Birbirinden Bağımsız Farklı Mekanlarda Gizlice Sikişen Türklerin Kaçamak Pornosu; Çılgınca aşık olduğumu düşündüğüm bir erkekle kaçarak, çok erken evlendim. Hamile kalmadan ve güzel bir kız evladı doğurmadan önce, bir iki yıl normal bir evlilik yaşadım. Kocam alkol yüzünden işinden kovulup, ciddi bir şekilde içmeye başlayana ve ödenmemiş faturalar yığılana kadar…

O kadar çok içiyordu ki, en ufak bir sözüm batıyordu ona, manyak gibi üzerime atlıyordu. Evliliğimizin iyi kötü, bir parça huzurlu geçen günleri, yediğim bir darbe ile yükselen, beni içimden yaralayan sert kelimelerin bir paylaşımına dönüştü.

Evet, beni tokatladı. Sadece bir tokattı, ama o kadar şiddetliydi ki savrulup duvara çarptım. Bu ilk tokattan sonra dayak, şiddet rutine dönüştü, yaşamımın bir parçası oldu.

Vurmaya hazır elinden korunmak için sürekli bir panik içinde, kırılmaya hazır bir yumurta gibi yanında yürüdüm. Tokatlar gitgide ciddi darbelere dönüştü. Sonunda öyle bir hale geldi ki olay… Boktan bir nedenle üzerime saldırıp bir kaç kaburgamı kırdıktan ve ciddi bir şekilde yaraladıktan sonra onu sonsuza dek terk etmeye karar verdim.

Kızımı yanıma aldım iyileşince ve babama geri döndüm. Evden kaçarak evlendiğim için tepkisinden korkuyordum. Ama babam tam aksine eve döndüğüm için çok memnun oldu. Hala kardeşlerim ve benim birlikte büyüdüğümüz büyük evde yaşıyordu. Annemin başka bir erkeğe kaçmasından sonra tamamen yalnız, tek başına… Erkek kardeşlerim de evlenmiş ve yurtdışına gitmişlerdi.

Babam ve ben pek yakın değildik. Annemi ve beni severdi, ailemizi geçindirmek için çok çalıştı, yıprandı. Bir erkek olarak boş zamanlarının çoğunu kardeşlerimle spor yaparak, maçlara giderek geçirirdi.

Sürekli korku içinde, dayak yiyerek, şiddet görerek yaşadığım koca evinden küçüklüğümün geçtiği, huzur bulduğum eve, benimle ilgilenecek olan Baba’ya gitmek, benim için gerçek bir rahatlama oldu. Evdeydim. Yeniden huzurluydum.

Babamın yanına taşındıktan sonra artık beni korkmuş bir fareye dönüştüren kocamın önünde olduğu gibi her kelimemi tartmak zorunda kalmadım. Bu nedenle babama büyük bir şükran duydum. Kendisinin gidip bir bardak su içmesine bile izin vermedim. Tüm ev işlerini yapmak, yemek pişirmek, yıkamak, kısacası her isteğini yerine getirmek konusunda ısrar ettim.

Yeni kavuştuğum güvenlik ve sonsuz minnet duygusuyla, içimde babama karşı öncekinden daha güçlü bir sevgi gelişti. Akşamları ikimiz televizyon karşısında beraber bir film izlerken, ben babamı izliyordum mutlulukla…

Yanında, yuvamda olmaktan duyduğum saf huzur, katıksız mutluluk sürekli ona sarılma hissi uyandırıyordu içimde… Kaçırılan, sevgisiz geçen uzun kayıp zamanı telafi etmek için onun kollarında, kucağında uykuya dalabilirdim.

Sonunda beni koruyup kollayan bir babam vardı ve tüm zamanını bana ve torununa harcıyordu. Her gün tam altıda eve gelirdi. Onu kucaklar ve öpücüklerle ve masada hazır bir akşam yemeğiyle kapıda karşılardım.

“Nerdeyse annen evden gittiği için sevinesim var Gül…” demeye başladı. “Annen gitti ama yerine sen geldin, ondan daha iyi bakıyorsun bana…”

Bir akşam sadece iki ince askılı çiçek desenli hafif bir yazlık elbise giydim. Elbisemin altına sütyen giymemiştim. Zaten pek ihtiyacım yoktu, çünkü göğüslerim iki iri portakal gibi sağlam, sert ve yuvarlacıktı. Babama her akşam olduğu gibi kapıyı açtım. Sevinçle kendimi kollarına attım ve öptüm. Oturup birlikte yemek yedik.

Dayanılmaz bir yaz sıcağı hüküm sürüyordu ve evimizde klima yoktu. Akşam yemeğinden sonra bulaşık yıkarken babamı klima almaya ikna etmek için bir strateji geliştirdim. Ona karşı her zaman saygılı, nazik ve sevecendim. Ama bu akşam bu özelliklerimi altını çizerek ona göstermeli, her ihtiyacını önceden tahmin edip o söylemeden karşılamalıydım.

Bütün akşam yemek boyunca, tıpkı küçük bir kız gibi davrandım. Adamı cilvelerimle, gülücüklerle, dokunuşlarla hedeflediğim yolda eritip yumuşatıyordum. Yemeğini bitirir bitirmez koltuğa oturtup kahvesini yanında ikramlarıyla beraber sundum.

Sofrayı topladım, bulaşıkları bitirip her şeyi temizlediğimde, saçlarımı kontrol etmek için banyoya gittim. Biraz makyaj tazeledim, alnımın üzerine düşen sarışın buklelerimi birkaç kez fırçaladım.

Ona karşı olabildiğince tatlı ve masum görünmeli, her istediğimi anında yapacak kıvama getirmeliydim. Aynadaki yansımamdan memnun kaldığımda televizyonun karşısında oturan babamın yanına, salona geri döndüm. Yanına gittim. Dudaklarımı büzerek, usulca,

“Babacım…” dedim. Nazikçe omuzunu okşadım.

“Evet balım?” Kucağına oturdum her zaman yaptığım gibi ve başımı omzuma yasladım. Babam da bu samimi yaklaşıma karşılık yavaşça kolunu ince belimin etrafına sardı.

“Şimdi ne olacak Gül?” Sesinden anladığım kadarıyla, oynadığım bu oyun onu eğlendiriyor gibiydi. Dudaklarımı büzdüm yine, şurup gibi bir sesle,

“Ne demek istiyorsun babacım?” diye sordum masumca…

“Seni tanıyorum küçük tavşanım… Sen farkında değilsin ama… Benimle bu sesle konuşmaya ve bana ciddi ciddi bakmaya başladığında benden bir şey istediğini biliyorum küçük hanım…” Gülmeye başladı.

“Öyle deme ama… Ben seni sevdiğim için… Seni her şeyden çok seviyorum biliyorsun.”

Şimdi yirmi beş yaşında bir kız gibiydim. Elimi omzunun üzerine koymak için biraz daha kaydırdım, sütyensiz göğüslerimi koluna bastırdım biraz ve o anda kalçamda sert bir şey hissettim. Göz bebeklerim geçirdiğim ani şokla genişledi. Altımdaki sertlik çarpıcı bir şekilde beni uyandırdı!

Ne olduğunu anlayamadan geçen ilk bir kaç saniyelik şaşkınlık hissinden sonra, zevkle içimi çektim. Hiç bir şey yapmamama rağmen babamın sertliğini uyandırmayı başarmıştım. Altımdaki sertliğin ne olduğunu anlayana kadar içimde refleksle beliren biyolojik seks dürtüsü, sağduyu ile mücadele etti bir an…

Çünkü babam annem beş yıl önce onu bırakıp evden gittiğinden beri kesinlikle hiç bir kadınla birlikte olmamıştı. Daha önce sohbetlerimiz sırasında anlatmıştı bunu ve kesinlikle yalan söylemediğini biliyordum. Küçüklük aşkı uğruna çekip giden annem ne babamı, ne bizi arayıp sormuştu. Babam da onu unutmuş gibi davranıyor, hiç ondan bahsetmiyordu.

Bana göre seks dünyadaki en önemsiz şeydi. Annem ve ailenin diğer kadınları, seks olayını bizim zevkimiz için değil de, koca uğruna yaptığımız bir şey olarak öğretti hep, öyle yetiştirdi. Yatakta sadece gözlerinizi kapatın, kendinizi kasmadan salın ve koca işini bitirene kadar çok fazla incinmemek için dua edin.

Kocamla sevişme olayı her defasında hızlı ve sertti. Üstüme çıkar, beş dakika gidip geldikten sonra boşalırdı. Çok büyük iş yapmış bir edayla yatakta arkasını döner, uykuya dalardı. Orgazm diye bir şey olduğunu duydum, ama hiç yaşamadım. O kadar saftım ki bu yaşıma kadar mastürbasyon bile yapmadım.

Dediğim gibi, seksin herhangi bir şekilde kirli, şok edici veya itici olduğunu düşündüğümden değil… Basit, vücudun ihtiyacı, biyolojik bir olaydı seks… Ev işleri gibi, koca için, evlat doğurmak için yapılan bir şey… Bir kadın için ne kadar kötü bir düşünce bu aslında… Erkeğin zevklerini önceleyip seks olayının kadının görevleri arasında sayılması…

Ama babamı o kadar çok seviyordum ki, o andaki hissettiğim ereksiyonu beni memnun etti. Babamın büyük olasılıkla yuvarlacık kalçalarımla kucağında debelenmemden tahrik olduğu, beni becermek istediği düşüncesi bir saniye bile sürmedi.

Şeytanca gülümsedim. Elimi babamın göğsünde öylesine okşayarak dolaştırırken sertleşen erkekliğinin altımda, kalçalarımdaki basıncı biraz daha arttı. Tekrar konuşmaya başladım,

“Baba… Ben, bugün hava çok sıcaktı ve düşünüyordum…” Durakladım. “Neden biz de klima almıyoruz?” İçini çekti babam ve dudaklarını yaladı. “O kadar pahalı bir şey değil, biliyorsun…” Yumuşak bir sesle yalvardım.

“Çünkü ihtiyacımız yok tatlım. Biliyorsun, burada fazla sıcak olmuyor, sadece bir iki ay, belki…”

“Ama ben çok bunalıyorum babacım…” İstediği yapılmayan bir kız gibi davranıyordum. “İnan bana, değil üstüme elbise, içime iç çamaşırı giymek bile sıcaktan öldürüyor beni… Sen geleceksin diye altıma külot giydim ama, sütyen bile giymedim içime, bak… ”

İşaret parmağımla elbisemin yakasını çekiştirip yuvarlak memelerimin çıplaklığını neredeyse meme uçlarıma kadar gösterdim babama… Göz bebekleri koyulaşarak iki yuvarlağıma, birleştiği noktaya baktı bir an… Yutkundu,

“Tatlım, biliyorum, hava çok sıcak ama, sana bu konuda ne düşündüğümü daha önce de söyledim. Klima para kaybıdır… ”

Kırmamaya çalışarak beni reddetti. Ama biliyordum, direnci azalmaya, kalçama baskı yapan sertliğindeki artışın tam aksine, kararı yumuşamaya başlamıştı.

“Lütfeenn…?” Yanağından öptüm, dudaklarımı biraz bastırarak, uzatarak…

“Güül…” dedi boğuk, fısıltılı bir sesle…

“Sen benim erkeğimsin, değil mi baba?” Masum bir ifadeyle adamı iyice kışkırttım, “Bu koca evde seninle ikimiz varız. Bir kadın, bir erkek… Ve bir erkek karısına bakmak zorunda değil mi?” Şimdi boynuna sarılmış yanaklarını öpücüklere boğuyordum.

“Ama sen benim karım değilsin canım, sen benim kızımsın.” Aynı etkilenmiş, boğuk tonda devam ediyordu konuşmaya… Kelimeler ağzından zorlukla çıkıyordu.

“O eskidendi. Küçük bir kızdım eskiden… Şimdi senin karınım…” dedim. “Senin için yemek pişiriyorum, evi temizliyorum, çamaşır, bulaşık, ütü, her ihtiyacını görüyorum. Tıpkı bir kadın gibi, senin karın gibiyim… Artı, ev işleri yeterli değil diyorsan… ”

Elimi geniş göğsünün üzerinden geçirip dudağına hiç beklemediği ateşli bir öpücük kondurdum.

“Mmm… Eğer istiyorsan… İhtiyacım var diyorsan… Senin için başka şeyler de yapmaya hazırım baba…”

Şaşkınlıkla sarsıldı ve yutkundu.

“Gül? Kızım…”

“Artık senin eski küçük, masum kızın değilim, babacım…” dedim. “Ayrılmış olsam da, neticede bir evlilik yaşamış, yetişkin bir kadınım. Bir kadınla erkeğin neler yaptığından, vücutlarımızın ihtiyaçlarından haberim var.”

“Şey… İyi ama… İş klima olayını aştı anladığım kadarıyla… Şu anda gerçekten yetişkin biri gibi davranmıyorsun…”

“Bence öyle davranıyorum. Yetişkin, çok sıcak ve bir erkeğin sevgisine susamış bir kadınım… Beni çok seven bir erkeğin ilgisini istiyorum, daha yakın ilgisini…”

“Lütfen Gül!? Ben…” Üstüne üstüne gittim, boğuk bir fısıltıyla,

“Sen de öylesin baba… Sen de benim gibi sevişmeye hasretsin. Bir kadının sıcaklığını özledin değil mi? Koynuna almayı… Sarılıp yatmayı, birlikte uyumayı özledin. Annem gittiğinden beri bir kadınla sevişmedin. Seks yapmaya yapmaya bir kadının içine boşalmanın tadını unuttun değil mi?”

Elimi okşarcasına yavaş hareketlerle göğsünden aşağıya, kasıklarına indirdim ve altımdaki batıp duran kabarıklığı tutup sıktım.

Soluk alış verişi hızlanmıştı adamın… Daha hızlı… Daha hızlı… Kucağındaydım. Elim pantolonun önünde, sertliğini kavramıştım. Aldığı ve zorlukla koyuverdiği her sıcak nefes boynumu yakıyordu.

“Ama unutmayan biri daha var burada… Pantolonunun içinde… Baksana, nasıl sertleşti duyar duymaz…”

“Gül! Yapma diyorum. Hemen, şimdi dur! Lütfen diyorum..”

Beni itmeye çalıştı ama başarısız oldu. Çünkü ona sıkı sıkıya sarılmıştım. Ona nazikçe, sevecen gözlerle baktım,

“Baba, erkeklerin neye ihtiyacı olduğunu biliyorum. Sen bir erkeksin ve ihtiyaçların var. Ben de bir kadınım. Sana lazım olan şeyin ne olduğunu biliyorum. Ve ben sana o istediğin şeyi verebilirim.”

Elini tutup sol göğsüme indirdim. İlk başta elini çekti, ateşe değmiş gibi, tedirgin, korkulu… Ama ben daha kurnazdım, bu yüzden geriye yaslandım ve sımsıkı tuttuğum elini kaldırıp sıcak avucunu tekrar göğsüme koydum. Bu kez titreyen parmaklarını biraz kasarak benim göğüslerimi tuttu. Altımda, kalçalarımın arasına yerleştirdiğim erkekliğinin öfkeyle, şiddetle kasıldığını hissettim. Boğuk bir sesle fısıldadım,

“Ohhh… Benim de sana ihtiyacım var. Baksana uçları nasıl kabardı… Memelerim bir erkeğin avuçlamasını, öpmesini, uçlarını emmesini özledi baba… Hadi, itiraz etme artık, okşa onları…”

Ben uğraşırken elbisem aşağıya kaymış ve askıları kollarıma inmişti. Biraz da ben çekiştirince turunç büyüklüğündeki sütyensiz memelerim onun gözlerinin önüne serildi bir anda… Uçları yaşadığımız erotizmin etkisiyle parmak gibi kabarmış, sıcak havaya rağmen ayva tüylerim diken diken…

Kekeledi ve kuruyan dudaklarını yaladı. Tekrar elini tutup çıplak göğsüme götürmeliydim. Babam her ne kadar kabul etmek istemese de altımda kalçalarıma batan erkeklik organının şahlandığı bir gerçekti.

Koca evin içinde ikimiz baş başaydık. Seks yapmaya susamış yalnız, olgun bir erkek ve aşka, sekse, sevişmeye susamış bir yeni yetme kadın… Bunu bilmek beni daha da azdırdı.

“Ohhh… babacığım! Hadi tadıma bak benim… Seviş benimle… Seni seviyorum. Başka bir kadın benim kadar sevemez seni… Gittiğin orospular benim kadar ateşli veremez kendini… Bırak, ikimiz de zevk alalım. Yasak elmayı ısır, cennet birbirimizin kolları olsun. Öp beni, sev, okşa…”

Sonunda o da bana katılmaya başladı. Onun sıcak, büyük yumruğunun göğüslerimin ağırlığını tartmak için kıvrandığını hissettim. Sıcak ve hassas memelerimin üzerinde hafifçe parmağını gezdirdi.

“Evet babacığım! Okşa beni… Sadece okşa… ” diye fısıldadım. “Beni istiyorsun. Benimle sevişmek istiyorsun. Sikin taş gibi oldu altımda… Ohhh… Ben de seni istiyorum…”

Giderek hareketleri daha serbestleşti, göğüslerimle oynamaya başladı, onları daha derin ve daha ateşli bir şekilde kavrayıp parmaklarının arasında sıktı. Bence işte tam o anda tüm önyargıları yıktı. Artık beni isteyen, arzulayan bir erkekti o…

“Ah bebeğim, ne yapıyorsun sen? Ne yapıyoruz biz?”

Sesi az sonra olacaklardan, istemsizce yaşanacak zevklerden pişman gibi, ağlamaklıydı. Gülümseyerek dudaklarını öptüm sevgiyle,

“Herkesin yaptığını… Birbirinden başka bu kadar çok seveni olmayan, yalnız bir kadınla yalnız bir erkeğin yaptığını… Bize engel olacak ne var, söylesene…”

“Günah işliyoruz bebeğim. Etraftakiler ne der sonra?”

“Bize yapılanlar günah değil mi? Seviyorum dediğim adam bana işkence yaparken günah değil miydi? Annem seni bırakıp giderken sana günah değil miydi?

“Ah, yaramı deşme canım…” Yumuşuyordu gitgide… Bastırdım,

“Etraftakiler ne bilecek biz söylemedikten sonra? Aynı evde yaşayan bir baba kız… Kimse bizden şüphelenmez. Rahat rahat istediğimizi yapabiliriz, korkma… Rahat bırak kendini… İçindeki duyguları serbest bırak… Sen de istiyorsun, biliyorum.”

Memelerimle oynayıp duran elinin ritmini kısık, şehvetli gözlerle takip ettim. Onlara nasıl dokunduğunu, ağzına nasıl hafifçe aldığını, bir bebeğin meme emer gibi emdiğini büyük bir zevkle, mutluluktan dört köşe, onu izleyerek…

Onun nasıl mutlu olduğunu izlemekten ne kadar keyif aldığımı tarif edemem. Şimdi düşünüyorum da, cinsel olarak hiç uyarılmadığım kadar uyandırıldığımı düşünüyorum. Kocam, onları fark etmesini istesem bile göğüslerime çok fazla dikkat etmezdi hiç… Çoğunlukla kaba bir avuçlama, hoş bir şeyden çok daha acı verici, bir kaç ısırıkla beraber can yakan bir olaydı memelerimle ilgilenmesi…

Babam daha önce hiç kimsenin yapmadığı kadar güzel okşadı memelerimi… Parmaklarının arasında nazikçe sıkıştırdı, avuçlarında yoğurdu. Pembe çiçeğimi diliyle örttü, meme ucumu dudaklarıyla çekiştirdi ve nihayet dişlerinin arasında canımı yakmadan, nazikçe yuvarladı. Acelesi yoktu, çıplaklığımın her santiminden keyif alarak yapıyordu her şeyi…

Her yeni ısırık ile ılık, ağır bir şehvet duygusu, omurgamdan karnımdan aşağıya doğru oluşan zonklama hissi, sonunda klitorisime indi. Babam bunu hissetmiş olmalıydı. Üzerimdeki elbiseyi eteğinden tutup başımın üzerinden çıkardı, fırlatıp attı. Kucağında iyice yerleşmiş kıçımı kaldırıp önünde ayakta durmamı sağladı.

Şimdi tamamen çıplak vaziyetteydim. Kadınlığım sadece küçük, ıslak bir tanga ile örtülüydü. İtiraf ediyorum, o vaziyette babamın önünde olmaktan utandım önce… Ama o hala babamdı, bu yüzden önemli değil diyerek utancımı yendim. Küçükken beni çok kez çıplak görmüştü.

Babamın kalın, deneyimli parmakları külotumun lastiğini tutup yavaşça aşağı çekti. Biraz gergindim. Elbette o bir erkekti. O güne kadar bütün yaşamı boyunca taze, olgun bir çok amcık geçmiş olmalıydı elinden, ama benimkini ilk kez görüyordu. Fazlasıyla ıslak, şişmiş, pembe, istekli…

Ateşim yükseldi, kızarıklık yüzümü kapladı. Babam geniş kalçalarımdan yavaşça sıyırdığı külodumu yere düşürdü. Tüm vücudumu iki eliyle nazikçe okşamaya başladı. Artık babamın önünde çırılçıplak duruyordum. Utanacak sınırı geçmiştik ikimiz de…

Sonunda her türlü çekinceyi bıraktım, kendimi tekrar kucağına oturup gözlerinin içine bakmaya ikna ettim. Sımsıkı sarıldım ve dudaklarını öptüm. Bir eliyle göğüslerimi okşarken, diğerini bacaklarım arasında kaydırıyordu. Dilini ağzımın içine sokup tutkuyla dilimi emdi.

Bana sarıldı ve kocaman nasırlarla dolu erkek avucuyla kadınlığımı kavrayıp sıktı. Benim zevk suları babamın parmaklarının arasından damlayarak süzüldü, heyecan ve şehvetle, zevkten adeta çağladı.

“Baba… Aaahh… Ahhh, ahhh…” Nefes nefese kaldım bir anda… “Ohhh, evet…Aahhh… Evet…”

“Babanın sana yaptığı şeyi seviyor musun kızım? Babanın parmakları zevk mi veriyor sana?”

Sıcak, kaygan am dudaklarımı kalın parmaklarıyla ovalıyordu sürekli… İçimde, kasıklarımda kaynayan volkanı bütün vücuduma yaymak için ne gerekiyorsa yapıyordu. Sonra kocamın genişletmeye fırsat bulamadığı pembe deliğimi parmağıyla bastırıp okşadı. Tekrar inledim.

“Ahhh… Babamm…”

Babamın orta parmağının hareketleri zevkle kıvrandırıyordu bedenimi… Bir iki dakika boyunca parmağıyla beni kendimden geçirdi ve sonra klitorisime parmağını bastırdı. Islanmış ve iyice hassaslaşmış seks için yaratılmış organımı minik daireler çizerek hafifçe ovmaya başladı.

Aramızdaki ateş benzin dökmüş gibi tutuştu. Zevk ve heyecan içindeydim. Dayanamadım, zevk çığlıkları attım ve kadınlığım tüm vajinal kasları ile parmaklarının ucunda kasılarak sarsıldı. Hayatımın ilk orgazmına doğru sürükleniyordum. Vajinamın içinden sular akıyordu ve tamamen ıslanmıştım.

Orgazm olurken öyle bir kasılıyordum ki, sanki tekmeyle vuruluyor gibi, kendimden geçmiş, bir kuklanın istemsiz hareketleriyle titremeler yaşıyordum. Babam beni bir eliyle belimden tuttu. Böylece kendimi kaybedip yere düşmeyecektim. Diğer eliyle klitorisimi sert ve ne yaptığını bilen hareketlerle okşamaya devam ediyordu.

Uzun süren orgazmın doruğunda, vücudumdaki her sinir tel tel çekiliyordu adeta… Ama babam bana şehvetin tüm labirentlerinde bir rehber gibi ustaca yol gösterdi. Sonunda bitkin bir halde kucağına çöktüğümde, parmaklarını amımdan çıkardı.

“İnanamıyorum Gül…” dedi sakinleştiğimde… “Kocasından ayrılmış bir kadınsın. Ama biraz okşayınca sanki hiç görmemiş bir genç kız gibi orgazm oldun.”

“İlk defa… Böyle zevki ilk defa yaşadım. Senin sayende…” diyerek başımı omuzuna koydum. Gözlerimden yaşlar geliyordu. Doymuş, mutlu bir kadındım kollarında…

Ayağa kalktı, beni bebek gibi kollarına aldı ve merdivenlerden yukarı götürdü. Yatak odasına, kendimi tanıdığımdan beri büyüklerin uyuduğu odaya, izinsiz giremediğim odaya gidiyorduk.

Beni kapıdan içeriye soktu, nazikçe yatağa yatırdı ve tamamen ne istediğini bilen kesin bir tavırla soyunmaya başladı. Önce gömleğindeki düğmelerin düğmelerini açtı ve yere attı. Kemeri çözüp fermuarı ve ardından pantolonunu aşağı çekti.

Yatakta çırılçıplak uzanıp babamın bedenine baktım. Kucağına oturduğum dakikadan bu yana sürekli kalçalarıma batıp duran, sertliğini hissettiğim erkeklik organını yakından görmek istiyordum.

Şimdi merak edip durduğum siki, ereksiyonunun belli olduğu bakstır şortunun içindeydi tüm kabarıklığıyla… İki eliyle belini tutup külodunu aşağıya yuvarladı. Elli yaşında olmasına rağmen, yine de harika görünüyordu.

Çok güçlü görünen, ağır işlerde yoğrulmuş, kaslı bir yapısı vardı adamın… Anneme benzemişim ben, onun gibi minyon, çıtı pıtı küçük bir kadınım. Ama babam 190 boyunda, 120 kilo ağırlığında iri yarı bir erkek…

Ve şimdi o koca erkek, bir dev gibi önümde çırılçıplak duruyordu. Yaptığı ağır işlerde bilenmiş, kaslanmış, bir gram fazlası olmayan iri yarı gövdesiyle… Kasıklarından yükselen çok kalın ve güçlü erkeklik organıyla…

Kocamın sikinden biraz daha kalın, biraz daha uzun bir siki vardı. Küt, kalın, sert, kahverengi cilt, siyah kıllarını almamış pek, sikinin etrafında simsiyah bir çalı kümesi var adeta…

Babam yavaş hareketlerle yatağa çıkarken onu izlemeyi bırakamadım. Sırtüstü yatağa uzandım, bacaklarım ayrılmış ama dizlerim bükülüydü. Aralarında benim ıslak, sularıyla parlayan, girişe hazır, istekli amcığım…

Ağırlığından incitmekten korkarcasına nazikçe çıplak bedenime yaklaştı. Beni göğüslerimden karnıma kadar zevkle, huşu içerisinde okşadı. Daha fazla dayanamadım, kollarımı omuzlarına sardım ve kendime doğru çektim.

Açgözlülükle öpüştük, sadece baba ile kızı arasında var olabilen bir aşkla… Onun sert aleti karınlarımız arasında kalmıştı, delecek gibi göbeğime batıyordu erkekliği…

Babam dizlerinin üstünde yükseldi ve penisinin başını benim ıslak am dudaklarıma dayadı.

Birkaç milimetre ileriye geldiğini, giriş mesafesini iyi ayarladığını ve dar deliğime sürdüğünü hissettim. Am dudaklarımı zorlayan sertliği hissedince kadınlığım girişi kolaylaştırmak için biraz daha yayıldı sanki, belimi ve rahim girişimi ayarlayıp o muhteşem mızrağın yönüne göre vaziyet aldım.

Benim ıslak, nemli zevk tünelim babamın sert erkekliği altında zevkle kösnedi. Hiçbir hareketi beni incitmedi. O ana kadar yaptıklarını tam bir tatmin hissi olarak tanımlamayı tercih ederim. Sanki o küt, kalın penisi benim her yerimi doldurduğunu hissediyordum. Vajinamı, midemi, tüm boşlukları zapt etmiş gibiydi babamın kalınlığı…

Sakin, yavaş, fakat kendinden emin ve asla sertliğinden bir şey kaybetmeden çevresel kalça hareketleriyle bir ritim tutturarak beni deldi. Sikinin sert kafasını vajinamın hassas duvarlarına çarptı. Şimdi yeni bir pozisyona geçmişti.

Babam penisini biraz çıkardı. Vajinamın içinde sikinin başını bırakarak minik hareketlerle becermeye başladı. Kalçalarının her hareketiyle benim sertleşmiş klitorisimi sikinin dışarıdaki gövdesiyle dairesel hareketlerle okşuyordu bir yandan…

Deli ediyordu beni, zevkten kendimden geçiriyordu. O orgazm öncesi kendimi kaybetme belirtileri yükseldi tüm benliğimde… Gözlerimin kaydığını, bacaklarımın kasıldığını, vajinal ve karın kaslarımın ritmik hareketlerle kasılıp hareket ettiğini hissediyordum.

Zevkten şehvetten yatağa yayılıp kaldım. Benim fazla sikilmeyen daracık amcığım erkeğin küt ve kalın erkekliğini tamamen sarmış vaziyette, kontrolsüzce bağırmaya başladım:

“Ohhh… Beni becer baba! Kahretsin! Sik onu! Sik amcığımı… Geçir… Amıma koy benim… Ahhh… Küçük kızını becer…!”

Dirseklerine dayanıp sağa sola salladığım başımı zapt etti, yüzümü avuç içleri arasına aldı. Kurumuş dudaklarımı ıslak ıslak öptü ve öpmeye devam ederken bir yandan da yavaş ama derin vuruşlarla sikmeye devam etti. Başımı bıraktı, dizlerinin üstünde içimden çıkmadan kollarını kaldırdı ve parmaklarını yumuşak ete daldırarak kalçalarımı iki eliyle kavradı.

Sonra güçlü kısa hamlelerle pompalama başladı. O kadar sert beceriyordu ki beni… Öylesine zevk veriyordu ki bana… Vücudumdaki bütün kan kasıklarıma dolmuş gibi hissediyordum.

Kadınlığım kan hücumuyla şehvetten şişmiş ve daralmış vaziyetteydi. Babamın sikinin hayatta kalması, görevini yapabilmesi için çok dar bir delik bırakmıştım sadece… Zor hareket ediyordu amcığımın içinde… Yine de belimden tutup mızrağını köküne kadar sapladı amcığıma, sikinin nefes alabilmesi için bir hava deliği oydu sanki, bir matkap gibiydi.

“Aman tanrım!” diye içini çekti. “Babana ne yapıyorsun sen böyle? Daracıksın. Ahhh…” Alnında beliren ter damlaları, kaslı vücudunun tenini kaplayan terin parlaklığı beni sikmekten ne kadar zevk aldığını, hatta zorlandığını bildiriyordu bana…

“Sik beni… Babacım sik beni! Duydun mu baba? Devam et, sakın durma !!!!”

Kalçasının ritmini takip etmeye çalışırken dayanamadım, yüksek sesle bir zevk çığlığı attım. Bacaklarımı beline sardım ve amımın içinde dairesel hareketlerini hissettim. Acımasızca pompalanan klitorisimi ezen kasıklarıyla daha da derinlerime girmesini izledim.

Adeta tek bir beden olmuştuk. Böylece iyice sertleşmiş klitorisime daha güçlü, acı tatlı darbeler vurmasını sağladım. Dünyanın merkezi benim azgın, o güne kadar tam anlamıyla doyurulmamış amcığım oldu. Her yeni darbe ile sırılsıklam, etli, şişmiş kadınlığımı adeta dövdü babam…

Ben tekrar boşalmaya başladım, başımı sertçe iki yana sallayarak, saçlarımı savurtarak feryat figan orgazma yükselirken babamın kasıkları vakum gibi benim kasıklarıma kapandı. Sıvı bir yaşam kaynağı gibi kaynar sıcaklıktaki menilerini vajinamın diplerine fışkırtarak içini boşalttı.

“Ben de dünyaya böyle geldim” diye düşündüm o kasırgamsı orgazm bulutunun, şehvet sisinin içerisindeyken… “Tohumu beni yarattı ve şimdi o tohumlar bu kez benim içimde…”

Sersemlemiş, yorgun, bitik, sevgi dolu bir kucaklamayla birbirimize dolanmış, nazikçe okşama ve öpüşmeye devam ettik. Okşamaları beni kendimden geçiriyordu. Bana her zamankinden daha yakındı, hayatımdaki herkesten daha fazla…

Bir süre sonra ayrıldık, göğsümü, göbeğimi, bacak aralarımı, kasıklarımı öperek kendini aşağı kaydırdı. Bunu kadınlara yapan erkekler olduğunu biliyordum, ama babamdan önce kimse benim amcığımı öpmemişti. Hele kocam hiç ilgi göstermedi.

Kendini bacaklarımın arasına aldı, yatağın üzerinde dirseklerine dayanarak uzandı ve bacak aramdaki yavru kedime sevgiyle baktı. Artık utanmıyordum öyle, apaçık önünde yatmaktan… Yine de belki biraz, çünkü o güne kadar hiç böylesine sikilmemişti, hırpalanmamıştı amcığım… Kızarmış dış dudaklarıyla görüntüsü benim için kesinlikle çok hoş değildi.

Ama ilkleri yaşamanın verdiği heyecan aptal düşüncelerimden daha güçlüydü. Artık bir kocam, beni becerecek bir erkeğim yok diye kendimi salmıştım iyice, tüyleri uzamış vaziyetteydi. Aldırmadan sarımtırak tüylerimi okşadı, sonra nemli, pembe deliğin yumuşak dudaklarını başparmaklarıyla hafifçe ikiye ayırdı.

Yakından iyice baktıktan sonra başını indirdi ve tüm uzunluk boyunca amımı yaladı. Sıcak ve ıslak dili öyle güzel hisler uyandırıyordu ki, neredeyse gözlerimden yaş gelerek alt dudağımı ısırdım ve onun kadınlığımla oynamasını izlemeye devam ettim.

Babamın dili benim kan dolmuş, şişmiş etimi durdurulamayan bir ateş gibi yaktı. İçindeki her şeyi yalayarak amımın derinliklerine gittiğini hissettim. Kana kana deliğimi emdi, sonra dilini kadınlığımın her milimetresinde ıslatarak doya doya yaladı. Dudaklarını klitorisime gömdü.

Islak dudaklarının temasını en hassas yerimde hissettiğimde, yine içimde bir patlama uyandı. Klitorisim sert, aşırı duyarlı bir tutku tomurcuğuna dönüştü ve babamın ona yaptığı şeyler tarif edilemezdi. Sertçe emdi, içine vakumladı, yaladı, kemirdi, ovuşturdu. İyice, hatta son derecede gerildim.

Bana yaptığı oral seks boyunca birkaç orgazm serisinde patladım. Dördüncü orgazma yaklaştığımda saçlarım tüm yüzümdeydi, vücudum ter döküyordu, her şey acıyordu… Son kramplardan sonra, babam tekrar sert sikiyle bacaklarımın arasında diz çöktü ve sikini kullanarak benim ıslak amcığımla oynamaya başladı.

Sert ve sularımda kayganlaştırdığı gövdesiyle amcığımı okşadı, kafasını klitorisimin üzerinden geçirdi. İçime girmiyor, kedinin fareyle oynadığı gibi yavaş hareketlerle beni delirterek, kendisi de zevk alarak yapıyordu yapacağını…

Hatta o kadar iyi yaptı ki onu tekrar korkunç bir şekilde içimde istedim. Kalçalarımı kaldırıp mızrağını içime sokması için çalışırken yükselen kıçımı ona doğru sundum. Sarsılıyordum. Şehvetle, istekle…

“Babacımm.. !!!” Neredeyse ağlıyordum. Yalvarıyordum erkeğe… “Sik beni… Hadi… Lütfen… Oynama benimle… Sok şunu amcığıma… Ohhh… Hadi sik beni baba…”

“Çok mu istiyorsun canım? Bebeğim benim… Sikilmeyi çok mu istiyormuş benim küçüğüm?”

“Oh… Evet… Sik beni baba… Amımı sik… Geçir bana… Lütfen…”

“Ah benim azgın kızım… Peki… Sen nasıl istersen… Madem seni sikmemi istiyorsun. Öyleyse sikeyim seni!”

Bir hamlede belimden tutup amımı bıçakladı. Duyduğum korkunç zevkle çığlık attım. Bacaklarımı kaldırdı ve kocamın yaptığı gibi onları göğsüme bastırdı. Böylece daha iyi sikebilecek, sikini kastıra kastıra dibime kadar sokabilecekti, biliyordum.

Ama kocamın beni sikişlerinden farklı bir yönü vardı. Şimdi acı yoktu. Sadece korkunç bir zevk vardı. Beni iyice ayarladığında, tekrar acımasızca becermeye başladı ve bunu yaparken yüzünde herhangi bir belirgin ifade yoktu. Sevişmiyordu, sadece beni sikiyordu.

Beni becerdi evet… Sikti. Tüm gücüyle becerdi. Attığım acı ve zevk çığlıklarıma aldırmadan, bir an bile duraksamadan… Taş kesilmiş yarağı vahşice, bir hançer gibi beni, vajinamı parçalarcasına sikti. Babamın kalçaları inip kalkarak, kasıklarımı kasıklarıyla döverek tutku ve acı karışımında beni kaldırıp kaldırıp yatağa vurdu.

Vajinam onun öfkeli ve acımasız sikine sarılmış vaziyette, gözlerimi kapattım ve bir kez daha deli orgazm bilincimi ele geçirdi. Yatak gıcırdadı ve altımızda çatırdadı. Nefes alamadım ya da düşünemedim. Şehvet dalgaları vücudumun her tarafına yayıldı. Babam gözlerinde çılgın bir parıltı ile benim kasılıp gerilen amımı kasnaklıyordu sürekli…

Benim kasılmalarıma dayanamadı daha fazla, tekrar boşalmaya başladı. Sanki yıllardır biriktirdiği taşaklarındaki yükünü boşaltıyordu. Sikinin ucundaki delikten kremamsı beyaz sıvılar adeta fışkırarak benim şişmiş am dudaklarımın arasına, içime fışkırıyordu.

Benim zavallı hırpalanmış amcığım, babamın siki girip çıktıkça içine ve dışına yayılan aceleci spermlerle mücadele etmeye çalışıyordu. Püsküren bütün spermleri kasılmalarla yudumlayarak babasının sikini sağıyordu. Ama tatlı süt fazla gelmiş olmalı ki, amımdan çıktıktan sonra damla damla o beyaz kremayı dışarıya süzdürmeye devam etti.

Babamla benim aramdaki ilişki, en azından karşılıklı duygularımız söz konusu olduğunda, aslında çok fazla değişmedi. Tek yenilik ikimizin seks yapması, şehvet ve zevkti. İlk hafta neredeyse bir çift tavşan gibi durmaksızın seviştik.

Babam benim gibi genç bir piliçle tekrar seks yapabildiği için sevinçli… Bense tamamen orgazm denilen o muhteşem denizde boğulmuş, o zevkin bağımlısı olmuş vaziyetteyim. Birlikte yıkanıyoruz, duşta sigara içiyorum, koridorda mastürbasyon yapıyorum, beni mutfak masasında beceriyor, koltukta, yatakta, banyoda…

Yine de en çok dört ayak üzerinde hazır olduğumda arkamdan girdiği köpek pozisyonunu seviyorum. Babamın önünde bir orospu gibi diz çöktüğümde ve beni bir boğa gibi sürdüğünde, karısının ben olduğumu ve o pozisyondaki erkeğim olduğunu düşünmek hoşuma gidiyor. Başka bir erkeğin bundan daha iyi bir şey yaşatabileceğini sanmıyorum.

Babamı seviyorum ve onunla seks yapmayı da sevdim. Tamamen eğlenceden, şimdi beni kucağına nasıl oturtacağını, beni bir sandalyenin üzerinde eğilip becermeyi, ya da bir duvara dayayıp sıkıştırmayı, külodumu çıkarıp acımadan sikmeyi ve orgazm olayında beni iliklerime kadar sarsmayı çok iyi biliyor.

İlk seksimizi yaşadıktan kısa bir süre sonra uyurken babamın odasına girdim. İkimiz de yatmadan önce ve uyanır uyanmaz sevişmek istiyorum. Bir erkek bulmaya bile çalışmadım çünkü benim güçlü kuvvetli babam ihtiyacım olan her şeye sahip bir erkek… Aptallarla evli tüm kadınları ve onlara hiç dikkat etmeyen erkekleri düşündüğümde, onlar için üzülüyorum.

Babam dünyanın en güzel, en sıcak, en nazik ve şefkatli adamı ve yatakta bir harika… Neden başka birisinin becermesini isteyeyim ki?

Benim gibi çok fazla kadın, ihtiyaçlarını hiç düşünmeyen cahil, kaba ve alkolik erkeklerle evleniyor. Kızlar evlenmeden önce büyüklerinden seksi öğrenmiyor maalesef, kötü bir durum…!

Leave a Reply

Your email address will not be published.