım, o kocaman yarağı götüme aldım ya, artık ölmem! Sik götümü aşkım, hızlı sik!” diye inliyor, arka deliğimi yara yara girip çıkan kalın organdan zevk alıyordum.

Yarağını arkamdan tam olarak çıkarmadan, kafasına kadar çekip, geri sokuyordu… Zevk alıyordum, amımı kurcalayan parmakları sularımdan ıslanmıştı yine… Ne kadar sürdü bilmiyorum… Defalarca boşaldım altında… Hem klitorisimi ezen, amıma girip çıkan parmaklarından zevk alıyordum, hem de göt deliğimdeki sikinden… Sonunda feryat etmeye başladım.

“Oohh bittim ben enişteeee! Hadi sen de gel, mağazanın önünde boşaldığın gibi boşal… Ama bu sefer götüme boşal… Götümü döllerinle doldur eniştem benim…” diye inliyordum.

Benim bu inlemelerim, yalvarmalarım eniştemi daha da tahrik ediyor, siki daha da büyüyordu deliğimin içinde… Hızlandı gidip gelmeleri… Belimi kavrayan parmakları sımsıkı kasıldı canımı acıtarak… Kendine çekti,

“Geliyorum aşkım!” diyerek bana kenetlendi adeta, götümün içine boşalmaya başladı…

İkimiz de bitmiştik. Boşaldıktan sonra biraz dinlendik, sonra kalkıp sırayla banyo yaptık. Bacaklarım ayrık ayrık yürüyebiliyordum evin içinde…

“Ne biçim yürüyorsun kız?” diye sordu gülerek… Boynuna sarılıp öptüm dudaklarından,

“Ne yapayım enişte… Götümü dağıttın! Ama pişman değilim. Anal seksin bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum!” dedim.

Karısıyla kocam şüphelenmesinler diye, onlar gelmeden evden çıkıp çarşıda dolaşmaya gitti. Akşam da eve onlardan çok sonra, geç geldi. Eniştem geldiğinde biz kocamın istediği televizyonu kurmuş, seyretmeye başlamıştık bile… Kocam kucağında evlatla, ablasıyla televizyon izlerken ben çerez getirmek için mutfağa gittim. Enişte de arkamdan geldi, sımsıkı sarılıp boynumda dudaklarını gezdirdi. Ürperip kendimi çektim, kısık sesle inleyerek,

“Yapma enişte… Yakalarlarsa mahvoluruz valla… Uslu dur… Merak etme bir fırsatını bulur, yine sevişiriz seninle…” Elimi arkama atıp pantolonunun önündeki kabarıklığı avuçladım. “Bunun tadını aldım artık… Sen istesen de istemesen de beni sikmek zorundasın artık…”

“Merak etme prensesim… Bu sik ablan kadar senin de artık… Ne zaman istersen emrine amade…” dedi eniştem.

Gece televizyonun sevincini yaşayan kocam da sikti yatakta, ödülünü almak istercesine… Eniştemin yerini tutmaz bu sik diye geçirdim içimden… Kocamın altında sıkıntıyla yatarken, zevk almış gibi numaradan inleyip dururken, eniştemin yan odada karısıyla kıyasıya sikiştiğini hayal etmek içimi burdu biraz ama, yapacak bir şey yok… Paylaşmak zorundayım sikici eniştemin güzel sikini…

Leave a Reply

Your email address will not be published.